Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6290 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3062 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Gaziantep 6. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/01/2015NUMARASI : 2012/546-2015/11Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacılar vekili, dava dışı Vakıflar Bankası ile Hacı Yusuf Paşaoğulları Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 20.06.2005 tarihinde üst sınır ipoteği niteliğinde kredi sözleşmesi imzalandığını, bankanın sözleşmenin teminatı amacıyla Kilis İli, Merkez İlçe, Acar Köyü, 104 ada, 1 parsel sayılı ve 104 ada, 2 parsel sayılı iki ayrı taşınmaza ipotek şerhi işlettiğini, Hacı Yusuf Paşaoğulları Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti'nin borçlarını ödeyememesi sonucu ipotek alacaklısı bankanın 20.10.2010 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla 703.060,45 TL tutarındaki alacağın tahsili talebiyle adı geçen şirket hakkında Gaziantep 11. İcra Müdürlüğü'nün 2010/1607 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, alacaklı bankanın dosyanın 755.000,00 TL'lik kısmını 04.10.2011 tarihinde davalıya temlik ettiğini, 08.05.2012 tarihinde yapılan ihaleyle ipotekli taşınmazların temlik alacaklısı davalıya alacağına mahsuben 1.353.240,00 TL bedelle ihale edildiğini, Gaziantep 7. İcra Müdürlüğü'nün 2010/11551 Esas sayılı dosyasında hazırlanan 10.09.2012 tarihli derece kararında davacı H.. O..'un üçüncü sırada, davacı M.. G..'ın dördüncü sırada yer aldığını, derece kararının usul ve yasaya aykırı olarak düzenlendiğini, icra memurunun hukuki ilişkiyi yanlış yorumladığını, bankanın davalıya alacağı temlik ettiği halde icra memurunun bu tasarruf işlemini hukuki ilişkinin (kredi sözleşmesinin) temliki olarak kabul edildiğini, bu şekilde icra müdürlüğünün hatalı işlem ve hesap yapması sonucu temlik alan davalı lehine 194.145,07 TL fazla alacak tahakkuk ettirildiğini, bu nedenle ipotek alacaklısından hemen sonra gelen alacaklıların hak ettikleri payı alamadıklarını ileri sürerek, davalı lehine haksız olarak tahakkuk ettirilen 194.145,07 TL tutarındaki meblağın davalı ipotek alacaklısına ikmal ettirilerek, bu meblağın davacıların dosyalarına ½ 'şer oranda paylaştırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, söz konusu ipoteğin üst sınır ipoteği olmadığını, üst sınır ipoteği olsa bile müvekkili temlik alanın takip miktarı üzerine faiz yürütemeyeceği iddiasının hakkın gaspı niteliğinde olduğunu, takip tarihinden itibaren temlik tarihine kadar ipotek alacaklısı müvekkili lehine işleyen faizin yok sayılmasının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre; icra memurunun hukuki ilişkiyi yanlış yorumladığı, bankanın davalıya alacağı temlik ettiği halde icra memurunun bu tasarruf işlemini kredi sözleşmesinin temliki olarak kabul edildiği, bu şekilde icra müdürlüğünün hatalı işlem ve hesap yapması sonucu temlik alan davalı lehine 194.145,07 TL fazla alacak tahakkuk ettirildiği, bu nedenle ipotek alacaklısından hemen sonra gelen alacaklıların hak ettikleri payı alamadıkları, bu nedenlerle alacakların miktarına değil, icra memurunun takip hukuku kurallarını yanlış uygulamasına yönelik şikayetin İcra Mahkemesi'nce görülüp sonuçlandırılması gerektiği belirtilerek, davanın usulden reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2- Karar tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, HMK'nın 114/1-c madde hükmü gereğince anılan yasal düzenleme gözönünde bulundurularak, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, göreve ilişkin dava şartı öngörmeyen HUMK'nın göreve ilişkin 7 ve 27. madde hükümlerine uygun olarak, gerekçede "mahkememizin görevsiz olması", hüküm fıkrasında ''Mahkememizin görevsiz olması nedeni ile '' ibarelerine yer verilmesi doğru olmamış ve gerekçede mahkemenin yetkisi ile ilgili bir değerlendirme ve tartışma yapılmamış olmasına ve esasen yetki hususunun görevli mahkemece karara bağlanması gerekmesine rağmen hükmün 2. bendinde '' yetkili ve '' ibaresine yer verilmesi hatalı olmuş ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK'nın 438/son maddesi uyarınca kararın gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasının 1. bendindeki '' Mahkememizin görevsiz olması nedeni ile '' ibaresi ile, 2. bendindeki '' yetkili ve '' ibaresinin çıkarılması, 1. bende '' HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan'' ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından davalıdan yeniden harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden davacılardan alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.