Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6528 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1580 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Urla Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/12/2013NUMARASI : 2012/194-2013/818Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı E.. A.. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkili kooperatifin 22.01.2006 tarihli genel kurulunda yapı kullanım izin belgesi alınması için ortaklardan aidat alınmasına karar verildiğini, davalıların genel kurul kararlarıyla belirlenen aidatı ödememesi üzerine 2.850,00 TL asıl alacak ve 925,68 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.775,68 TL'nin tahsili amacıyla başlattıkları takibe vaki itirazlarının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar, davacı kooperatife aidat borçlarının bulunmadığını, yapı kullanma izin belgesi alınması için davacıya vekalet vermedikleri gibi, yapı kullanma izin belgesini kendilerinin aldığını, davacının yapı kullanma izin belgesi için harcama yapmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı E.. A.. tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 31.01.2012 tarih ve 212 E., 535 K. sayılı ilamıyla; mahkemece, davalı E.. A..'a isabet eden konutun yapı kullanım izin belgesi dosyası ilgili yerden getirtilip davalının yapı kullanma izin belgesini kendisinin aldığı savunması, kooperatifçe davalının konutu için yapı kullanım izin belgesi alınıp alınmadığı, davacı kooperatifin bu işlem için davalı adına gider yapıp yapmadığı hususları üzerinde durularak, kooperatifçe bir gider yapılmışsa bu miktarın gerekirse bilirkişi aracılığıyla kayıtlar üzerinde inceleme yapılarak belirlenmesinden sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda dosya kapsamına ve alınan bilirkişi raporuna göre, takibe konu edilen alacakların 1.800,00 TL'lik kısmının 22.01.2006 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararlara dayandığı, bu genel kurul toplantısında alınan kararların iptali için davalı E.. A.. tarafından açılan davanın reddedildiği ve bu kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği bu nedenle 22.01.2006 tarihinde olağan genel kurul toplantısında alınan ödemelere ilişkin kararın geçersizliğinden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 1.723,53 TL asıl alacak, 545,76 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.269,29 TL üzerinden itirazın iptali ile asıl alacağa takip tarihinden işleyecek aylık %4 faizi ile takibin bu değerler üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit olmadığından davacı tarafın icra inkâr tazminatı talebinin reddine, davalılar, davacının kötüniyetli olarak icra takibi yaptığını ispatlayamadığından, davalıların kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı E.. A.. temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı E.. A..'un aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Dava, yapı kullanım izin belgesi alınması için genel kurulca belirlenen aidatın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ise de, bozma ilamı doğrultusunda gerekli inceleme ve değerlendirme yapılmadan, bilirkişinin, “Davacı kooperatif tarafından oturma raporu/yapı kullanma izni alınabilmesi için imar mevzuatının ve buna dayalı olarak Urla Belediye Başkanlığı Şehircilik ve İmar Müdürlüğü'nün uygulamalarıyla ilgili olarak yürütülen diğer işlemler yönünden sarfına mecbur kalınan giderlere kooperatif üyelerinin payları oranında katılması gerekmektedir.” şeklindeki görüşüne itibarla hüküm kurulmuştur.Davalının yapı kulanım izin belgesini kendisi aldığı uyuşmazlık dışıdır. Mahkemece, davacı kooperatifçe yapı kullanım izin belgesi alınması yönünde herhangi bir işlem yapılıp bu hususta bir gider yapılması halinde bedelinin talep edilebileceği gözetilerek, davalıya ait konutun yapı kullanım izin belgesi ile ilgili kooperatifçe herhangi bir gider yapılıp yapılmadığı araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda davalının borçlu olduğunun belirlenmesi halinde ise; karar tarihinden önce 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu'nun 7. maddesinde aynen "Türk Borçlar Kanunu'nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır." hükmüne yer verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 88. maddesinin "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir. Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 42. maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi'nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK’nın 101/2. (6098 sayılı TBK’nın m.117.) maddesi hükmü karşısında, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK' nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun' un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadırlar.Somut olayda, davaya konu yapı kullanım izin belgesi alınması için belirlenen aidat borcu ve faiz oranı kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK’nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır. Öte yandan, mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak, hukuki değer taşımayacaktır. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK ile YHGK'nın 07.03.2012 tarih ve 2011/19 - 799 E, 2012/128 K sayılı ilamı bu yöndedir.)Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden önce yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı ile işleyecek temerrüt faiz oranı bakımından gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal düzenleme gözden kaçırılarak, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.Diğer yandan, 20.07.2007 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığında 19.03.2012 olarak yazılmış olması da hatalı olmuştur.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı E.. A..'un diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı E.. A.. yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.