Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6706 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8857 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Karşıyaka(Kapatılan) 2. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 25/06/2014NUMARASI : 2013/174-2014/190Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif üyeliğinden ayrıldığının mahkeme kararı ile belirlenmiş olduğunu, doğrudan kooperatife yapılan aidat ödemesi dışında, kooperatifin borcu nedeniyle icra dairesine ve kullanılan kredi nedeniyle bankaya ödemeler yaptığını ileri sürerek, toplam 17.000,00 TL'nin yapmış olduğu ödemelerin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile, olmadığı takdirde 11.09.2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 06.09.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle talep miktarını 30.000,00 TL'ye artırmış, 08.11.2013 tarihli dilekçesi ile de, dava dilekçesinde talep ettiği 17.000,00 TL'nin, 16.892,00 TL'sinin aidat ödemesi, 108,00 TL'sinin de kooperatifin inşaat harcamalarında kullanılmak üzere çekilen banka kredisi ile ilgili olduğu açıklanmıştır. Davalı vekili, alacağın muaccel olmadığını, ayrılan ortaklarla ilgili ödemelerin ertelenmesine karar verildiğini, davacının iddia ettiği kadar ödeme yapmadığını, üçüncü kişilere yapılan ödemelerin aidattan sayılamayacağını, bu alacağın zamanaşımına uğradığını, konut kredisinin davacının tercihi olduğunu, faizlerinin kooperatiften istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile 17.000,00 TL'nin 11.09.2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 17.04.2012 tarih ve 674 E., 2896 K. sayılı ilamıyla; kooperatif üyeliğinden ayrılan ortağın ancak, Kooperatifler Kanunu'nun 17. maddesi kapsamında kalan ödemelerini çıkma payı olarak isteyebileceği, kullanılan kredi nedeniyle bankaya yapılan geri ödemeler davacının kişisel borcu olup, ancak varsa aidat olarak kooperatif hesabına yatırılan miktar çıkma payı alacağı hesabına dahil edilebileceği, kredinin aynı zamanda davacının ödediği aidat miktarına dahil edilip edilmediğinin açık olarak gösterilmediği, davacının yatırdığı aidat, bankadan çekilen krediyi de kapsıyorsa, alacak hesabında aynı kaleme iki kez yer verilmiş olacağı, bu konunun da tereddüde yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerektiği, ayrıca, davacının ayrıldığı, hatta alacağın muaccel olduğu tarihten sonra yaptığı kredi borcu ödemelerinin de alacak miktarına dahil edilmesinin doğru olmadığı, öte yandan, davacının icra müdürlüğüne ne sebeple ödeme yaptığının da anlaşılamadığı, icra dosyası getirtilerek borcun sebebi, gerçek yükümlüsü ve davacının ne sıfatla ödeme yaptığının belirlenmesi gerektiği ve yapılan bu ödemelerin Kooperatifler Kanunu'nun 17. maddesine göre mi, yoksa BK'nın 61. ve devamı maddelerine göre mi geri isteneceği üzerinde durulması gerektiği, bu açıklamalar doğrultusunda, konusunda uzman bir bilirkişiden, açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınarak, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek davalı yararına bozulmuştur.Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının kooperatiften ayrıldığı tarihe kadar kooperatife doğrudan 16.892,00 TL aidat ödediği, kooperatiften ayrıldığı yıla ilişkin bilançoda belirtilen genel giderden davalı ortağa düşen 494,71 TL genel giderin mahsubu ile davacının davalı kooperatiften 16.397,29 TL aidat (ayrılma payı) alacağının bulunduğu, bu konudaki fazlaya ilişkin istemin yersiz olduğu, alacağın 11.09.2008 tarihinde muaccel olduğu ve davalının temerrüde düşürülmüş olduğunun anlaşıldığı, davalı kooperatife Türkiye Vakıflar Bankası Atatürk Organize Sanayi Şubesi tarafından toplu konut kredisi kullandırıldığı, bu kredinin 20.06.2005 tarihi itibariyle 288 adet kooperatif ortağına paylaştırılmak sureti ile ferdileştirildiği ve kredi geri dönüş işlemlerinin başlatıldığı, buna göre, banka ve davalı kooperatif arasında 01.04.2005 tarihinde toplu konut kredisi borçlanma sözleşmesi düzenlendiği, sözleşme ekinde yer alan ortaklar listesinde 282. sırada davacının isminin karşısında 2121 ada, 1 parsel, F blok, 4. kat 20 numaralı dairenin yer aldığı, 05.06.2005 tarihli kooperatif genel kurul toplantısında 3. ve 5. gündem maddelerinde alınan kararlar ile bu hususun teyit edildiği, 288 ortak üzerinden ferdileşme yapıldığı ve bu konuda Karşıyaka 4. Noterliği'nin 16.06.2005 tarih ve 22240 yevmiye numaralı belgesi ile kooperatifin 288 ortak olarak listesinin düzenlendiği, davacının da bu listenin 245. sırasında yer aldığının anlaşıldığı, kooperatif tarafından bildirilen yeni liste üzerinden kooperatif tarafından alınan toplu konut kredisinin 20.06.2005 tarihinde ortaklar adına ferdileştirildiği, tarafların kabulünde olduğu ve borçlanma sözleşmesinde açıkça belirtildiği üzere bankaca kullandırılan kredilerin kooperatifin inşaatında kullanıldığı, ne var ki, başlangıçta banka tarafından