MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/06/2014NUMARASI : 2010/567-2014/308Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen davada davacılar vekilince duruşmasız, asıl ve birleşen davada davalı şirket vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davada davalı şirket vekili Av. C.. T.. geldi, diğer taraflardan başka gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve asıl ve birleşen davada davalı şirket vekilinin temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR -Dava ve birleşen dava; davacı asra sahipleri ile davalı yüklenici firma arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca hatalı imalat, eksik ve kusurlu işler ile geç teslim nedeninine dayalı tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi kurulu raporları ve tüm dosya içeriğine göre; davalı M. Kemal Bahşişoğlu'nun arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde kontrol mimarı olarak adının geçtiği pasif dava ehliyetine haiz olmadığı, taraflar arasında imzalanan 01.06.2009 tarihli yazılı protokol uyarınca bir takım eksikliklerin giderilmesi hususunun kararlaştırıldığı bu durumda protokol tarihi itibari ile inşaatın bitirilmediğinin anlaşıldığını bu nedenle yüklenicinin gecikme tazminatı ile eksik ve kusurlu işlerden sorumlu olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın davalı M. Kemal Bahşişoğlu yönünden reddine, eksik, kusurlu işler, hatalı imalat ve gecikme tazminatı nedeniyle, asıl davanın yüklenici firma yönünden kabulüne, birleşen davanın ise yüklenici firma yönünden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulmuştur. Kararı, asıl ve birleşen davada davalı şirket vekili ile katılım yolu ile asıl ve birleşen davada davacılar vekili temyiz etmiştir. 1-Davacılar vekili, her ne kadar mahkeme kararını davalı şirket vekilinin verdiği temyiz dilekçesine karşı verdiği karşı temyiz dilekçesi ile temyiz etmişse de, söz konusu dilekçenin HUMK'nın 433. maddesinde öngörülen yasal 10 günlük süre geçirildikten sonra verildiği anlaşıldığından davacılar vekilinin temyiz talebinin süre yönünden reddi gerekmiştir.2-Asıl ve birleşen davada davalı şirket vekilinin teyiz itirazlarına gelince;a) Temyiz edenin sıfatına ve mahkemece hüküm altına alınan tazminat yönünden ıslah edilen dışında kalan miktara göre, davalı şirket vekilinin aşağıdaki madde dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. b) Dosya içinde davacılar vekili tarafından verilen 23.10.2013 havale tarihli ıslah dilekçesinin harcı yatırıldığına ilişkin harç makbuzu dosyada bulunmadığı halde mahkemece usulüne uygun ıslah yapıldığı kabul edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bendde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilin katılım yolu ile yaptığı temyiz talebinin reddine, (2a) numaralı bendde açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine , (2b) numaralı bendde açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı şirket yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan asıl ve birleşen davada davalı şirket yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davacılardan alınarak asıl ve birleşen davada davalı şirkete verilmesine, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.