Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6757 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 4564 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, borçluya ait ... Köyü 2192 parsel ve ...köyü 2280 parsel sayılı taşınmazların satışı sebebi ile ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2008/5292 Esas sayılı dosyasında düzenlenen 25.03.2010 tarihli sıra cetvelinin 1. sırasında davalıya ayrılan payın gerçek bir alacağa dayanmadığını ileri sürerek, davalıya ayrılan payın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının İİK'nın 100. maddesine dayalı beyan ve itirazlarının sıra cetveline itiraz niteliğinde olmayıp muvazaa niteliğinde olduğu, aynı zamanda tacir olan davacının taşınmaz kaydındaki haciz şerhini görerek, bilerek ipotek tesis ettirdiği, davalının alacağının gerçek bir alacak olup davacının muvazaa iddiasının haksız ve hukuka aykırı olduğu, davanın sıra cetveline itiraz davası niteliğinde olmayıp olumsuz tespit davası niteliğinde bir dava olduğu, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, davalı alacağının gerçeği yansıtmadığı iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz niteliğindedir.Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı ( muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır.Muvazaa hukuki nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalıdadır. Davalı, alacağının gerçek bir alacak olduğunu birbirini teyit eden usulüne uygun delillerle isbatlamalıdır. Davacı lehine ipotek tesis tarihinde davalının tapuda haciz şerhinin bulunması ispat yükünü tersine çeviren bir durum değildir. Bu durumda mahkemece yukarıda açıklanan ilke doğrultusunda uyuşmazlığın esası incelenerek, oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.