MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki genel kurul kararının iptali, tazminat, muarazanın giderilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı, davalı kooperatifin şu anda görev yapan yönetim kurulunun 29.06.2009 yılında göreve başladığını, yüklenici firma ile davalı kooperatif arasındaki sözleşmeden doğan sorunların sürekli yargıya taşındığını, sürecin uzatılarak davalı kooperatif üyelerinin faizi ile birlikte yüklenici firmaya ödeme yapmak zorunda bırakıldığını, birçok ödemenin gereksiz yapıldığını, davalı kooperatif ve üyelerinin zarara sokulduğunu, 2012 yılı bilançosunun bu hususun somut delili olduğunu, 27.01.2013 tarihinde yapılan olağan genel kurulun şaibeli vekaletler ile çoğunluk sağlanmak suretiyle 70 üye civarında bir sayı ile yapıldığını, geriye dönük olarak yönetimin ibra edildiğini, kendisinin karara muhalefet şerhi koyduğunu, yükleniciyle olan dava neticesinde kooperatifin yükleniciye 1.206.025,00 TL ödemesine karar verildiğini, önceki yönetim tarafından 600.000,00 TL ödendiğinden, bakiye paranın bu yönetim kurulu tarafından ödenmesi gerektiğini, o tarihte karar alınsaydı bir üyenin 1.900,00TL ödeyeceğini, borcun ödenmesi yerine temyiz sürecine sokularak tekrar faiz ve giderlerin oluşmasına sebep olunduğunu, borcun ikiye katlandığını, bu durumda her üyeye 3.900,00 TL ödettirildiğini, yönetim kurulunun görevini ihmal etmesinden dolayı her bir üyenin 1.880,00 TL fazladan zarara sokulduğunu, kooperatifin iskân ruhsatı almak için yüklenici firmanın SGK'ya olan borcunu yüklenici firma adına yatırdığını, hak edişten ve ödenen faizden kesmek yerine yargı yolu ile almayı tercih ederek kooperatifi zarara soktuğunu, ayrıca üç adadan oluşan kooperatifin 11070 ve 11071 adalarının Tesisler Caddesine bakan tarafından yaya kapısı açılarak ulaşımın sağlandığını, 11069 adanın ... Caddesine duvardan kapı açmayarak üyeler arasında eşitsizlik yarattığını, kooperatifin görme ve duyma engelli bir üyesi olarak ulaşımın yaya kapısı açmamak suretiyle engellenerek caddeye çıkışının imkânsızlaştırıldığını ileri sürerek, 27.01.2013 tarihinde yapılan 2012 yılı genel kurulunun çalışma raporunun ibrası ile ilgili genel kurul kararının iptaline, yönetim kurulunun görevini yapmamasından dolayı uğradığı 1.880,00 TL'lik zararının tahsiline, 11069 adanın ... Caddesine bakan güney cephesinde diğer adalardaki gibi yaya kapısı açılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, yönetimin 29.06.2009 yılından itibaren görev yaptığını, her yıl genel kurul olağan toplantılarının yapıldığını, yönetimin ibra edildiğini, yüklenici firma ile 2007 yılından itibaren devam eden sorunların çözümünün yargıda olduğunu, yükleniciye yapılan her ödemenin yargı kararlarına göre yapıldığını, yargı kararı dışında yapılmış bir ödeme olmadığını, davacının genel kurulun 70 üye ile toplandığı iddiasının gerçek olmadığını, bakanlık temsilcilerinin bu duruma izin vermeyeceğini, hazirun listelerinin delil olarak sunulduğunu, davacının ... Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında verilen kararın temyiz edilmesinin kooperatif için faydalı olduğunun farkında olmadığını, icra inkâr tazminatına yönelik verilen kararın Yargıtay ilgili dairesi tarafından bozulduğunu, kooperatif yönetiminin genel kurulda sadece davacının tek muhalefet oyuna karşılık toplantıya katılan tüm üyelerce ibra edildiğini, yüklenicinin ...'ya olan borcunun da dava yolu ile tahsil edildiğini, kapı açılması talebinin sitenin güvenliği için ve teknik yönden mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; kooperatifin yüklenici firmaya borcunun bulunduğu, yargılama neticesinde mahkeme tarafından karar alındığı ve bu karar nedeniyle