MAHKEMESİ : Bursa 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 24/02/2014NUMARASI : 2013/490-2014/79Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava dilekçesinin yetki yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı arsa sahibi vekili, aralarındaki sözleşme ve protokoller gereği davalı T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nca yaptırılarak müvekkili belediyeye devredilen kültür merkezindeki anfitiyatronun duvarlarında çatlamalar ve market terasında su sızmaları olduğunu, ayıpların giderilmesinin istenmesine ve alt yüklenici şirketçe ayıplar kabul edilmesine rağmen giderilmediğini ileri sürerek, şimdilik 15.000,00 TL tazminatın davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı vekili ise, sözleşmenin 11. maddesinde uyuşmazlıkların çözüm yerinin Ankara mahkemeleri ve icra daireleri olarak düzenlendiğini, 6100 sayılı HMK'nın 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesi düzenlendiğinden dosyanın yetkili Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesi gerektiğini, esas yönünden de imalatların projesine göre yapıldığını, ayıp ihbarı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamı göz önüne alınarak, HMK'nın 17/1. maddesi gereğince tarafların yetki sözleşmesi yapabileceği, aksi kararlaştırılmamış ise davanın yalnızca yetki sözleşmesi ile belirlenen mahkemede açılabileceği, bu düzenlemenin 11.10.2011 tarihinden sonra açılan davalarda uygulanacağı, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede Ankara mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olacağına dair yetki sözleşmesi yapıldığı gerekçeleriyle, davalı tarafın yetki itirazının kabulü ile dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, kararın kesinleşmesi halinde dosyanın yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı işler bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Genel yetki kuralı gereğince, her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça davalının ikametgahında açılır. (1086 sayılı HUMK'un 9, 6100 sayılı HMK'nın 6.md) Ayrıca sözleşmenin yerine getirileceği yer (HUMK'un 10, HMK'nın 10.md) veya sözleşmenin yapıldığı yer (HMUK'un 10.md) mahkemelerinde de dava açılabilir. HMUK'un 22. maddesinde, kamu düzenine ilişkin olmayan hallerde tarafların davanın yetkili olmayan mahkemede görülmesini yazılı olarak kararlaştırabilecekleri hükme bağlanmıştır. Yine 6100 sayılı HMK'nın 17. maddesinde de tacirler veya kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilecekleri düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 18. maddesine göre tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hallerinde yetki sözleşmesi yapılamaz. Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkemelerin gösterilmesi gerekir. Gerek HMUK'un 22. maddesinde gerekse HMK'nın 17. maddesindeki düzenlemeler göz önüne alındığında kamu düzeni gereği istisnalar hariç, davacı tarafın bu yer mahkemelerinden birisinde davasını açmak konusunda seçimlik hakkı vardır. Sözkonusu usul yasası hükümlerine ve Dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamalarına göre arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan davaların genel hükümler gereği davalının yerleşim yeri, işin ifa olunacağı yer ve sözleşmeyle kararlaştırılan yer mahkemelerinden birinde açılması mümkündür. 1086 sayılı HMUK gereğince yetki sözleşmesi yapılması genel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmaz. Sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle 6100 Sayılı HMK yürürlüğe girmediğinden yetki sözleşmesinde kararlaştırılan yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu kabul edilemez. Sözleşmeyle kararlaştırılan kesin yetki 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra imzalanan yetki sözleşmelerinde uygulanabilecektir. Aksi halde sözleşme tarihinde geçerli olan kanun gereğince tarafların dava açma konusunda sahip oldukları seçimlik haklarının ellerinden alınması söz konusu olur ki, bu durum hukuk güvenliği ilkesini zedeleyeceği gibi eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır. Somut olayda taraflar arasında düzenlenen 01.12.2006 tarihli sözleşmenin “Anlaşmazlıkların Çözümü” başlıklı 11. maddesinde “bu protokolün uygulanmasından doğabilecek anlaşmazlıkların çözüm yeri Ankara Mahkemeleri ve İcra Daireleridir.” denilmek suretiyle yetki sözleşmesi düzenlenmiştir. Bu sözleşme gereğince inşaatların yapılacağı yer Bursa ili, Yıldırım ilçesi sınırları içindedir. Bu durumda HMUK'un 10. maddesi gereğince akdin ifa yeri Bursa ili olup, davacının Bursa Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açmasında herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır. Bursa Asliye Hukuk Mahkemesi davaya bakmaya yetkilidir. Yerel mahkemece işin esasının incelenerek sonucu dairesinde bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde Bursa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yetkisizliği ile dosyanın Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi isabetli olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.