MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/05/2013NUMARASI : 2012/238-2013/246Taraflar arasında görülen sözleşmenin feshi, tazminat ve ceza-i şart davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 12.12.2013 gün ve 6456 Esas, 7966 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:- KARAR -Davacı vekili, müvekkili arsa sahibi ile davalı yüklenici arasında 08.08.2006 tarihinde düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat yapım ve satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, ancak davalı yüklenicinin inşaat için sadece imar çap başvurusu yaptığını, onun dışında herhangi bir çalışması olmadığını, müvekkilinin sözleşme tarihinden itibaren yaklaşık 34 ay bekledikten sonra 23.06.2009 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi fesh ettiğini, inşaat alanının halen boş olarak kaldığını, müvekkilinin davalının haksız davranışları nedeni ile zarara uğradığını ileri sürerek, taraflar arasındaki sözleşmenin feshine ilişkin hakları saklı kalmak üzere arsa üzerinde bulunan davacıya ait evin yıkılması nedeni ile 20.000,00 TL zararı, müvekkilinin yıkılan evinden dolayı uğradığı kira kaybı zararı olarak 10.000,00 TL, sözleşmede öngörülen 45.000,00 TL cezai şart ile, evin yıkılışı sırasında Eskişehir Telekom İl Müdürlüğü'ne ait telefon santral kutusuna verilen zarar nedeni ile ilgili idareye ödenen 4.200,00 TL olmak üzere toplam 79.200,00 TL zararın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın BK'nın 60. maddesi uyarınca bir yıl içinde açılmadığını, ayrıca TBK'nın hükümleri uyarınca zamanaşımı süresinin geçtiğini, taraflar arasında dava konusu sözleşme dışında ayrıca 04.09.2006 tarihli ek protokol imzalandığını, taraflar arasındaki anlaşmaya göre davacının kendisine ait parsel dışında miras hissesi bulunan aynı yer başka parseldeki bir kısım mirasçı ile uyuşmazlığı çözdüğünde, sözleşmeye konu yerin diğer parsellerle inşaat yapımına uygun hale geleceğini, ancak davacının diğer mirasçıları olan kardeşleri ile anlaşamadıkları için inşaat alanının elverişli hale gelmediğini, mirasçıların anlaştıklarında ise, dava konusu yer ile diğer parsellerin başka bir inşaat firmasına verildiğini, davacının edimlerini yerine getirmediği için inşaat ruhsatının alınamadığını, davacı ile diğer mirasçılar arasında izale-i şuyu davası ile taraflar arasında Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi'nde alacak davası görüldüğünü, davacının haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; iddia, savunma, bilirkişi kurul raporu ve tüm dosya içeriğine göre; taraflar arasında 08.08.2006 tarihinde düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat yapım ve satış vaadi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 4. maddesinde inşaat süresinin ruhsat tarihinden itibaren 24 ay olduğunun hüküm altına alındığı, ayrıca bu madde de kira alacağının da kararlaştırıldığı, sözleşmenin 14. maddesinin ise cezai şarta ilişkin bulunduğu, sözleşmeye konu taşınmaz üzerinde 23.07.2008 tarihinde ifraz işleminin gerçekleştiği ve taşınmazın yapı ruhsatı almaya uygun hale geldiği, normal koşullarda arsanın hazır hale getirilip ruhsat alma süresinin 6 ay kadar sürebileceği, ancak davacı tarafından keşide edilen 23.06.2009 ve 24.08.2009 tarihli ihtarmanelere kadar herhangi bir işlemin davalı tarafça yapılmadığı, davalının belirttiği Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen davaya konu taşınmaz ile bu davanın bir ilgisinin bulunmadığı, davacının fesih işleminin haklı ve yerinde olduğu, bu nedenle 818 sayılı BK'nın 108. ( TBK 'nın 125.) maddesi uyarınca davacının menfi zarar talep etme hakkı doğduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, taraflar arasındaki dava konusu sözleşmenin feshine, davacının talep ettiği evin yıkılması nedeni ile 20.000,00 TL, kira kaybı nedeni ile 10.000,00 TL ve cezai şarta ilişkin 45.000,00 TL zararın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline, davacının diğer taleplerinin reddine dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 12.12.2013 tarih ve 6456 esas, 7966 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.Bu kez, davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK'nun 440.maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 218,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 17.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.