Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6411 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4188 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 16/04/2013NUMARASI : 2009/1167-2013/178Taraflar arasındaki karşılıklı tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalı-karşı davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Asıl davada davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 24.01.2008 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalı şirketin, 75 parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşaat yapmayı üstlendiğini, fiilen teslim edilen inşaatta eksik ve ayıplı iş olduğunun, kararlaştırılan özellik ve markalardan farklı malzemeler kullanıldığının tespit ettirildiğini, binanın tesliminden itibaren 6 ay içinde iskân belgesi alınmazsa 1.000,00 TL cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığını, iskân ruhsatının alınmadığını ileri sürerek, şimdilik sözleşmeye aykırı imalattan meydana gelen zarar karşılığı 16.000,00 TL tazminat, iskân belgesinin alınmamış olması nedeniyle 4.000,00 TL cezai şart olmak üzere, toplam 20.000,00 TL'nin, 09.09.2009 ihtarname tebliğ tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 16.05.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile, sözleşmede taahhüt edilen malzemelerin kullanılmaması nedeniyle talep ettikleri 16.000,00 TL'yi 18.450,00 TL'ye artmıştır. Asıl davada davalı vekili, inşaatın sözleşmeye uygun olarak inşa edilip, süresinde teslim edilmesine rağmen, ayıp ihbarında bulunulmadığını savunarak, asıl davanın reddini istemiş; karşı davada, müvekkilinin, binada fazla yapılan işler nedeniyle davacıdan 53.200,00 TL alacağı olduğunu, bu konuda 12.10.2009 tarihli ihtarnamenin davacıya gönderildiğini ileri sürerek, 53.200,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; sözleşmede kararlaştırılan tarihte inşaatın teslim edildiği, iskân ruhsatının zamanında alınmaması nedeniyle 1.133,33 TL cezai şart alacağının bulunduğu, ortak alanlarla ilgili eksiklikler hesaba katılmadığında davacının kendi arsa payı oranına göre 15.907,70 TL eksik ve ayıplı iş bedelini, ihtarnamede tanınan ödeme süresinin bitiminden sonra işleyecek faiziyle talep edebileceği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile, eksik ve ayıplı işler bedeli 15.907,70 TL'nin 10.10.2009 ve cezai şart alacağı 1.133,33 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Yasa'nın 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin alacak talebinin ve faizin başlangıcına ilişkin fazla talebin reddine; karşı davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl davada davalı-karşı davada davacı vekili temyiz etmiştir. 1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2) Karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;a- Karşı dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi dışında fazla yapılan imalat bedelinin tahsili istemine ilişkindir. HMK'nın 297/1-c maddesi uyarınca, hükmün tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerekir. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK'nın 428. maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilecektir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Açıklanmaya çalışıldığı üzere, mahkemece, tarafların tüm delillerinin açıkça değerlendirilerek davanın hangi gerekçeyle reddedildiğinin karara yansıtılması gerekirken, yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlâl edecektir. YHGK'nın 07.12.2011 tarih 15-708 E., 737 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere; gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re'sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usûl Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK'na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder; Medeni Usûl Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK'a Göre Yeniden Yazılmış, 22. Baskı, Ankara 2011, s. 472). Somut olayda, mahkemece, karşı davadaki taleplerin özeti yapılmasına, bilirkişinin karşı davadaki iddiaları değerlendirdiği belirtilmesine rağmen, hükmün gerekçe bölümünde karşı davaya ilişkin iddia ve savunmalar tartışılıp değerlendirilmeden, hüküm fıkrasında karşı davanın reddine karar verilmiş olup, anılan ilkelere uygun olarak bir gerekçe içermeyen hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. b-Bozma nedenine göre, karşı davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, karşı davada davacı yararına BOZULMASINA, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, karşı davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının asıl davada davalıdan alınmasına, karşı davada davacıdan peşin alınan harcının istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.