MAHKEMESİ : Gemlik 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/11/2014NUMARASI : 2014/428-2014/526Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı, görevsiz Gemlik Sulh Hukuk Mahkemesi'ne sunduğu dava dilekçesinde, davalı kooperatifin üyesi olduğunu, kooperatife aidat ödediğini, site yönetimine geçildiği belirtilerek site yönetimince kendisinden aidat talep edildiğini, ödenmemesi halinde icra yolu ile tahsil edileceğinin bildirildiğini, kooperatifin kat irtifakı ve kat mülkiyeti tapusunun mevcut olmadığını, sahte site yönetimi oluşturduklarını, 2010 ve 2011 döneminde aidatlarını yatırdığını, 20 senedir bitmeyen yapı kooperatifine aidat toplandığını, bu durumun haksız kazanç ve sahtekarlık olduğunu ileri sürerek, kooperatifin hesabına tedbir konulmasını, yatırdığı aidatların yasal faiziyle tarafına iadesini ve kooperatife kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir. Davalı M.. Kent Konut Yapı Kooperatifi temsilcileri, mahkeme yetkili olmadığından davanın usul açısından reddi gerektiğini, ayrıca site yönetimine ödenen para istendiğinden, husumetin kooperatife yöneltilemeyeceğini, dava dilekçesinin tebligatı almaya yetkili olmayan kişilere tebliğ edilidğini, site yöneticiliğine karşı açılan dava ile kooperatife kayyım atanmasına dair açılan davanın ayrı görülmesinin gerektiğini, ferdileşmeye geçilmediğinden kooperatif tüzel kişiliğinin sona erdirilemediğini, kooperatif ile arsa sahipleri arasında Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan bir dava olduğunu, site yönetiminin kurulmasının ihtiyaç olduğunu, kooperatif yöneticileri ile site yöneticilerinin menfaat elde ettiği iddialarının asılsız olduğunu, davacının Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduğunu, takipsizlik kararı verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı Murat Kent Site Yönetimi, kooperatif binalarında ortak yaşam için site yönetiminin kurulduğunu, kooperatif tüzel kişiliğinin sadece hukuki zorunluluktan dolayı devam ettiğini, davacının kat malikleri kurulunda alınan kararlara karşı dava açmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Dahili davalılar B...Vatansever, S.. Ç.. ve N.. Y.., davanın reddini istemiş, diğer dahili davalı cevap vermemiştir.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin, dava konusu taşınmazda kat mülkiyeti ya da kat irtifakı kurulu olmadığından görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermesi ve kararın kesinleşmesi üzerine dosyanın gönderildiği Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davanın hukuki niteliği itibariyle kooperatifin senetsiz olarak tahsil ettiği ettiği bedele yönelik, alacağın tahsili ve kayyım tayinine ilişkin olduğu, 1163 sayılı Yasa'nın 98. madde yollaması ile TKK'daki anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı, davanın ticari dava olduğu, kooperatifin merkezinin Gölcük olduğu, 6102 sayılı TTK'nın 4 ve 5/3. maddeleri gereğince görevli mahkemenin Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, cevap süresi içerisinde davalılar yetki itirazında bulunduklarından 6100 sayılı HMK'nın 19/2. maddesi uyarınca yetkili ve görevli mahkemenin Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı temyiz etmiştir. 1-Dava, davalı kooperatif üyesi olan davacıdan talep edilen aidatın yasal olmadığı iddiasıyla toplanan paraların, davalılardan ve dahili davalılardan istirdadı ve davalı kooperatife kayyım atanması istemine ilişkindir. Davalı olarak S.S. Muratkent Konut Yapı Kooperatifi ve Muratkent Site Yönetimi gösterilmiş olup, davacı tarafça sunulan dahili dava dilekçesiyle davalı kooperatif yöneticisi ve davalı site yöneticisi olduğu belirtilen diğer davalılar davaya dahil edilmiştir. Mahkemece tüm davalılar yönünden, kooperatif merkezinin Gölcük olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Dava, 01.07.2012 tarihinden sonra açılmış olup, istirdat ve kayyım atanması istemine ilişkin davalı kooperatif ve yöneticileri olan dahili davalılar yönünden 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 99. maddesi uyarınca ticari dava niteliğini haiz ise de, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmamakta ise, 6102 sayılı TTK'nın 5/4. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davaya devam edilmesi ve görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği açıkça öngörüldüğünden, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 188 sayılı ilke kararının yürürlükte bulunduğu dava tarihi itibariyle bu davaya Asliye Hukuk mahkemesi olarak bakılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ne var ki, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 188 sayılı ilke kararındaki esaslara ek kararlar ilave eden 26.03.2014 tarih ve 141 sayılı ilke kararında Gemlik açıkça Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görev ve yetki alanına dahil olan yerler arasında sayılmıştır. Bu durumda Mahkemece, HMK'nın 114. maddesinde yer alan dava şartlarının sırası dikkate alınarak önce mahkemenin görevi ile ilgili dava şartının inceleneceği, kesin ve kesin olmayan yetki hususunun görevli mahkemece karara bağlanması gerektiği, site yönetimi olan davalı ile site yöneticisi olan dahili davalılar yönünden istirdat istemine ilişkin davanın ticari dava olmadığı ve mahkemenin genel hükümlere göre davaya bakmakta görevli olduğu, bu davalılar yönünden mahkemenin kesin yetkisinden söz edilemeyeceği, site yönetimi ve site yöneticisi olan davalılarca süresinde yetki itirazında bulunulmadığından mahkemenin istirdat istemi bakımından yetkili hale geldiği gözetilerek, uyuşmazlığın esasının incelenmesi; davalı kooperatif ve yöneticisi olan dahili davalılar yönünden ise istirdat ve kayyım atanması istemine yönelik davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi, davaya bakma ve kesin yetkiyi gözetme görevinin Bursa Ticaret Mahkemesi'nin görevi kapsamında kaldığı, HMK'nın 114/1-c madde hükmü uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle aynı Kanun'un 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın tüm davalılar ve tüm istemler bakımından ticari dava olmadığı, davalı site yönetimi ve site yöneticisi olan dahili davalılarca yetki itirazında bulunulmadığı hususları ile mahkemenin görevi ve kesin yetkisine yönelik dava şartları ile ilgili inceleme sırası gözardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Diğer yandan, 06.08.2012 olan dava tarihinin, gerekçeli karar başlığında 17.09.2014 olarak yazılmış olması da hatalı olmuştur.2- Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.