Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6952 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10429 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 12/02/2013NUMARASI : 2010/264-2013/39Taraflar arasında görülen asıl ve birleşen itirazın iptali davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 28.04.2014 gün ve 2014/2695 Esas, 2014/3285 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi asıl ve birleşen davalarda davalı kooperatif vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.Asıl davada davacı vekili, müvekkili yüklenici ile davalı arsa sahibi arasında 25.10.2002 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, buna ilaveten 2 adet de ek protokol imzalandığını, 26.10.2002 tarihinde yapılan 1 no'lu protokol gereği müvekkilinin denkleştirme ivazı olarak 150.000,00 TL'yi davalıya ödemesi konusunda anlaşıldığını, 10.12.2003 tarihinde yapılan 2. protokolde ise bu denkleştirme ivazının 60.000,00 TL'lik kısmına karşılık müvekkilinin A blok zemin kattaki 3 adet normal daire ve kapıcı dairesinin davalı kooperatife ait olacağı konusunda anlaştıklarını, davalının A blok 1 no'lu daire için düzenlenmiş olan ödeme tablosunu ihlâl ederek borcunu ödemediğini, hakkında başlatılan takibe itirazla takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Asıl davada davalı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında akdedilen sözleşme ve ek iki adet protokole göre taşınmazın denkleştirme ivazına mahsuben müvekkiline verildiğini, bunlara ilişkin olarak müvekkilinin herhangi bir imalat bedeli, iskân bedeli ya da aidat ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, davacının taleplerinin iyiniyet kurallarına uymadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte borcun bulunduğu varsayılsa dahi, davacının anılan sözleşme ve protokoller gereği müvekkiline kira tazminatı, ifaya ekli cezai şart, eksik iş bedeline ilişkin borçları bulunduğunu, bu nedenle takas-mahsup def'inde bulunduklarını, dairelerin 3. şahıslara satıldığını, müvekkilinin davacıya gönderdiği 11.09.2007 tarihli yazı ile eğer varsa kooperatif formalite üyeliğinin iptalini talep ettiğini, denkleştirme ivazına karşılık olarak alınan dairelerle ilgili herhangi bir aidat ya da bedel ödeme yükümlülüğü bulunmadığını savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştirBirleşen 2010/265 E. sayılı davada davacı vekili, asıl davadaki iddialarını tekrarlayarak davalının A blok 2 no'lu daire için düzenlenmiş ödeme tablosunu ihlâl ettiğini, Ankara 2. İcra Müdürlüğü'nün 2010/2008 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Birleşen 2010/265 Esas sayılı davada davalı vekili, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.Birleşen 2010/266 Esas sayılı davada davacı vekili, asıl davadaki iddialarını tekrarlayarak, davalının A blok 3 no'lu daire için düzenlenmiş ödeme tablosunu ihlâl ettiğini, Ankara 2. İcra Müdürlüğü'nün 2010/2006 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir Birleşen 2010/266 Esas sayılı davada davalı vekili, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.Mahkemece, taraflar arasında 25.10.2002 tarihinde arsa payı karşığı inşaat sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye ek 26.10.2002 tarihli 1. protokolde sözleşmenin denkleştirilmesi için davacının davalıya 150.000,00 TL ödemesi konusunda tarafların anlaştıkları, 10.12.2003 tarihli 2. protokolde ise denkleştirme ivazının 60.000,00 TL’lik kısmına karşılık, davacı tarafça bağımsız bölüm verilmesi (ayni) şeklinde olacağı konusunda karara vardıkları, Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2008/40 Esas sayılı dava dosyası içeriğinden, karar tarihi olan 20.04.2011 tarihinde dahi henüz inşaatın eksikliklerinin tamamlanmamış ve iskânın alınmamış olduğunun anlaşıldığı, bu durumda davalıdan talep edilen aidatın, inşaatın yürütülüp tamamlanması ile ilgili olduğu, kooperatifin aidat olarak nitelendirilebilecek inşaat dışındaki genel giderleri ile ilgisinin bulunmadığı, bu nedenle istemde bulunulamayacağı, öte yandan davalının, ibraz edilen sözleşme ve eki protokoller gözetildiğinde bir çeşit peşin ödemeli ortak konumunda olduğunu kabul etmek gerektiği, bu tür ortakların ise inşaat eksiklikleri için aidat ödemekle yükümlü olmadıkları gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karar, asıl ve birleşen davalarda davacı vekili ile katılma yoluyla asıl ve birleşen davalarda davalı vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 28.04.2014 tarih ve 2695 E., 3285 K. sayılı ilamıyla, asıl ve birleşen davalarda davalı vekilinin tüm, asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, asıl ve birleşen davalarda dava konusu üç adet daire yönünden davalı arsa sahibi kooperatifin, davacı kooperatifin peşin bedelli üyesi olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, davalı kooperatifin peşin bedelli ortak olması nedeniyle (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) aidat yükümlülüğü bulunmasa da, davacı kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden sorumlu bulunduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu doğrultuda inceleme ve araştırma yapılmaksızın, talep edilen ödentinin inşaat finansman gideri olduğunun belirtildiği, bu durumda öncelikle davacı kooperatiften icra takiplerine konu edilen alacakların dayanağını oluşturan genel kurullarla ilgili açıklamalar alındıktan sonra, davacı kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri, bilanço gelir gider cetvelleri ve genel kurul kararları getirtilerek, icra takiplerinde talep edilen tutarların neye ilişkin hususunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınması, ya da yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınması, varsa genel gider ve alt yapı giderleri yönünden davalının sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi gerektiği belirtilerek, asıl ve birleşen davalarda davacı yararına bozulmuştur. Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK'nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davalarda davalı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, 62,80 TL harç ve takdiren 248,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 28.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.