MAHKEMESİ : Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/04/2014NUMARASI : 2013/468-2014/182Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -06.10.2005 tarihli dava dilekçesi ile davacı vekili, müvekkili ile davalı yüklenici M.. K.. arasında 14.04.1997 tarihinde düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca müvekkiline ait dairelerin sözleşme tarihinden itibaren 2 yıl içinde teslimi gerekirken teslim edilmediğin, ruhsatsız ve kaçak yapılan binanın yasal hale getirilme olanağı bulunmadığını, diğer davalıların yükleniciden bağımsız bölüm satın aldıklarını ileri sürerek, sözleşmenin geriye etkili feshi ile davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptaline ve davalıların müdahalelerinin men'ine, sözleşmeyle belirlenen 10.000,00 TL gecikme kirasının davalı yükleniciden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, vefatı üzerine mirasçıları davaya devam etmiştir. Davalı yüklenici dışındaki davalıların vekilleri ayrı ayrı, müvekkillerinin dairelerin yükleniciden değil, arsa malikinden bedelini ödeyerek satın aldıklarını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili şekilde feshine, davalılar adına oluşturulan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, kira tazminatı isteminin reddine dair verilen karar, davalı yüklenici dışındaki davalıların vekillerinin ayrı ayrı temyizi üzerine, Dairemizin 02.07.2013 tarih ve 2013/4027 E., 4580 K. sayılı ilamıyla diğer temyiz itirazları incelenmeksizin, verilen hükmün infaz kabiliyeti bulunmadığından bahisle bozulmuş, bozma sonrasında ise, davacı tarafın gider avansını yatırmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Verilen ilk kararın bozulması sonrasında alınan 26.09.2013 tarihli tensip kararıyla, tebligat ve diğer maliyetler gideri olmak üzere toplam 130,00 TL gider avansını yatırmak üzere, davacı tarafa iki haftalık süre verildiği, bu kararın 30.10.2013 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği, 18.02.2014 tarihli oturuma davacı vekilinin mazeret bildirerek katılmadığı, 10.04.2014 tarihli oturumda gider avansına yönelik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın 114. maddesinin "g" bendinde gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış, 115. maddesinin 1. fıkrasında mahkemece bu koşulun mevcut olup olmadığının kendiliğinden araştırılacağı, 2. fıkrasında da şartın noksanlığı tespit edilir ise davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür.Anılan Yasa'nın 120. maddesinde ise harç ve avansların Bakanlıkça saptanacağı ve dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacağı, avansın yeterli olmadığının anlaşılması durumunda davacıya iki haftalık kesin süre verileceği düzenlenmiştir. 30.09.2011 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği belirtilen Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi'nin 4. maddesi uyarınca, gider avansı; tebligat, bilirkişi ücreti ve diğer iş ve işlemler için dava açılırken alınması gereken bir tutardır. Dava şartı olmayan ve HMK'nın 324. maddesinde düzenlenen, taraflardan birinin, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen ve verilen kesin süre içinde yatırılmak zorunda olunan (delil ikamesi için) avansa ilişkin yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Görüldüğü üzere her iki avansın niteliği ve yatırılmamaları halinde uygulanacak hükümler farklıdır.Diğer yandan, aynı Yasa'nın 448. maddesi aynen, " Bu kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır" hükmünü öngörmüştür. Somut olayda dava, 1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde (06.10.2005) açılmış ve 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girdiği tarihe kadar eski yasa hükümleri uygulanarak yürütülmüştür. Bu durumda davanın açılması ile ilgili tüm işlemlerin tamamlandığı kabul edilmelidir.YHGK'nın 12.12.2012 tarih ve 9-1170 Esas, 1172 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; öncelikle davanın 6100 sayılı Yasa'nın yürürlüğünden önce, 06.10.2005 tarihinde açılmış bulunması karşısında, davanın açıldığı sırada yatırılması gereken bir avans söz konusu değildir. Esasen 448. maddesi anlamında dava açılma işleminin tamamlanmış olduğu anlaşıldığından, tamamlanmış işlemden sonra yürürlüğe giren tarifeye dayalı olarak gider avansının ödenmesi istenemez. Davanın HMK'nın yürürlüğünden önce açılmış olması, dilekçelerin teati aşaması tamamlanarak, tahkikat aşamasına gelinmiş olması karşısında bu aşamada masrafa gerek olması halinde HMK'nın 324. maddesi uyarınca sonuca gidilmesi gerektiği nazara alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Öte yandan, mahkeme karar başlığında dava tarihi 06.10.2005 iken, 20.09.2013 tarihinin yazılması ve davacı İsmail Toprak'ın 02.01.2011 tarihinde öldüğü anlaşılmakla mirasçılarının isimleri yerine murisin isminin yazılması da doğru bulunmamıştır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine,kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.