Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5637 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1732 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Lüleburgaz 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 08/10/2013NUMARASI : 2011/366-2013/507Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı kooperatifin ortağı olduğunu, davalı kooperatifin 03.06.2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının kanun ve anasözleşmeye aykırı bulunduğunu, olağanüstü genel kurul çağrı mektubunun ortaklara usulüne uygun tebliğ edilmediğini, tebliğ listesinde sahte imzaların kullanıldığını, olağanüstü genel kurul çağrısının anasözleşmesinin 28. maddesi ile Kooperatifler Kanunu'nun 45 ve 46. maddelerine aykırı olduğunu, çağrıya ilişkin tebliğ listesinde müvekkillerinin isimleri karşısındaki imzaların sahte olduğunu, gündemin ortaklara tebliğ edilmediğini, olağanüstü genel kurulun çoğunluk olmadan toplandığını, olağanüstü genel kurulun ilan edilen gündeminde olmadığı halde, gündem değişikliği de yapılmadan ortak sayısının bir mislinden fazla artırılmasına karar verildiğini ileri sürerek, 03.06.2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararının iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 45/2. maddesinin, "Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4'ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır." hükmünü; aynı Kanun'un 51/1. maddesi ise "Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıda bir fazlasına itibar olunur." hükmünü içerdiği, anılan hükümlerin emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararlarının, BK'nın 19 ve 20. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıl olduğu, yok hükmünde olan kararların, baştan beri hüküm ifade etmeyeceği ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu olmadığı, sonradan icazetle dahi geçerli hale gelmeyeceği, yokluk halinde, hukuki işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeniyle şeklen dahi olsa mevcudiyet kazanamayacağı, iptali kabil kararların ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlal edildiği kararlar olduğu, iptali gereken kararların, baştan itibaren geçersiz olmadığı, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğurduğu, genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmaması toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa bu durumun, kararın mutlak butlan ile malûl sayılmasını gerektirdiği, bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi, açılacak davanın da herhangi bir süreye tabi olmadığı, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, geçersiz olması (yokluk) hali, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin red oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiaların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerektiği, kooperatiflerde genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmaması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların yokluğu mu, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu gerek doktrinde gerekse uygulamada tartışıldığı, Yüksek Yargıtay'ın son dönemdeki uygulamaları dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu kanaatine varıldığı, somut olayda genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmasında usulsüzlük bulunduğu sonucuna varıldığı, bu durumun yokluk değil, iptali gerektiren hallerden olduğu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesine göre, çağrılmayan ortağa genel kurulda alınan kararlara red oyu vermesi ve muhalif kalıp, keyfiyeti tutanağa geçirtme koşulları aranmaksızın iptal davası açma hakkı bahşettiği, ancak, iptal davasının yukarıda anılan hüküm gereğince toplantıyı kovalayan bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılması ve bu davada da iptali istenen kararın aynı madde hükmüne göre yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun iddia edilip, kanıtlanmış olması gerektiği, iptali istenen karar 03.06.2011 tarihli karar olup, davanın 28.07.2011 tarihinde açılmış olması nedeniyle yasal bir aylık sürenin geçirildiği, davacı talebinin yokluk kapsamında değerlendirilemeyeceği, iptal davasının da bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı belirtilerek, davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir.Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2- Dava, genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 45/2. ve anasözleşmenin 28. maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasa'nın 53. maddesinde çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinin müeyyidesini yokluk olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır.Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden taraf, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması, iddiasını somutlaştırması ve ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 53. maddesi uyarınca, genel kurul toplantısına kendisinin çağrılmadığını iddia eden ortağın, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, iptali için açtığı davada, genel kurulda alınan kararlara red oyu vermesi ve muhalefette bulunmuş olma şartı aranmaz. Bu iddialar ile açılan dava, genel kurul tarihinden itibaren bir ay içinde açılmalıdır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 45/2. maddesi, "Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4'ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır." hükmünü; aynı Kanun'un 51/1. maddesi ise "Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur" hükmünü; anasözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, "Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortaklardan genel kurula katılma hakkına sahip olanların en az 1/4'ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması gerekir. İlk toplantıda nisap temin edilmediği takdirde ikinci toplantıda nisap aranmaz" hükmünü; 2. fıkrası ise "Genel kurulda kararlar, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınır." hükmünü içermektedir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, BK'nın 19 ve 20. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır. Batıl hükmünde olan kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların batıl olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmaması ve katılmaması toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa bu durum, kararın mutlak butlan ile malûl sayılmasını gerektirir. Dosya kapsamından, iptali istenen 03.06.2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına kooperatifin 51 ortağından 26'sının katıldığı, anılan toplantının 4. maddesinde "...Yapılan önerilerin oylanması neticesinde Eylül 2011 ayından itibaren 9 aylık 80,00 TL aidat ödenmesine oy çokluğu (20 oy ) karar verildi.Ayrıca yönetim kuruluna bankalar ve finans kuruluşlarından 100.000,00 TL kredi çekilmesi için genel kurulca oy çokluğuyla (20 oy) karar ve yetki verildi." şeklinde karar alındığı, aynı genel kurulun oylama yapılan 5 ve 6. maddesindeki kararların ise oybirliği ile alındığı, bu durumda, 4. maddenin oylamasında, 20 kabul, 6 red oyu verildiği anlaşılmaktadır.Genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmaması, toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa, bu durum kararın mutlak butlanla malûl sayılmasını gerektirir.Somut olayda, toplantıya katılmayan 25 ortaktan sadece dava açan 5 davacının çağrı mektubu tebliğ listesindeki imzaları incelenmiş olup, kalan 20 ortağın tebliğ listesindeki imzaları ile ilgili herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Davacılarca, sadece kendilerinin çağrısının usulsüzlüğüne dayanılmamakta, diğer katılmayan ortakların da imzalarının sahte olduğu ileri sürülmektedir. Davacılar dışında toplantıya katılmayan 20 ortağın usulüne uygun olarak çağrılmaması ve katılmaması, toplantının 4. maddesi yönünden karar nisabını etkilediğinden, mahkemece, Lüleburgaz Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2011/414 Esas sayılı ceza dosyasındaki bilgi ve belgeler de gerektiğinde dikkate alınarak, davacılar dışında toplantıya katılmayan diğer 20 ortağın çağrı listesindeki imzalarının, bu ortaklara ait olup olmadığı üzerinde durulup, imzaları sahte olduğu belirlenen ortakların sayısı red oylarına eklendiğinde karar nisabı değişiyorsa 4. maddede alınan kararın batıl olduğunun tespitine, değişmiyorsa iptal isteminin HMK'nın 114/2. madde hükmü yollamasıyla, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 53. madde hükmü uyarınca süreye ilişkin dava koşuluna uyulmadığı gerekçesiyle, HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yukarıda anılan ilke isabetli olarak gerekçe bölümüne yazıldığı halde, davacılar sadece kendi çağrılarının usulsüzlüğü iddiasında bulunmuş gibi dava ele alınarak, iptal isteminin süre yönünden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.