MAHKEMESİ : Bakırköy(Kapatılan) 8. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 31/10/2013NUMARASI : 2011/345-2013/477Taraflar arasındaki ihraç kararının iptaline ilişkin asıl, tapu ve iptali tescil, men'i müdahale, ecrimisile ilişkin birleşen davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde birleşen davada davacı Z.. Ç.. mirasçıları vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin parasal yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle, 31.08.2001 tarihli yönetim kurulu kararı ile davalı kooperatif üyeliğinden ihraç edildiğini, müvekkiline gönderilen birinci ihtarnamede borcun kaynağı açıklanmadığı gibi, ikinci ihtarnamenin de müvekkiline tebliğ edilmediğini, bu ihtarlara dayalı olarak alınan ihraç kararının yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, ihraç kararının iptalini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı kooperatif vekili, ihraç kararına dayanak teşkil eden ihtarların usulüne uygun olduğunu savunarak, asıl davanın reddini istemiştir.Birleşen davada davacı vekili, davalı kooperatifin üyesi olan müvekkiline C 29 blok B giriş 9 nolu dairenin üzerindeki çatı katı ile birlikte tahsis edildiğini, 31.08.2001 tarihli yönetim kurulu kararı ile hiç bir borcu bulunmamasına rağmen haksız olarak kooperatif ortaklığından çıkarıldığını, ihraç kararının iptali istemiyle dava açtıklarını, ihraç kararı henüz kesinleşmeden, müvekkilinin yerine davalı H.. K..'nın üye olarak alındığını ve dairenin bu kişiye tahsis edildiğini ileri sürerek, ilgili bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, davalı H.. K.. tarafından bağımsız bölüme yapılan müdahelenin men'ini, bunun mümkün görülmemesi halinde dairenin rayiç bedelinin davalılardan tahsilini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5 yıllık ecrimisil bedeli olarak 15.000,00 TL'nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davalı kooperaitif vekili, davacının parasal yükümlüklerini yerine getirmediğinden üyelikten ihraç edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Birleşen davada davalı H.. K.. vekili, müvekkilinin, taraflar arasındaki iç ilişkiden habersiz olarak 2002 yılında bir daire sahibi olmak amacıyla kooperatif üyesi olduğunu, ödemelerini düzenli olarak yerine getirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, ihraç kararına dayanak teşkil eden birinci ve ikinci ihtarnamelerde talep edilen anapara ile faizin hangi aylara ilişkin olduğu ve faizin dayanağı ile hangi oranlar üzerinden hesaplandığının belirtilmediği, bu ihtarlara dayalı olarak alınan ihraç kararının iptali gerektiği, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 16/son maddesi uyarınca, ihracın kesinleşeceği tarihe kadar ortaklık hak ve yükümlülüklerinin devam ettiği, buna rağmen, davacının ihraç kararından sonra davalı kooperatife bir ödeme yapmadığı, 24.01.2000 tarihli protokolde davacının davalı kooperatife başkaca bir borcu kalmadığı yazılmış ise de, bu protokolün aslının dosyaya ibraz edilmediği ve davalı kooperatif tarafından kabul edilmediği, bu yöndeki iddianın kanıtlanamadığı, bu protokolde yazılı bulunan 3.000,00 TL'lik ödemenin yapılmış olduğu kabul edilse dahi, davacının protokol tarihinden sonraki genel kurullarda kararlaştırılan parasal yükümlülükleri yerine getirmediği, protokolde belirtilen ödeme de nazara alındığında, tapu iptali ve tescil davasının açıldığı 15.06.2005 tarihi itibariyle davacının davalı kooperatife gecikme faizi hariç 2.424,93 TL borcu bulunduğu, ihraç kararı kesinleşmediği için davacının kooperatife olan parasal yükümlülüğün devam etmesi nedeniyle tapu iptal tescil, terditli olarak tazminat, men'i müdahele ve ecrimisil istemlerinin birleşen dava tarihi itibariyle yerinde olmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile davacının ihracına ilişkin 31.08.2001 tarihli kararın iptaline, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, birleşen davada davacı Zülfü Çetin mirasçıları vekili temyiz etmiştir. 1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, birleşen davada davacı Zülfü Çetin mirasçıları vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Birleşen dava, kooperatif üyeliğine dayalı tapu iptali ve tescil ile müdahalenin önlenmesine, bu taleplerin uygun görülmemesi halinde konutun rayiç değeri kadar tazminatın ve ecrimisil bedelinin tahsili istemlerine ilişkindir.Davacının birleşen davaya konu istemleri kooperatif ortaklığına bağlı olup, davacının kooperatif ortaklığından çıkarılmasına ilişkin kararın iptali isteminin kabulüne karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, davacının üyeliğe bağlı istemleri ile ilgili aktif dava sıfatının varlığı belirlenecek, bundan sonra anılan istemin esası mahkemece incelenebilecektir. Hukuki yarar dava koşulu olup, mahkeme dava şartlarını re'sen incelemekle görevlidir. Hukuki yararın sadece dava tarihi itibariyle değil, dava devam ettiği sürece ve hükmün kesinleşmesine kadar devamı da gereklidir. Gerçekten de, ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan kişinin, şayet yargılama sırasında bu ortaklık sıfatı sona erecek olursa, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Mahkemece, davacının ihraç kararının iptali istemiyle açtığı asıl davanın, tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi, sonuçlanarak kesinleşmesinin beklenmesi, bundan sonra birleşen davaya konu istemlerin incelenmesi gerekirdi. Ancak somut olayda, ihraç kararının iptaline ilişkin asıl davada verilen karar, davalı kooperatifçe temyiz edilmemekle kesinleştiğinden, bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. 6100 sayılı HMK'nın 111/2. maddesi; "Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer'î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz." hükmünü içermektedir.Öte yandan, HMK'nın 297/2. maddesi," Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmünü içermektedir. Birleşen dava, kooperatif üyeliğine dayalı tapu iptali ve tescil ile müdahalenin önlenmesine, bu taleplerin uygun görülmemesi halinde konutun rayiç değeri kadar tazminatın ve ecrimisil bedelinin tahsili istemlerine ilişkin olup, mahkemece asıl istemin tapu iptal ve tescil; diğer istemlerin terditli istem olduğu belirtilmiş ve birleşen dava tarihi itibariyle borcu olan davacının tapu iptal ve tescil istemi ile terditli diğer istemlerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Oysa, mahkemece asıl istemlerden tapu iptal ve müdahalenin önlenmesi isteminin reddi gerektiği sonucuna varılması halinde, terditli istemlerden diğeri olan konut karşılığı tazminat ve ecrimisil istemleri yönünden inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken, asıl ve terditli istemlerin ve inceleme sırasının karıştırılması, özellikle üye olup ta konut verilemeyen üyelerin eksik ödemesinin bulunması halinde dahi konut karşılığı tazminat isteyebileceğinin gözden kaçırılması doğru olmamış, her bir talebin ayrı ayrı ele alınıp, gerekçelendirilmesi gerekirken, HMK'nın yukarıda belirtilen hükümlerine aykırı yazılı şekilde hüküm kurulması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, birleşen davada davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.