kooperatif hesabına yatırılan kredi miktarından her ortak başına düşen kredi miktarının ortakların hesabına alacak olarak kaydedilmesi gerekirken davalı kooperatifin böyle bir kayıt yapmadığı, yani davacı tarafından bankaya ödemesi yapılan kredi taksitlerinin davacının hesabına, yani aidat miktarına dahil edilmediği, dava tarihi itibariyle bu çerçevede davacının davalı kooperatif lehine ilgili bankaya 4.819,34 TL kredi ödemesi yapmış olup, aynen aidat alacaklarının iadesinde olduğu gibi bu alacağın da davalı tarafından davacıya (taleple bağlı kalınarak 4.614,00 TL'nin) iadesi gerektiği, davacı tarafından Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğü'nün 2006/8522 E. sayılı dosyasının 05.03.2007 tarih ve 1217458 numaralı makbuz ile 8.986,00 TL ödeme yapıldığı, ne var ki, davacının ilgili dosya borçlusu davalı kooperatifin borcundan dolayı bu ödemeyi yapmama ve birinci haciz ihbarnamesine itiraz etme hakkı bulunmakta iken davacı kooperatife olan borcu karşılığında ödeme yaptığı ve ödeme yaptığı miktar kadar kooperatifi borçtan kurtardığı, burada, davacı ve davalı kooperatif, arasında borç ilişkisinin ortaklık hakkından değil, genel hükümler, yani 818 sayılı Borçlar Kanun'un 61 vd. maddelerinde öngörülen sebepsiz zenginleşme hükümlerinden kaynaklandığı, davacının bu miktarı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre bir yıllık zamanaşımı süresinde isteyebileceği, ödemenin yapıldığı 05.03.2007 tarihinden davanın açıldığı 29.11.2010 tarihine kadar bir yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan süresinde ve usulüne uygun zamanaşımı def'inin ileri sürülmesi de dikkate alınarak bu alacak yönünden talebin zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği belirtilerek, dava, ıslah ve açıklama dilekçesindeki talepler dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile 16.397,29 TL ayrılma payı alacağının temerrüt tarihi 11.09.2008'den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsiline, bu konudaki fazlaya ilişkin istemin reddine, 4.614,00 TL bankaya yapılan ödemelere ilişkin alacağın 29.11.2010 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsiline, 8.986,00 TL icra dosyasına yapılan ödemelerin tahsiline ilişkin talebin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Dava, çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece verilen ilk kararın Dairemizce bozulması üzerine, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekilince verilen 06.09.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talep edilen 17.000,00 TL'lik miktar, 30.000,00 TL'ye çıkarılmış ve yine 08.11.2013 tarihli dilekçe ile dava dilekçesinde talep edilen 17.000,00 TL'lik miktarın 16.892,00 TL'sinin aidat ödemesi olarak doğrudan kooperatif kasasına giren kısma, 108,00 TL'sinin ise kooperatifin inşaat harcamalarında kullanılmak üzere çekilen banka kredisinin geri ödemesine ilişkin olduğu açıklanmış ve alacak bu iki kaleme hasredilmiştir. Mahkemece, doğrudan aidat ödemesi olarak makbuz karşılığı veya havale ile yapılan ödemeler yönünden dava ve açıklama dilekçesi; çekilen kredi nedeniyle bankaya yapılan ödemeler yönünden ise ıslah dilekçesi dikkate alınarak toplam 21.011,29 TL'nin tahsiline karar verilmiştir. Ancak, 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E., 1948/3 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında, ilk derece mahkemesi hükmünün Yargıtay'ca bozulmasından sonra tarafların ıslah yoluna başvurmalarının HUMK'nın 84. maddesine (HMK'nın 177/1. maddesi) açıkça aykırı olduğuna karar verilmiştir. Bu nedenle mahkemece, bozma sonrası ıslah talebi dikkate alınmadan, davacı vekilinin dava dilekçesine açıklama getiren 08.11.2013 tarihli dilekçesi gözönünde bulundurulmak suretiyle ve taleple bağlı kalınarak, 16.892,00 TL makbuz karşılığı elden ve havale ile yapılan miktar ile 108,00 TL banka kredisi geri ödemesinden kaynaklanan alacak kısmı toplamı olan 17.000,00 TL'den davacı payına düşen genel gider payı düşülmek suretiyle belirlenecek miktara hükmedilmesi gerekirken, bu hususlar dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.3-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.4-Kabule göre; mahkemece, davacı tarafça aidat borcuna mahsuben, üyesi olduğu davalı kooperatif lehine kooperatifin borçlu olduğu icra dosyasına İİK'nın 89. maddesi kapsamında gönderilen haciz ihbarnamesine istinaden yapılan ödemelerin, çıkma payı kapsamında değerlendirilmesi ve temerrüt tarihi olan 11.09.2008 tarihinden itibaren tahsiline hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı olarak söz konusu ödemelerin ortaklık ilişkisi kapsamında yapılan ödemeler olarak kabul edilmeyip, sebepsiz zenginleşme kapsamında değerlendirilerek bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle bu isteme yönelik davanın reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (3) no'lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.