Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6408 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7084 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki kooperatifin ihyası davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ... Ticaret Sicil Müdürlüğü vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı, davalı kooperatifte sigortalı olarak çalıştığını, hizmet tespiti için ... İş Mahkemesi'nin 2011/908 Esas sayılı dosyasında dava açtığını, ancak kooperatifin 08.08.2005 tarihinde fesih ve tasfiyesinin yapılarak ticaret sicilinden terkinin yapıldığını, İş Mahkemesi'nin kooperatifin ihyası konusunda ara karar verdiğini ve bu konuda kendisine yetki verildiğini ileri sürerek, davalı kooperatifin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemenin 11.02.2015 tarihli ara kararı ile davanın yöneltildiği ..., ..., kendilerinin 23.06.1996 tarihli genel kurulda tasfiye memuru olarak görevlendirildiklerini, ancak, 11.02.2011 tarihli genel kurulda yapılan seçimle görevlerini yeni seçilen tasfiye yönetim kuruluna devrettiklerini, en son tasfiye yönetim kurulunun ...'dan oluştuğunu, davacının kendilerinin görevli olduğu dönemde herhangi bir hak talebinden bulunmadığını, hizmet tespiti davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını savunarak, davanın öncelikle husumet yönünden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı ... vekili, müvekkilinin yasadan doğan zorunlu hasım olduğunu savunarak, aleyhlerine vekalet sureti ve yargılama giderine hükmedilmemesini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; ticaret sicilinden terkin edilen kooperatifin davacının iş mahkemesindeki hizmet tespiti davasında ihyasına dair verilen ara karar doğrultusunda açıldığı, davalı 56971 sicil numaralı ... Konut Yapı Kooperatifi'nin ticaret sicilinden 08.07.2005 tarihinde terkin edildiği, davacının .... İş Mahkemesi'nde hizmet tespiti davasının devam ettiği, orada verilen ara karar doğrultusunda ihya davasının açıldığı ve davanın açılmasında davacının hukuki yararının olduğu, kooperatifin ticaret sicilinden silinmesinin mücerret tüzel kişiliğini sona erdirmeyeceği, mevcut dava itibariyle fesih ve tasfiyenin de usulsüz olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı ... Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili temyiz etmiştir.1-Dava, ... Konut Yapı Kooperatifi'nin ihyası istemine ilişkindir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. madde hükmü yollamasıyla dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 547. maddesi, “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi'nden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmünü içermektedir.Ticaret ortaklıklar gibi, kooperatifin de tüzel kişiliği bulunmaktadır. Kooperatifin tüzel kişiliği, ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için de, tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerekir. Şayet, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, kooperatifin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bir tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi, aynı zamanda Borçlar Hukukuna ilişkin bir hukuki işlem olup, bu karar ve işlemin hataya dayanması karşısında gerçek anlamda bir tasfiye işleminden söz edilemez. Hataya veya kasta dayalı, şeklen gerçekleşmiş bir tasfiyenin kaldırılmasının gerek o işlemi gerçekleştirenlerce, gerekse bundan zarar görenlerce istenebilmesi Borçlar Hukukunun temel kurallarından biridir. Buna yönelik düzenlemeye 6762 sayılı TTK hükümlerinde yer verilmemişse de, TTK'nın 1. Maddesi yollaması ile Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde, hataya dayalı bir hukuki işlemin düzeltilmesine olanak tanınması kaçınılmazdır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 27.01.1999 gün ve 10-1 E; 1 K; 06.06.2007 tarih ve 10-358 E; 337 K. sayılı ilamları bu yöndedir.)Bu tür davalarda husumet, tasfiye işlerini eksik bırakarak, tasfiyeyi sonra erdiren en son görevdeki tasfiye kurulu üyeleri ile, terkin işlemini yapan yasal hasım ...'na yöneltilmelidir. Davacı tarafça sicilden terkin edildiği anlaşılan dava dışı kooperatife dava yöneltilmiş olup, mahkemece 11.02.2015 tarihli duruşmada, HMK'nın 124/4. maddesi uyarınca davalı tarafın yanlış gösterildiği kabul edilerek davalıya ...'nun 22.03.2012 tarihli cevabi yazısında bildirilen tasfiye memurları ile ...'na davayı yöneltmek üzere süre verilmiştir.Oysa anılan cevabi yazıda, 23.06.1996 tarihi itibariyle seçilen tasfiye memurları bildirilmiş olup, dosyadaki ticaret sicil gazetesi örneklerinden kooperatifin 08.07.2005 tarihindeki terkininden önce yapılan 20.02.2005 tarihli genel kurulda tasfiye memurluğuna ...'ın atanmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece; davanın yönlendirildiği tasfiye memurlarının davalı kooperatifin son tasfiye memurları olmadığı, adı geçenlerin pasif husumet sıfatının bulunmadığı gözetilerek, davacıya, davalı kooperatifin son tasfiye memurları ...'a dava açmak üzere süre verilmesi, açtığında, işbu dava ile birleştirilmesi, son tasfiye memurlarının varsa savunma ve delillerinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan davalılarca pasif husumet sıfatlarının bulunmadığı yönünde yapılan savunma gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Öte yandan, mahkemece, 6102 sayılı TTK'nın 547/2. maddesi uyarınca kooperatifin anılan dosya ile sınırlı olmak üzere ek tasfiye için yeniden tesciline ve bu işlemleri yapmak üzere son tasfiye memurlarının veya yeni bir veya birkaç kişinin tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın tescil ve ilanına, kararın bir örneğinin tescil ve ilan için Ticaret Sicil Memurluğuna gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, bu hususların tamamını kapsamayan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.Öte yandan, mahkemece, gerekçeli karar başlığında, tüzel kişiliği terkin ile sona ermiş olan kooperatifin unvanının, üstelik ticaret sicil kayıtlarına uygun olmayacak şekilde yazılmış olması, HMK'nın 297/1-b maddesi hükmüne aykırı olmuştur. Diğer yandan, HMK'nın 266/1-son cümlesi, "Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulmaz." hükmünü içermektedir. Bu durumda mahkemece, uyuşmazlığın çözümü, özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerden olmamasına rağmen, hukukçu bilirkişiden rapor alınarak hüküm kurulması da doğru olmamıştır. 2- Bu tür davalarda, Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım konumunda olup, davanın açılmasına sebebiyet vermemiştir. O halde, davalılardan sicil aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün anılan davalı yararına, (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle re'sen BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.