MAHKEMESİ : Develi 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/02/2014NUMARASI : 2013/23-2014/63Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı kooperatif temsilcileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, davalı kooperatif üyesi olan müvekkiline tapusu verilen müstakil konutun elektrik, su, bahçe duvarı, çevre düzenlemesi ve konut içi ile ilgili eksik imalatları bulunduğunu, ayrıca söz konusu taşınmaz 2012 yılının 6. ayında teslim edilmesi gerekirken halen teslim edilmediğini, eksik imalatları nedeniyle oturulamaz durumda olduğunu, bu nedenle müvekkilline kira bedeli de ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, eksik imalatlar için 2.000,00 TL, kira bedeli için 2.000,00 TL olmak üzere 4.000,00 TL'nin belirsiz alacak davası olarak davalıdan tahsilini istemiş, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 2.000,00 TL kira bedeli ve 9.460,00 TL eksik imalat bedelini talep ettiklerini 18.02.2014 tarihli oturumda açıklamış ve 11.335,00 TL üzerinden dava harcını tamamlamıştır.Davalı kooperatif temsilcileri, davacının kooperatif kayıtlarında üye olarak görünmediğini, vesayeti altında bulunan kızı A....kooperatif üyesi olduğunu, davacının vesayet makamının izni olmadan, kısıtlıya ait konutu üzerine aldığını ve bu davayı açtığını, eski kooperatif başkanının talimatı ile tapunun sehven davacıya devredildiğini, öte yandan 12.01.2013 tarihli genel kurulda konutların eksiklikleri ile teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, üyelerin de bunu kabul ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı kooperatifin davacıya satışı yapılan konutu emsallerine göre eksik bir şekilde yaptığı, bu eksik imalatlar nedeniyle konutun zamanında teslim edilmediği, dava tarihi itibariyle teslimin 15 ay geciktiği, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, keşiften sonra alınan bilirkişi raporu üzerine alacak miktarının belirlenebilir hale geldiği, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunduğu, davacının dava konusu kalemlerin miktarını açıklayıp, harcının tamamladığı, bunun davanın ıslahı olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 9.460,00 TL eksik imalat bedeli (dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) ile 1.875,00 TL kira bedelinin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı kooperatif temsilcileri temyiz etmiştir. Dava, tapuda davacı adına kayıtlı 306/11 parsel sayılı taşınmazdaki eksik imalat bedeli ile kira tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir. Dosya kapsamından, dava konusu 306/11 parsel no'lu taşınmaz davalı kooperatif adına kayıtlı iken, 10.10.2012 tarihinde tapuda edinme sebebi kısmına satış açıklaması yapılarak, davacı adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Davalı kooperatifçe, davacının kooperatif kayıtlarında üye olarak görünmediği, vesayeti altında bulunan kızı Ahu Boz'un kooperatif üyesi olduğu, davacının vesayet makamının iznini almadan, kısıtlıya ait konutu üzerine aldığı ve işbu davaya açtığı savunulmuş, buna karşı davacı tarafça, A.... ortaklığının 306/1 parsele, dava konusu olan kendisine ait ortaklığın ise 306/11 parsele ilişkin olduğu açıklanmış olup, davacının, kızı Ahu Boz'a vasi atandığına ilişkin İmamoğlu Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 10.02.2009 tarih ve 2008/144 E., 2009/15 K. sayılı ilamı dosya içerisinde mevcuttur. 6100 sayılı HMK'nın "Hâkimin Davayı Aydınlatma Ödevi" başlıklı 31/1. maddesi "Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir." şeklinde düzenlenmiş ve bunun hakimin görevi olduğu açıkça vurgulanmıştır. Maddede, hakimin maddi anlamda davayı sevk yetkisi düzenlenmektedir. Bu yetkisiyle hakim, olayın ve hukuki uyuşmazlığın olgusal ve hukuki boyutlarını gerekli olduğu ölçüde taraflarla birlikte ele alabilecek, tarafların zamanında uyuşmazlığın çözümü için önemli vakıaların tamamı hakkında açıklama yapmalarını, özellikle ileri sürülen vakıalardaki eksiklikleri tamamlamalarını, delilleri ikame etmelerini ve gerekli talepleri ileri sürmelerini sağlayabilecektir.HMK'nın 194. maddesinde de somutlaştırma yüküne yer verilmiştir. Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Genel geçer ifadelerle, somut bir şekilde ortaya koymadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşul vakıalara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen sonuçlarına katlanacaktır.Mahkemece, davacının kooperatif üyesi olup olmadığı, akit tablosu ve tapunun tüm tedavülleri getirtilerek dava konusu taşınmazın hangi sebebe dayalı olarak davacı adına tescil edildiği, davacının vesayeti altında bulunduğu anlaşılan kızı Ahu Boz'un kooperatif üyesi olup olmadığı, onun adına, üyeliğine bağlı olarak tahsis ve tescil edilen başkaca bir taşınmaz bulunup bulunmadığı ve dava konusu taşınmaza ilişkin kooperatif üyeliği ile A... üyeliğinin aynı olup olmadığı hususları araştırılmadan, diğer bir anlatımla, davacının aktif dava sıfatı belirlenmeden sonuca gidildiği gibi, özelikle davalı kooperatifin konutların mevcut hali ile teslim edileceğinin ve eksikliklerin üyeler tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığı savunulan 12.01.2013 tarihli genel kurul tutanağı ile diğer kooperatif evrakları dosyaya getirtilmeden ve genel kurul kararı bulunmamakta ise bu yönde tüm ortaklar için bir uygulamanın var olup olmadığı üzerinde durulmadan, diğer anlatımla kooperatifler hukuku yönünden herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Dava, 01.07.2012 tarihinden sonra açılmış olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 99. maddesi uyarınca üye ile kooperatif arasında kooperatifler hukukuna dayalı bir dava ticari dava niteliğini haiz ise de, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmamakta ise, 6102 sayılı TTK'nın 5/4. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davaya devam edilmesi ve görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği açıkça öngörüldüğünden, somut olayda uyuşmazlığın kooperatif ile üyesi arasında olduğunun belirlenmesi durumunda, bu davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılmasında bir usulsüzlük bulunmayacaktır. Bu durumda mahkemece, taşınmazın davacı adına tesciline ilişkin akit tablosunun ve tapunun tüm tedavüllerinin ilgili tapu müdürlüğünden getirtilmesi, ayrıca kooperatif defter, kayıt ve belgelerinin öncelikle davalı kooperatiften istenilmesi, temin edilemezse mahallinde keşif yapılması, yine temin edilemezse anasözleşmenin 40. maddesi uyarınca, ilgili Ticaret Sicil Memurluğu'ndan; oradan da temin edilememesi halinde anasözleşmenin 41. maddesi hükmü gereğince Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nden, bilançolar, yönetim ve denetim kurulu raporları, gelir gider cetvelleri, ortaklık cetvelleri, özellikle 12.01.2013 tarihli genel kurul kararı olmak üzere diğer tüm genel kurul tutanakları istenerek, kooperatif konusunda uzman bir bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılması, davacı vekilinden alınacak açıklamaya göre davanın sadece üyelik ilişkisine dayalı olduğunun kabulü halinde mahkemenin görevli olduğu da gözetilerek, davacının ve kızı Ahu Boz'un ayrı ayrı kooperatif üyeliklerinin bulunduğunun ve dava konusu taşınmazın davacının kendi üyeliğine ilişkin taşınmazı olduğunun belirlenmesi halinde, şimdiki gibi uyuşmazlığın esasının incelenmesi; davacının ayrı bir kooperatif üyeliğinin bulunmadığı, davacının kızı Ahu Boz'un kooperatif üyesi olduğu ve dava konusu taşınmazın esasen Ahu Boz'un kooperatif üyeliğine tahsis edilmiş bir taşınmaz olduğunun ve buna rağmen taşınmazın davacıya davalı tarafından satıldığının belirlenmesi durumunda ise, üyeliğe dayalı davanın davacının aktif dava sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi; davanın üyelik ilişkisine değil, satım ilişkisine dayalı olduğunun kabulü ve buna göre davacının, kooperatif üyesi olmamakla birlikte, kendi adına kayıtlı taşınmazla ilgili eksik iş bedeli ve kira kaybı talep ettiğinin tespiti halinde, tapunun edinme sebebi kısmında satış açıklaması da bulunduğu dikkate alınarak, taşınmazı kooperatiften satın almış ise, satıcının (davalı kooperatifin) dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı Kanun'un 3/f bendi kapsamında "ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan bir tüzel kişi" olduğunun kabulü gerektiği sonucuna varılması halinde davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğunun gözetilmesi; aski halde davaya satım sözleşme ilişkisi kapsamında Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılıp, sonuçlandırılması gerekirken, öncelikle davanın niteliği ve mahkemenin görevi ile ilgili bu hususlar üzerinde durulmadan, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır. 2)Bozma nedenine göre, davalı kooperatif temsilcilerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı kooperatif temsilcilerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.