MAHKEMESİ : Çankırı 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 17/12/2013NUMARASI : 2013/18-2013/498Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 29.08.2000 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, arsa sahiplerine düşen bağımsız bölümlerin 5 yıl içerisinde teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, davalının, bu hüküm uyarınca, işi 31.08.2005 tarihinde teslim etmesi gerekirken, süresi geçtikten sonra teslimi gerçekleştirdiğini, 31.08.2005 tarihinden itibaren oluşan kira kaybının tahsili istemiyle daha önce Çankırı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/416 E sayılı dosyasında açtıkları davada alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin 99.258,36 TL kira alacağı bulunduğunun tespit edildiğini, anılan dosyada, dava ve ıslah dilekçesindeki taleplerine göre, alacaklarının 50.000,00 TL'sinin hüküm altına alındığını ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, 49.258,36 TL tutarında bakiye alacakları bulunduğunu ileri sürerek, bu meblağın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, önceki dosyada alacağın miktarının kesin olarak belirlendiğini, aynı alacak için ikinci defa ıslah yapılamayacağı gibi ayrı bir dava da açılmasının mümkün olmadığını, sözleşmeye göre davacının kira alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki gecikme tazminatının tahsili istemiyle açılan önceki davada verilen hüküm Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğinden, o dosyada hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan tespitlerin eldeki dosya açısından da geçerli olduğu, bu itibarla, 29.08.2000 tarihinde imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca 5 yılda teslim edilmesi gereken dairenin 2008 yılında teslim edildiği, davacı arsa sahibinin 99.258,36 TL kira kaybının bulunduğu, bu meblağın 50.000,00 TL'sinin önceki davada hüküm altına alındığı, davacının bakiye 49.258,36 TL alacağı kaldığı, her ne kadar sözleşmenin 4. maddesi gereğince arsa sahiplerinin öncelikle arsa payı devirlerini yapmaları gerekir ise de, yüklenicinin sözleşmeden sonra yapı ruhsatını alması ve 2002 yılında inşaata başlaması karşısında, tapu devri yapılmamış olmasının teslimin gecikmesinde bir etken olmadığı, davalının, aleyhinde gecikme tazminatı istemiyle dava açılması üzerine 4. maddeki şartın gerçekleşmediğini öne sürmesinin de hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 49.258,36 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2) Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı gecikme tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı tarafından Çankırı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/416 E. sayılı dosyasında gecikme tazminatının tahsili istemiyle açılan davada, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 13.10.2005 tarihi ile 20.10.2008 tarihleri arasındaki dönem için 99.258,36 TL kira alacağı belirlenmiş, mahkemece, dava dilekçesi ve ıslah dilekçesindeki talebe göre alacağın 50.000,00 TL'si hüküm altına alınmış olup, iş bu davada ise saklı tutulan 49.258,36 TL'nin tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır.TBK'nın 470. vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, inşaatın kararlaştırılan tarihte tesliminin gerçekleştirilememesi durumunda yüklenici borçlu temerrüdüne düşer ve arsa sahibinin anılan yasanın 125. maddesince belirtilen seçimlik hakları doğar. Arsa sahibi bu seçimlik hakkını, geciken ifayı beklemek ve gecikme tazminatını istemek olarak kullanmış ise sözleşmeyi feshetmeden, ileride olası eksik-ayıplı işlere ilişkin alacağının muacceliyetini fiili teslime erteleyerek, gecikme tazminatı alacağını her ay sonu itibariyle talep veya dava ederek, eserin teslimini bekleyebilir. Başka bir anlatımla, bu alacaklarını talep veya dava etmek için eserin yüklenici tarafından teslimini beklemek zorunda değildir. Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. Nitekim eldeki davada geciken süredeki zararın tazmini istenmektedir. Bir alacağın ifa olanağı, başka bir anlatımla dava edilebilme hakkı doğmadan, o alacak yönünden, zamanaşımı başlamaz. Nitekim, TBK’nın 149. maddesi, zamanaşımının alacağın muaccel (dava edilebilir veya istenebilir) olduğu tarihten başlayacağını açık bir şekilde belirtmiştir.Gecikme tazminatı alacağına ilişkin zamanaşımı, o alacakların muaccel oldukları ay sonlarından mı, yoksa teslime kadar tümü için fiilî teslim tarihinden mi başlayacaktır? Örneğin, Ocak ayı gecikme tazminatı alacağı, Ocak sonunda muaccel olmasına rağmen, bu alacağın zamanaşımı muaccel (dava edilebilir) olduğu Ocak sonundan mı, yoksa eserin ileride teslim edileceği tarihten mi başlatılacaktır?Zamanaşımının, eserin tesliminde başlatılmasını öngören TBK’nın 478. maddesi, gecikme tazminatı değil, kusura ve dolayısıyla eksik işlere ilişkin olup, madde metninde bu açıkça belirtilmiştir. Bu kural doğrudur; zira, ayıplı ve eksik işler alacağı, ancak teslim tarihinde muaccel (dava edilebilir) hale gelirler. Çünkü, ayıp ve eksik işlerin parasal karşılıklarını istemek için, TBK’nın 125/1. maddesinde belirtilen ilk seçimlik hak doğrultusunda, eserin teslimini beklemek gerekir ki, eser teslim edilir edilmez mutâd sürede o eseri muayene edip, eksik-ayıplı işler var mı, yok mu, varsa parasal karşılıklarının ne olduğu tesbit edilebilsin. Sonuç olarak kira tazminatında zamaşımı süresi bağımsız bölümün teslim edilmesi gereken tarihten itibaren başlar. O halde arsa sahibi gecikilen her ay için zararını davayla isteyebileceğine göre her geçen ay zararı o ayın sona ermesiyle istenebilir (muaccel) hale gelir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 02.05.1989 gün ve 3941/2261 sayılı ilamı da bu yöndedir. Nitekim, TBK'nın 150. maddesi de buna paralel bir düzenleme içermektedir.Bu durumda mahkemece, bilirkişiden rapor alınarak, 15.01.2013 dava tarihinden geriye doğru beş yılın sona erdiği 15.01.2008 tarihi ile 20.10.2008 tarihine kadarki dönem için gecikme tazminatı tutarı hesaplanıp hüküm altına alınması gerekirken, dava tarihi itibariyle 15.01.2008 tarihinden önceki döneme ilişkin gecikme tazminatı alacağının zamanaşımına uğradığı gözardı edilerek, davalı tarafın zamanaşımı def'ine ilişkin olumlu yada olumsuz herhangi bir karar da verilmeksizin, önceki davada saklı tutulan alacağın tamamına hükmedilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.