MAHKEMESİ : İstanbul (Kapatılan) 44. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 12/12/2013NUMARASI : 2011/369-2013/356Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı-karşı davalı vekili Av. Ö.. K.. ile davalı-karşı davacı vekili Av. S.. K..'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR -Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 06.06.2007 tarihli 88.239 m² alanlı yapı denetim sözleşmesi bulunduğunu, sözleşme bedelinin 1.410.941,61 TL olduğunu, inşaat ruhsatının 09.08.2007 tarihinde alındığını, davalının 332.982,22 TL’yi müvekkiline ödenmek üzere dava dışı Beyoğlu Belediyesine ödediğini, müvekkilinin bu parayı alabilmek amacıyla aynı meblağda teminat sunduğunu, tüm bunlara rağmen davalının 14.04.2011 tarihli ihtarname ile herhangi bir neden göstermeksizin 08.04.2011 tarihinden itibaren sözleşmeyi feshettiğini, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, yapı denetimine ilişkin yönetmelik gereği 360.000 m"’lik denetim sözleşmesi yapabildiklerini, bu dönemde davalı ile yapılan sözleşmenin davacı denetim sınırının % 25’inin üzerinde olduğunu ileri sürerek, 800.000,00 TL+KDV’sinin sözleşmenin feshedildiği 08.04.2011 tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, inşaat ruhsatının 09.08.2007 tarihinde alınmasından sonra açılan dava sonucunda Danıştay’ın 07.11.2008 tarihli kararı ile inşaatın yapılacağı alandaki imar planı değişikliğine ilişkin yürütmeyi durdurma kararı aldığını, sözleşme uyarınca yapı ruhsatının alınmasından itibaren iki yıllık sürede inşaata başlanılmaz ise sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğini, davacının edimini yerine getirmemesi nedeniyle imar planı değişikliğinin iptal edildiğini savunarak, davanın reddini istemiş, karşı dava ile ise; taraflar arasındaki sözleşmenin ilk yapı ruhsatının alındığı tarihten itibaren iki yıllık sürenin dolduğu 09.08.2009 tarihinde sona erdiğinin tespitini, Beyoğlu Belediyesi'ne verilen 332.982,22 TL’lik teminat mektubu hak sahibinin tespitini, müvekkilinin davalıya yaptığı ödemenin yersiz olduğunu, bu nedenle de karşı davalıdan 332.982,22 TL alacaklı olduğunun tespiti ile şimdilik 50.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla istemini 166.491,11 TL’ye çıkartmıştır. Karşı davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşme hükmü uyarınca, yapı ruhsatının alındığı 09.08.2007 tarihinden itibaren iki yıl boyunca inşaata başlanılmaması nedeniyle sözleşmenin 09.08.2009 tarihinde kendiliğinden sona erdiği, yapı denetimine ilişkin yönetmeliğe göre, proje denetimi ve su basmalara kadarki kısım için denetim hizmet bedelinin % 20 olduğu, davacının proje denetim bedelinin ilk taksitini hak ettiği, hizmetin ifa edilmesi koşulu nedeniyle davacı tarafın tüm hizmet bedelini hak etmediği, taraflar arasındaki sözleşme 09.08.2007 tarihinde yapı ruhsatı alınmakla iki yıl boyunca yürürlükte kaldığından, bu süre içerisinde Danıştay’ın 07.11.2008 tarihli yürütmeyi durdurma kararına rağmen davalının sözleşmeyi feshetmediği, Danıştay’ın yürütmeyi durdurduğu tarihten sözleşmenin kendiliğinden sona erdiği 09.08.2009 tarihine kadar da sözleşmenin yürürlükte olduğu, sözleşmenin yürürlükte olduğu dönemde davacının yetki alanının % 25’ini davalı ile yaptığı sözleşme uyarınca kullandığı, bu dönemde denetim elemanı ve benzeri giderler yaptığı, bu nedenlerle davacının 09.08.2009 tarihine kadar tazminat isteminde bulunabileceği, sözleşme feshedilmeyerek devam etse idi davacının 1.384.408,34 TL kazanç elde edebileceği, bu dönemde davacı denetim yapmadığından ve bazı giderleri yapmadığından % 50 oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği, bu meblağdan da davacının tahsil ettiği 332.982,00 TL indirilince davacı alacağının 321.222,00 TL olduğu, buna KDV eklenince ise 379.042,00 TL olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile 379.042,00 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline, karşı davanın kısmen kabulü ile teminat mektubu üzerindeki hak sahibinin karşı davalı olduğunun tespitine, teminat mektubu dava dışı belediyede olduğundan iadesine ilişkin istemin ise reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 06.06.2007 tarihli Yapı Denetimi Hizmet Sözleşmesi gereğince 09.08.2007 tarihinde yapı ruhsatı alınmış ise de, Danıştay 6. Dairesi 2007/5262 E. sayılı dava dosyasında 07.11.2008 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verilmiş, yapılan yargılama sonunda aynı Dairenin 13.11.2009 tarih ve 2007/5262 E., 2009/11091 K. sayılı ilamıyla, sözleşmeye konu inşaatın bulunduğu bölgedeki imar plan değişikliğinin iptaline karar verilmiştir. Davalı, Danıştay’ın anılan iptal kararından sonra askıda kalan sözleşme ile bir süre bağlı kaldıktan sonra, 08.04.2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sözleşmeyi feshettiğini 14.04.2011 tarihli ihtarnamesiyle davacıya bildirmiş, ihtarnamesinde, fesih sebebi olarak “gördüğü lüzumdan” bahsetmiştir. Bu ihtar sonrasında da bir başka firma ile yeniden yapı denetim sözleşmesi imzalamıştır. Yukarıda izah edilen olgulardan anlaşılacağı üzere, tarafların iradelerine tabi olmayan sebeplerle sözleşme bir süre uygulanmamış, davalı ise yeni bir planın hazırlanması sürecinde makul bir bekleme süresi geçmeden sözleşmeyi haksız surette fesih yoluna gitmiştir. Bu itibarla, her ne kadar mahkemenin Danıştay’ca verilen yürütmeyi durdurma kararından sonra davalının sözleşmeyi feshetmesi gerekirken bu yola gitmemesi, feshin haksızlığına gerekçe yapılmış ise de, aksine bu tarihte fesih yoluna gidilmesi feshin haksızlığı sonucunu doğuracağından, belirtilen gerekçe yerinde görülmemiş ise de, az yukarıda açıklandığı gibi, sonuç itibariyle feshin haksızlığının kabulü gerekmektedir. Bu durumda davacının kâr mahrumiyeti isteme hakkının doğduğu ve TBK’nın 408. (BK’nın 325) maddesi çerçevesinde ve sözleşmenin belirli süreli olduğu da gözden kaçırılmaksızın uyuşmazlık konusu hakkında uzmanlığı bulunan bilirkişilere tarafların ticari defter ve kayıtları, vergi ve SGK bilgileri üzerinde inceleme yaptırılarak davadaki talepler hakkında, sözleşmedeki hükümler ve sözleşme ekleri dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken, TBK’nın 408. (BK’nın 325) maddesine aykırı surette ve somut olayda uygulama yeri bulunmayan hakkaniyet indirimi yapılarak sonuca varılması usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir. Bunun dışında, dava tarihi 21.04.2011 olmasına rağmen karar başlığında 23.08.2011 tarihinin gösterilmesi de hatalı olmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan karşılıklı alınarak birbirlerine ödenmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.