Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6976 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3019 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) Anadolu 14. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 26/12/2013NUMARASI : 2013/474-2013/451Taraflar arasındaki mülkiyet hakkının tespiti, tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı, davalılar arasında imzalanan 22.06.1999 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, yüklenici şirketten bağımsız bölüm satın alan üçüncü kişilerin, arsa sahibi kooperatif tarafından herhangi bir ücret talep edilmeksizin üye olarak kabul edileceklerinin kararlaştırıldığını, bu kapsamda davalı şirketten A Blok 1 ve 5 no'lu dükkanları 01.01.2002 tarihinde satın aldığını ve 27.08.2002 tarihli ortaklık belgesi ile davalı kooperatife üye olarak kabul edildiğini, o tarihten bu yana dükkanları kullanmaya devam ettiğini, ancak 29.12.2006 tarihinde kat irtifakı tapuları çıkarılırken söz konusu bağımsız bölümlerin kötüniyetli olarak davalı şirket adına tescil edildiğini ve bu şekilde bağımsız bölümler üzerine üçüncü şahıslar tarafından hacizler konulmasına sebep olunduğunu ileri sürerek, 01.01.2002 tarihinden itibaren A Blok 1 ve 5 no'lu bağımsız bölümler üzerinde mülkiyet hakkına sahip bulunduğunun tespitini, anılan bağımsız bölümlerin davalı Y.. İnş. Turz. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına olan tapu kayıtlarının iptali ile kendisi adına tescilini talep ve dava etmiştir. Davalılar, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının A Blok 1 ve 5 no'lu bağımsız bölümleri davalı Y... İnş. Turz. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti.'den satın aldığı ve bunun üzerine davalılar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince diğer davalı kooperatife üye olarak kaydedildiği, davacı adına tescil edilmesi gereken bu bağımsız bölümlerin haksız olarak kat irtifakı tapularının davalı şirket adına çıkartıldığı, davalılar yapılan ihtara rağmen kayıt ve belgelerini ibraz etmediklerinden, davacı tarafından sunulan belgelerin içeriğinin doğru olduğunun kabulü gerektiği, bu itibarla tapu iptal ve tescil talebinin yerinde olduğu, davacı 01.01.2002 tarihinden itibaren mülkiyet hakkının tespitini talep etmiş ise de, aynı husus diğer isteme ilişkin eda davasına da konu edildiğinden ve karara bağlandığından bu yöndeki isteminde hukuki yararı bulunmadığı, taşınmazların tüm takyidatları ile birlikte davacı adına tescili gerektiği sonucuna varılarak, davanın kısmen kabulü ile dava konusu A blok 1 ve 5 no'lu bağımsız bölümlerin davacı adına tesciline, 01.01.2002 tarihinden itibaren mülkiyet hakkının tespitine ilişkin istemin hukuki yarar bulunmadığından reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı temyiz etmiştir.1-Dava, A Blok 1 ve 5 no'lu bağımsız bölümleri üzerinde 01.01.2002 tarihinden itibaren mülkiyet hakkına sahip bulunduğunun tespiti istemine ilişkindir.6100 sayılı HMK'nın "Hâkimin Davayı Aydınlatma Ödevi" başlıklı 31/1. maddesi "Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir." şeklinde düzenlenmiş ve bunun hakimin görevi olduğu açıkça vurgulanmıştır. Maddede, hakimin maddi anlamda davayı sevk yetkisi düzenlenmektedir. Bu yetkisiyle hakim, olayın ve hukuki uyuşmazlığın olgusal ve hukuki boyutlarını gerekli olduğu ölçüde taraflara birlikte ele alabilecek, tarafların zamanında uyuşmazlığın çözümü için önemli vakıaların tamamı hakkında açıklama yapmalarını, özellikle ileri sürülen vakıalardaki eksiklikleri tamamlamalarını, delilleri ikame etmelerini ve gerekli talepleri ileri sürmelerini sağlayabilecektir.HMK'nın 194. maddesinde de somutlaştırma yüküne yer verilmiştir. Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Somut bir şekilde ortaya koymadan genel sayılabilecek ifadelerle iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşul vakıalara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen taraf hukuki sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaktır. (Dairemizin 10.09.2014 tarih ve 1290 E, 5462 K sayılı ilamı bu yöndedir.)Dava dilekçesi ve temyiz dilekçesi içeriğinden, 08.10.2012 tarihinde işbu davayı açan davacının 01.01.2002 tarihinden itibaren mülkiyet hakkına sahip bulunduğunu tespitini istemekteki amacının, bağımsız bölümler üzerine kat irtifakının tesis edildiği 29.12.2006 tarihinden sonra konulan hacizlerin kaldırılmasını sağlamaya yönelik olduğu, mülkiyetin geriye yönelik tespitine ilişkin alacağı ilam ile bu amacına ulaşabileceğini düşündüğü anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının bu istemi, aynı konuda işbu eda davası açıldığından tespit isteminde hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiş ise de, tapu iptal ve tescil istemi ile mülkiyet hakkının dava tarihinden önceki bir tarihten itibaren mevcut bulunduğunun tespitine yönelik istemin konuları birbirinden farklı olup, mahkemenin bu yöndeki gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, davacıdan mülkiyet hakkının geriye dönük tespiti isteminin, bağımsız bölümlerin tapu kayıtları üzerindeki takyidatların kaldırılması istemini de kapsayıp kapsamadığı hususunda açıklama alınıp, takyidatların kaldırılması isteminin bulunması halinde, yargılama sonunda verilecek karar davada taraf olmayan üçüncü kişilerin haklarını etkileyeceğinden, taraf olmadığı bir davada verilen kararın onlara karşı infaz edilebilmesi olanağı bulunmadığı gibi davada taraf olmayanın durumu tartışılarak onun leh ve aleyhine bir karar da verilemeyeceğinden, tapu kaydında lehlerine haciz şerhleri bulunan üçüncü kişiler aleyhine dava açmak üzere davacıya süre verilmesi, dava açıldığında bu dava ile birleştirilerek, tarafların iddia, savunma ve delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi; takyidatların kaldırılması ile ilgili bir istemi bulunmadığının anlaşılması halinde ise mülkiyet hakkının geriye dönük tespitine ilişkin isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.