yüklenici firmaya ödeme yapıldığı, yönetimin 07.02.2010 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı yaparak mahkeme kararından dolayı üyelerini bilgilendirdiği, asıl borcun ödenmesi için genel kuruldan ek ödeme kararı alındığı, icra inkâr tazminatının kaldırılması için kararın temyiz edildiği, temyiz neticesinde kooperatifin icra inkâr tazminatı ödemesinden kurtulduğu, daha az bir bedelin üyelerden tahsil edilmesi gerektiği, yönetim kurulu tarafından ortakların bilgilendirildiği, genel kuruldan ek ödeme için yetki alındığı, iptali istenen genel kurulda sadece 2012 yılı faaliyetine ilişkin ibranın yapıldığı, ibra kararının kanun ve anasözleşmeye uygun olduğu kooperatifin ortaklarını zarara uğratacak bir işleminin bulunmadığı, sözleşme ve Kooperatifler Kanunu'na uygun hareket edildiği, tüm hak ve aidat ödemelerinde ortaklara eşit davranıldığı, davacının oturduğu adaya güney cephesinden 1 metre genişliğinde yaya giriş kapısı açılmasında onaylı vaziyet planına göre engelleyici bir durum olmadığı, sitenin kullanılmaya başlanmış olması sebebiyle talebin 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasası hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, yapılacak olan işin ana binaların dayanım güvenliğine zarar verecek nitelikte olmaması sebebiyle yaya giriş kapısının açılmasının mümkün olabileceği, fakat Kooperatifler Kanunu'nda yapılan düzenlemeler dikkate alındığında mahkeme tarafından kooperatife bir işi yapması ya da yapmaması yönünde karar verme durumunun söz konusu olmadığı, genel kurul kararlarının iptallerinde bile kooperatifin yerine geçerek hüküm verme durumu söz konusu olmadığı, davacının talebi doğrultusunda kooperatife yaya kapısı açması yönünde telkinde bulunulamayacağı, davacının öncelikle kooperatife müracaatta bulunup genel kurulda karar aldırması gerektiği, ardından kararın iptalini talep etmesi ya da Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca dava açması gerektiği belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle hükme esas bilirkişi raporundan ve dosya içerisinde bulunan vekaletnamelerden vekil olarak oy kullanmaya yetkili kişilere vekalet verildiğinin ve dava konusu kararın 498 kayıtlı ortaktan 56 vekil, 74 asıl olmak üzere gelen 130 üyeden davacının ret oyuna karşılık 129 kabul oyu ile alındığının anlaşılmasına, katılmaması gereken 56 üyeye ilişkin nisap ile ilgili iptal istemi bakımından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 53. ve anasözleşmenin 38. maddesi uyarınca muhalefet şerhi gerekmemesine, davacının ibra kararının nisap dışı nedenlerle iptali istemi bakımından muhalefet şerhi gerekmekte olup, oylama sonrası ve sonucuna ilişkin tutanakta davacı hakkındaki "yönetim kurulunun kooperatifi zarara soktuğu nedeniyle ret oyu kullandı" şeklinde yer alan ifadenin muhalefet şerhi olarak kabulü gerekmesine göre, davacının tazminat ve genel kurul kararının iptali istemine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2- Davacının 11069 adanın ... Caddesine bakan güney cephesinde yaya yolu açılmasına yönelik istemine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;a) Karar ve ilam harcı, maktu ve nispi olmak üzere iki çeşittir. (492 sayılı Kanun 15. ve 21. maddeleri) Bu anlamda davanın maktu veya nispi harca tabi olup olmaması, kural olarak dava konusunun para ile değerlendirilebilir olup olmamasına göre değişmektedir.Nispi harç, konusu belli bir değerle (para veya para ile değerlendirilebilen bir şey) ilgili davalarda, hüküm altına alınan değer üzerinden tarifedeki belli nisbete göre alınan harçtır (1 sayılı Tarife, madde III/1-a) Maktu harç ise, konusu belli bir değerle tespit edilemeyen davalarda ve davanın reddine ilişkin kararlardan alınan harçtır (1 sayılı Tarife, madde III/2-a). Harçlar Kanunu'nun 16/1. maddesinde değer ölçüsüne göre harca tabi işlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerlerin esas alınacağı öngörülmüştür. Mahkemece, murazaanın giderilmesi istemli davada nispi harç alınmamıştır. Bu tür davalar, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca nispi harca tabidir. Bu durumda, mahkemece, uyuşmazlık konusu yolun keşif ile belirlenecek değeri üzerinden hesaplanacak harcın ikmal ettirilmesi zorunludur. Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince eksik harç tamamlanmadan müteakip işlemleri yapılmaz. Mahkemece, harcın ikmali için aynı Kanun'un 30. maddesi uyarınca süre verilerek, re'sen eksik harç tamamlatılması, harç ikmal edildiğinde, yargılamaya devam edilmesi, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılması, üç ay içinde davanın yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik nispi harçla davanın yürütülüp karar verilmesi doğru olmamıştır.b) Davacı tarafça eksik nispi harcın tamamlanması halinde; Dosya kapsamından, davacı tarafça aynı taleple kooperatife başvurulduğu, yönetim kurulunun 09.12.2013 tarihli yazısında doğu cephesinin imarlı arsa oluşu, güney cephesinin karakol inşaatı nedeniyle yolun yapılamaması ve kapalı oluşu, doğu cephesinin şu an için yürüyüşe elverişli olmaması nedenleriyle yapılamadığı, ... Belediyesi ile yapılan görüşmelerde söz konusu yolların 2013 programına alındığı, yolların elverişsizliği nedeniyle şu an talebinin karşılanamadığı, gerekli çevre düzenlenmesi yapıldıktan sonra başvurunun değerlendirilebileceği hususlarına yer verildiği, davacının bu hususu genel kurul gündemine taşıyabilmek için 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 46. ve anasözleşmenin 31. maddesindeki yeterli imza sayısını toplayamadığı, mahkemece yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda, ''11069 adadaki ana giriş kapısının işlevsel hale getirilmesinde ve bu adaya güney cepheden 1,00 mt genişliğinde yaya giriş kapısı açılmasında onaylı vaziyet planına göre engelleyici bir durumun olmadığı, kapının açılıp açılmaması konusunda Kooperatifler Yasası'nda bağlayıcı herhangi bir maddenin mevcut olmadığı, sitenin kullanılmaya başlamış olması sebebiyle 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasası hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmekte olup, 42. madde ek fıkra doğrultusunda, davacının görme ve işitme engelli olması ve yapılacak olan işlerin ana binaların statik açıdan dayanım güvenliğine zarar verecek nitelikte olmaması sebebiyle yaya giriş kapısının açılmasının mümkün olduğu '' görüşünün bildirildiği anlaşılmıştır. Davalının muaraza çıkarması, davacının talebini karşılamaması, doğrudan davacının hukukunu ilgilendirdiğinden, davacının bu yönde uğradığını iddia ettiği haksızlığın ve hukuka aykırılığın ve muarazanın giderilmesi için doğrudan dava açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü zorunludur. Dairemizin yerleşik inançları bu yönde olduğu gibi, aksi halde, sorun genel kurula taşındığı takdirde diğer ortakları doğrudan ilgilendirmediğinden hakkaniyete uygun olmayan bir karar çıkması da muhtemeldir.Bu durumda mahkemece, davacının muarazanın giderilmesi niteliğindeki istemi ile ilgili açmış olduğu bu dava kapsamında, dosyadaki delil ve belgelerin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacının tazminat ve genel kurul kararının iptali istemine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının reddine, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına; (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle re'sen, BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.