Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6828 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10666 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiDavacı tarafından açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde müdahil vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve iflas ve iflas erteleme kararlarında temyiz süresi İİK'nın 164. maddesi uyarınca 10 gündür. Ancak mahkemece verilen kararda temyiz süresinin 15 gün olduğu belirtilmiştir. HMK'nın 297/1-ç maddesinde ''kararlarda başvurulacak kanun yolu ve süresinin'' belirlenmesi zorunludur. Anayasa mahkemesince ''mahkemece belirlenen süreye itibar edilmesine rağmen temyiz talebinin süresinde olmadığının kabul edilmesi halinin hak ihlali olduğuna ilşkin tespiti de nazara alınarak temyiz talebinin süreside olduğunun kabulüne karar verilerek bu şekilde temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, 2003 yılından bu yana faaliyet gösteren davacı şirketin mülkiyeti Belediye'ye ait taşınmaz üzerinde toplam 6.000.000,00 TL civarında yatırım yaparak, canlı müzik işletme tesisi kurduğunu, şirket kurucu ortağı ...'in 2011 yılında aniden vefatından sonra borcu olmamasına rağmen müdahil ... Belediye Başkanlığı tarafından taşınmazdan tahliye edilmek istendiğini, davacı şirketin tahliyesi halinde tesisten sökülecek malzeme ve demirbaşların başka bir yerde kullanılamayacağından ,ekonomik değerinin düşeceğini ve davacı şirketin malvarlığından 3.000.000,00 TL'nin eksileceğinden .. ve Vergi Dairelerine olan borçların ödenmesinin imkansızlaşacağını ve davacının iflas etme durumunun ortaya çıkacağını, oysa işletmenin tahliye edilmemesi ve iyileştirme projesinin uygulanması durumunda iflastan kurtulabileceğini ileri sürerek, davacının iflasının bir yıl ertelenmesini ve davacının tahliyesi için başlatılan icra takibinin tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.Müdahil vekili, davacı aleyhine başlattıkları ... İcra Müdürlüğü'nün 2012/12622 nolu takip dosyasında yürüttüğü takibin tedbir kararıyla durdurulduğunu, davacıdan kira alacaklarının devam ettiğini savunarak, ihtiyati tedbir kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, iddia, müdahil beyanı, benimsenen bilirkişi ve kayyım raporlarına göre; borca batık durumda olan davacı şirketçe sunulan iyileştirme projesinin gerçekçi ve inandırıcı olup, iyileştirme tedbirlerinin uygulanması durumunda borca batıklık hallerinin ortadan kaldırılarak mali durumunun iyileşebileceği gerekçesiyle, davanın kabulüne ve davacının iflasının bir yıl ertelenmesine karar verilmiştir.Kararı, müdahil vekili temyiz etmiştir.1-Dava, iflas erteleme istemine ilişkindir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, müdahil vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Ticari şirketlerin ve kooperatiflerin iflas erteleme talebinde bulunabilmeleri için bilançolarına göre borca batık durumda olmaları ve iyileştirme projelerinin ciddi ve inandırıcı olması gerekir.Dosyadaki mevcut bilirkişi raporlarından davacı şirketin borca batık olduğu hususu kesin bir şekilde tespit edilememiştir. Mahkemece alınan üç adet bilirkişi raporu bu hususta birbiriyle çelişkili olduğu gibi, alınan en eski tarihli bilirkişi raporunda davacı şirketin borca batık olmadığı belirtilmiştir.Mahkemece bu durumda konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, TTK'nın 376. maddesi de göz önüne alınarak davacı şirketin kaydi değerleri dışında aktif ve pasifinin reel değerlerinin tespit edilmek suretiyle, davacı şirketin bilançosunun borca batık olup olmadığı kesin olarak belirlenmeli, bu belirlemelere göre davacı şirket borca batık halde ise bu kez de iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı,,projenin uygulanması halinde şirketin borca batıklıktan kurtulup kurtulamayacağı belirlenmelidir.Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacı şirketin borca batıklığının tespit edilmesi halinde dahi, davacı şirketin belediyeden kiraladığı yer üzerinden tahliyesi, Encümen kararı ve mahkeme ilamıyla sabit olmasına rağmen davacının iyileştirme projesinde aynı işi bir başka yerde yapabileceğine ilişkin bir öngörüsü bulunmadığına göre, sunduğu iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmaktan uzak olduğunun da kabulü gerektiğinin düşünülmemesi doğru değildir.3- Kabule göre de, iflas erteleme davası açıldığının ve yargılama sonucunda verilen iflas erteleme kararı ve davacı şirkete kayyım atanmasına ilişkin hüküm kısmının İİK'nın 166. maddesinde gösterilen usulde ilan edilmemiş olması da doğru olmamıştır.SONUÇ ;Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, müdahil vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, müdahil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, müdahil yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.