MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalının, dört adet dubleks konutu için 4.925,00 TL aidat ve 4.069,52 TL birikmiş faizi olmak üzere toplam 8.994,52 TL borcu bulunduğunu, bu meblağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine haksız yere itiraz ettiğini ileri sürürek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, kooperatif tasfiyeye girdiğinden temsil yetkisinin tasfiye memurlarında olduğunu, bu nedenle davanın yetkisiz kişiler tarafından açıldığını, talep edilen aidatın hangi konuta ve hangi dönemlere ilişkin olduğunun belli olmadığını, müvekkilinin bu miktarda bir borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalının 10, 13, 27 ve 32 nolu konutlar için davacı kooperatifin üyesi olduğu, yargılama esnasında 13 nolu meskene tekabül eden üyelik için talep edilen aidat borcunun ödendiği, bunun yanında davacı vekilinin, dava açıldıktan sonra 27 nolu konuta yönelik taleplerinin olmadığını bildirdiği, davalının geriye kalan 10 ve 32 nolu konutlara tekabül eden üyeliğinden kaynaklanan 3.530,00 TL aidat ve 2.878,65 TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam 6.308,65 TL borcu bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile itirazın bu miktarlar üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 5 oranında faiz işletilmek suretiyle takibin devamına, alacak miktarının tespiti hesaplamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin ve fazlaya ilişkin istemin reddine, 13 no'lu konut yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1)Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava konusu aidat alacağı ve bunun faizleri, genel kurul kararlarına dayanmaktadır. Genel kurul kararları katılmasalar dahi tüm ortaklar için bağlayıcı olup, ayrıca tebliği gerekmemektedir. Miktarı bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir olduğundan, İİK'nun 67/2. maddesi uyarıca likit alacak niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Mahkemece, dava konusu alacağın bu niteliğine göre, davalının itirazında haksız olduğu dava tarihi itibariyle belirlenen tutar üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, bu yöndeki istemin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Diğer taraftan, mahkemece asıl alacak miktarı 3.530,00 TL ve taleple bağlı kalınarak gecikme zammı alacağı 2.878,65 TL olarak tespit edildikten sonra, toplam 6.408,65 TL üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekirken, 6.308,65 TL üzerinden takibin devamına şeklinde hüküm kurulması da hatalı olmuştur.2)Davalı tarafın temyiz itirazlarına gelince;a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacı vekilinin tasfiye kurulu üyelerinden dava sırasında ayrıca vekaletname almış bulunmasına, davalının karar başlığındaki unvanının başına "Tasfiye Halinde" ibaresinin HMK'nın 304ncü maddesi uyarınca mahkemece ilave edilmesinin mümkün olmasına göre, davalı vekilinin, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir. b- Mahkemece, davalının sahip olduğu iki adet konut için 3.530,00TL asıl aidat alacağı ve kooperatif genel kurul kararları ile belirlenen % 5 oranı üzerinden hesaplanan 2.878,65TL işlemiş temerrüt faizi alacağı olmak üzere toplam 6.308,65TL üzerinden takibin devamına karar verilmiştir. Mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu'nun 7. maddesinde aynen "Türk Borçlar Kanunu'nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76'ncı, faize ilişkin 88'nci, temerrüt faizine ilişkin 120'nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138'nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. " hükmüne yer verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 88. maddesinin "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olay bakımından, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 42. maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi'nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK’nın 101/2. ( 6098 sayılı TBK’nun 117. ) maddesi hükmü karşısında, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK' nın 88 nci maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120 nci maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun' un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak faizi oranını belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate alınmak zorundadırlar.Somut olayda, dava konusu aidat miktarı kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK’nun 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır. Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, işlemiş ve işleyecek temerrüt faizi oranı ve miktarı bakımından gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. c-Bozma nedenlerine göre, davalı vekilinin vekalet ücretine ve yargılama giderlerine yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin; (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı ve davalı yararına ayrı ayrı BOZULMASINA, (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2-c) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde yatıranlara iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.