MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, taraflar arasında 16.10.2007 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirerek inşaatı bitirdiğini, ancak davalı arsa sahiplerinin müvekkiline düşen 2 adet bağımsız bölümün tapusunu devretmediklerini ileri sürerek, 1 ve 2 no'lu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, taraflar arasındaki sözleşmede zeminde bulunan iki adet dükkan ile en üst katta yer alan dairenin müvekkillerine, ara katlarda yer alan iki adet dairenin de davacıya ait olacağının kararlaştırıldığını, sözleşme gereğince dükkanların zeminin tamamını kaplaması gerektiğini, davacının da zemindeki dükkanları sözleşmeye uygun olarak yaptığını, ancak mimari projede zeminin bir kısmının otopark olarak ayrılarak dükkanların alanlarının daraltıldığının tespit edildiğini, davacı tarafın bu şekilde müvekkillerini yanılttığını, edimini yerine getirmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 08.10.2012 tarih ve 1271 E, 6248 K sayılı ilamıyla, davacı yüklenici tarafından projeye uygun şekilde inşaat yapılıp bitirilmiş ve iskân ruhsatı alınmış ise de, daha sonra otopark ortadan kaldırılarak, yapılan inşaatın sözleşmeye uygun ancak imar plânına ve projesine aykırı duruma getirildiği, bunun sonucu olarak belediye tarafından imara ve projesine aykırı imalâtın yıkılmasına karar verildiği, bu itibarla imara ve projesine uygun yapılmış bir inşaat bulunmadığı dikkate alınmaksızın, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, bu durumda, öncelikle ilgili belediyeden imara ve projesine aykırılıkların tadilat projesi yapılarak giderilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması, yasal hale getirilmesi mümkün olduğu takdirde yükleniciye inşaatı tadilat projesi yaparak imar ve projesine uygun hale getirilmesi için makul süre ve gerekirse yetki verilmesi, inşaat imara ve projesine uygun hale getirildiğinde davacı yüklenicinin tapu iptâli tescil isteminin bunun sonucuna göre değerlendirilmesi, inşaatın imara ve projesine uygun hale getirilmesinin mümkün olamayacağının anlaşılması veya verilen uygun süre ve yetkiye rağmen yüklenicinin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirip inşaatı yasal hale getirmemesi halinde davanın reddedilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, belediye tarafından, bina için herhangi bir tadilat projesine gerek olmadan .../...yerinde yapılan ruhsata aykırı imalatların giderilmesinin mümkün olduğunun bildirildiği, bunun üzerine imara aykırılıkların giderilmesi için davacıya süre verildiği ve verilen sürede aykırılıkların giderildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 1 ve 2 no'lu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir. Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.Taraflar arasındaki 16.10.2007 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği inşa edilmesi kararlaştırılan bina, projesine uygun şekilde tamamlanmış ancak, zemin kat sözleşmede kararlaştırılan şekli ile inşa edilmemiştir. Dava konusu iki adet bağımsız bölüm yüklenicinin alacağı son daireler olup, bu bölümlerin de adına tescil edilmesi halinde sözleşme ifa ile sonuçlanmış olacaktır. Oysa, az yukarıda işaret edildiği gibi, zemin kat projesine uygun olmakla beraber sözleşmeye uygun yapılmamış, davalılar vekilince de bu husus belirtilerek, müvekillerinin bu nedenle zarara uğradığı ileri sürülmüştür. Mahkemece, her ne kadar işin projesine uygun olduğu tespit edilerek, kabul kararı verilmiş ise de, davalıların izah edilen zararları karşılanmadan, sözleşmenin ifa ile sonuçlandırılmasına imkan bulunmamaktadır. Nitekim, dava konusu bağımsız bölümlerin davalıların teminatını da teşkil ettiği açıktır. İzah edilen olgular karşısında mahkemece yapılması gereken iş, davalıların sözleşmeye ayrılık nedeniyle uğradıkları zararlarının hesaplattırılması suretiyle, birlikte ifa şeklinde hüküm kurulmasıdır. Değinilen hususlar düşünülmeksizin yazılı şekilde davalıları teminatsız bırakmak suretiyle karar verilmesi yerinde görülmemiş ve hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.