Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6289 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4741 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 31/03/2015NUMARASI : 2014/1656-2015/326Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı M.. N.. tarafından kendi adına asaleten, diğer davalılar adına vekaleten temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacılar vekili, müvekkillerinden Z.. Ö.. ile davalılardan şirket ve H.. N.. arasında 07.06.2006 tarihinde 15 maddelik arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, müvekkili F.. T..'nın da bu sözleşmedeki hususları kabul ettiğini, yazılı olmasa da davacı F.. T.. açısından da sözleşme kurulmuş olduğunu, anılan sözleşmeler gereğince diğer davalı M.. N.. lehine taşınmazlardaki paylarının satışı ve davalar için vekaletname verildiğini, davalı M.. N..'ın vekalet görevini kötüye kullanarak, davacıların taşınmazlardaki paylarını üçüncü kişiye devrettiğini, bu kişinin de başkalarına devrettiğini, sözleşmelerin geçerliliğinin kalmadığını, müvekkillerinin zararının kaybettikleri taşınmaz paylarından kat kat fazla olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere toplam 50.000,00 TL tazminat ile 2.000,00 TL munzam zarar tazminatının ticari faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı asıl ve bir kısım davalılar vekili, davacıların halen devam eden ve feshedilmemiş sözleşmeye dayanarak haksız dava açtıklarını, kendilerine düşen edimleri yeri getirmediklerini, davacıların taşınmazlardaki paylarının devirlerinden haberlerinin olduğunu, sözleşmede belirtilen edimleri yerine getirmeyen davacıların alacak ve zarar talebinde bulunmalarının haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; açılan davanın 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesinde düzenlenen ticari dava niteliğinde olmadığı, davacıların tacir olmaması nedeniyle her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili bir uyuşmazlıktan doğmadığı, davaya konu uyuşmazlık hakkında yargılama yapma ve karar verme yetkisinin mahkemenin görev alanı dışında kaldığı, İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevine girdiği gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı M.. N.. kendisine asaleten, diğer davalılara vekaleten temyiz etmiştir.1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı M.. N..'ın kendi adına asaleten, diğer davalılar adına vekaleten ileri sürdüğü temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2- HMK'nın 297/2. maddesi '' Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir '' hükmünü içermektedir. Mahkemece hükmün gerekçesinde yer alan hususlara ayrıca hüküm fıkrasında yer verilmesi, anılan madde hükmüne aykırı olmuş ise de hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı M.. N..'ın kendi adına asaleten, diğer davalılar adına vekaleten ileri sürdüğü temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, "Hüküm" fıkrasının 1. bendindeki "Taraflar arasındaki davanın kat kaşılığı arsa sözleşmesiyle vekalet akdinin kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı olduğu, tarafların her ikisinin de tacir olmadığı, davanın TTK'nın 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava mahiyetinde bulunmadığı, bu nedenlerle uyuşmazlık hakkında yargılama yapma ve karar verme görevinin Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu anlaşılmakla'' ibaresinin çıkarılması suretiyle hükmün re'sen DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.