MAHKEMESİ : Silifke 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 24/09/2013NUMARASI : 2008/457-2013/1008Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkilinin 21.03.2006 tarihli devir sözleşmesi ile dava dışı A.. Ö.. davalı kooperatifteki ikinci sıra payını devraldığını, müvekkilinin tüm ortaklık koşullarını taşınmasına rağmen kooperatif yönetiminin kusurlu, kasıtlı veya yasaya aykırı tutumu nedeniyle kooperatif ortağı yapılmadığını, davacının ortaklık hak ve gelirlerinden yoksun bırakıldığını, müvekkili tarafından üyeliğin tespiti ve tescil istemli olarak açılan davanın derdest olduğunu, kooperatife tedbiren atanan kayyım tarafından Temmuz 2008 tarihinde müvekkilinin ortaklığının karar altına alındığını ileri sürerek, 2007 Mart ayından 2008 Temmuz ayına kadar ait olduğu dönemlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte toplam 7.000,00 TL maddi tazminatın müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 19.000,00 TL olarak arttırmıştır.Davalılar vekilleri, davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; Minibüsçüler Odası verilerine göre davacının 2007 ve 2008 yıllarına ilişkin dışarda çalışması ile elde ettiği gelirler, gelir kaybından indirilerek yapılan hesaplamalarda davacının çalışamadığı döneme ilişkin mahrum kaldığı gerçek zararının 11.876,14 TL olabileceği sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 11.876,14 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekili ile davalı kooperatif vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2)Davalılar H.. İ.., F.. V.., M.. T.., A.. G.., E.. Y.. vekillerinin temyiz itirazları yönünden;a-Dava, çalıştırılmayan döneme ilişkin kazanç kaybının tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından davalı kooperatifin yönetim kurulu üyeleri oldukları anlaşılan davalıların bir ortaklığa ait ikinci hat devri sebebi ile davacıyı ortaklığa kabul etmedikleri anlaşılmaktadır.Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 336/1. maddesi uyarınca, kural olarak yöneticiler arasında müteselsil sorumluluk sözkonusu olup, BK'nın 142/1. maddesi uyarınca alacaklı müteselsil sorumlulardan birinden ya da tamamından zararın tazminini istemek hakkını haizdir. TTK'nın 336/son maddesi uyarınca, yetki ve sorumluluk alanlarının ayrılması halinde, sorumluluğun buna göre belirlenmesi gerekir. Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlar, ancak, öğretideki baskın görüşe göre, TTK'nın 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul edilmiştir. TTK'nın 338. maddesi uyarınca kusursuz olduklarını kanıtlayamamaları halinde zarardan sorumludurlar. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3 maddesinde; "Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur" hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3 maddesinde ise; "Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar" hükmüne yer verilmiştir.Aynı Kanun'un 98. maddesi yollaması ile TTK'nın 336. maddesi uyarınca, genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlerden dolayı şahsen sorumlu değildir. Aynı maddede beş bent halinde sayılan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir. Anılan istisnalardan olan 5. bent ''idare meclisi azaları şirket namına gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden ve ihmal neticesi olarak yapılmamasından gerek şirkete, gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler'' hükmünü içermektedir. 818 sayılı BK’nın 41, 50 ve 51. maddeleri hükümleri ile yukarıda anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, yöneticilerin ve temsile yetkili şahısların zarar doğuran eyleminden dolayı, yöneticiler ve kooperatif müteselsilen sorumludurlar. Anasözleşmesi'nin 48. maddesi de bu hükümlere paralel hükümler içermektedir. Bu hükümler uyarınca kooperatif yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulabilmeleri için; Kooperatif yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunu gerektiren eylemin varlığının tespiti ve meydana gelmiş bir zarar bulunmalıdır. Burada zararın varlığını kanıtlamak zarara uğradığını iddia eden ortaklara ve üçüncü kişilere düşmektedir. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu için kooperatif zararının gerçekleşmesi gerekir.Bu zarar, yönetim kurulu üyelerinin (veya kooperatif memurlarının) kendi kusurlarından ileri gelmiş olmalıdır. Kusurun, kasıt veya ihmal sonucu meydana gelmesi önemli değildir, yani kusurda kasıt aranmamaktadır. Kusursuz olduklarını ve yükümlülüklere aykırı hareket etmediklerini kanıtlama yükümlülüğü yönetim kurulu üyelerine aittir (TTK m. 338). İlgililerin hukuki sorumluluğuna gidebilmek için yukarıdaki iki şartın aynı anda tahakkuk etmesi gerekir. Bu şartın herhangi biri tahakkuk etmediği takdirde hukuki sorumluluk da doğmaz.Anasözleşmenin 48. maddesinin son fıkrasına göre, görevi sona eren yönetim kurulu üyelerinin iş gördüğü zamana ait sorumlulukları, ayrılış tarihinden itibaren beş yıl devam etmekte, bu sürenin dolmasıyla sorumlulukları ortadan kalkmaktadır.Yönetim kurulu üyeleri; a) Kusur olmadığının ispat edilmesi, b) Yönetim kurulu kararında imzalarının bulunmaması ya da ret oyu vermiş olmaları, c) Mazereti dolayısıyla toplantıda hazır bulunmamaları, ç) Genel kurulda TTK'nın 380. maddesi kapsamında açık ve seçik biçimde aklanmaları (ibra), d) Sorumlulukta zamanaşımı hallerinde hukuki sorumluluktan kurtulabilirler.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 19/1. maddesi uyarınca her ortaklık payı bir kişiyle temsil edilir. Diğer anlatımla, ortaklık payı kendi içinde bölünemez. Birden fazla kişinin aynı pay için ortak olması mümkün değildir. Davalı yönetim kurulu üyelerince ortaklık payının bölünmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davacıyı ortaklığa kabul etmedikleri, eylemlerinde kusursuz oldukları anlaşıldığından davalılar H.. İ.., F.. V.., M.. T.., A.. G.., E.. Y.. yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.b-Bozma nedenine göre, davalılar H.. İ.., F.. V.., M.A.. T.., A.. G.., E.. Y.. vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı kooperatif vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar H.. İ.., F.. V.., M.A. T., A.. G.. ve E.. Y.. vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar H.. İ.., F.. V.., M.. T.., A.. G.., E.. Y.. yararına BOZULMASINA, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlere davalılar H.. İ.., F.. V.., M.A.. T.., A.. G.., E.. Y.. vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcını temyiz edenlerden davalı kooperatiften alınmasına, davacının fazla yatırmış olduğu peşin harçın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.