Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6437 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2267 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İzmir 12. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/10/2013NUMARASI : 2012/873-2013/508Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında imzalanan 14.12.2011, 21.04.2012 tarihli protokoller gereğince borç ilişkisi bulunduğunu, davalıların bu protokoller gereğince ödenmesi gereken borcu ödemediklerini, başlatılan icra takibinin davalıların itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hak saklı kalarak, 185.000,00 TL lik asıl alacak kısmı için icra takibine itirazın iptali ile davalıların % 40 oranında icra inkâr tazminatına mahkum edilmelerini talep ve dava etmiştir.Davalı kooperatif vekili, 14.12.2011 ve 21.04.2012 tarihli protokollerle diğer davalının şahsi borçlarından borç altına girdiğini, kooperatifin borç yada ödemelerle bağlantısının bulunmadığını, tarafların gerçek iradesinin müvekkili kooperatifi borç altına sokmak olmayıp diğer davalıyla yapılan protokolü güçlendirme amacı taşıdığını, davacının kooperatif üyesi olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı M.. A.., davacının tüm kooperatif haklarını kendisine devrettiğini ve kooperatiften hiç bir hak ve alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre; 14.12.2011 tarihli protokolde davalı kooperatif imzasının bulunmadığı, aynı protokolde vekil olarak imza atan avukata "kooperatif adına sözleşme imzalamaya, kooperatifi borçlandırıcı iş ve işlemler yapmaya" verilmiş yetkinin olmadığı, 21.04.2012 tarihli protokolde ise davalı kooperatif adına tek imzanın olduğu, bu itibarla her iki protokolün davalı kooperatife borç yüklemeyeceği, davalı kooperatifin davacıya borcunun olmadığından kooperatife açılan davanın reddine, diğer davalının protokolde belirtilen daire bedelleri hariç olmak üzere, taleple bağlı kalınarak 185.000,00 TL miktarındaki asıl alacak üzerinden davanın kabulü ile itirazın iptaline, davalı Mehdi'nin kabul edilen asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1) Dava, kooperatifler hukukundan kaynaklanan alacakla ilgili başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'ndan kaynaklanmaktadır. Anılan Kanun’un 99/1. maddesinde, bu yasada düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarının tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılacağı belirtilmiştir. Bu durumda söz konusu uyuşmazlıklarla ilgili davalarda görevli mahkemeler ticaret mahkemeleridir. Öte yandan; 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değiştirilen 6102 sayılı TTK'nın 5. maddesi ile, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir. Bir yerde asliye ticaret mahkemesi bulunduğu takdirde, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi içinde bulunan ve anılan yasanın 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ve özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı da hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, dava tarihi olan 29.08.2012 tarihi itibariyle görevli mahkeme ticaret mahkemesidir. Bu durumda; mahkemece, davada, Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğu gözönünde bulundurulup, 6100 sayılı HMK'nın 114/c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.2) Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.