Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5549 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1288 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Adana 8. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 02/11/2012NUMARASI : 2012/770-2012/248Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu adına tahakkuk eden vergi iadesi alacağının paylaştırılması için düzenlenen sıra cetvelinde üst sıraya alınan alacaklıların haciz ve temliklerinin usulüne uygun olmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece sıra cetveline itiraz davalarında davalı olarak sıra cetvelinde sırasına ve alacağına itiraz edilen kimselerin gösterilmesi gerektiği, borçluya husumet yöneltilemeyeceği, davanın açılmasından sonra hasım da değiştirilemeyeceği ve sıfatın da dava şartı olduğu gerekçesiyle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/d ve 115. maddeleri uyarınca sıfat yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Sıra cetveline yönelik itiraz ilk olarak İcra ve İflas Kanunu’nun 16-18. maddeleri uyarınca İcra Mahkemesi’ne sunulmuş; bu mahkemece verilen görevsizlik kararı üzerine dava olarak Asliye Hukuk Mahkemesi’nce incelenmiştir. Şikayet icra ve iflas hukukuna özgü bir yargılama yolu olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu anlamında dava niteliğinde bulunmadığından, şikayet dilekçesinin, anılan Yasa’nın dava dilekçesine ilişkin hükümlerine uygun olması aranmaz. Dava dilekçesindeki eksikliklerin ne şekilde tamamlanacağı da Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119/2. maddesinde gösterilmiştir. Davacının şikayet olarak yaptığı başvuru, İcra Mahkemesi’nin görevsizlik kararı üzerine davaya dönüştüğüne göre, şikayet dilekçesinde bulunması konusunda yasal zorunluluk olmadığı halde dava dilekçesinde bulunması gereken zorunlu unsurların, yukarıda belirtilen düzenleme kapsamında tamamlatılması gerekirken, bu hususun gözden kaçırılması doğru değildir. Her ne kadar hatalı bir usul de olsa, sıralarına ve alacaklarına itiraz edilen kimselerin dahil-i dava yolu ile yargılamadan haberdar edilmiş, bu suretle taraf teşkilinin sağlanmış ve adı geçenlerin savunma haklarına riayet edilmiş olmasından sonra yazılı ve yerinde olmayan gerekçe ile davanın usulden reddi yasaya ve hukuka aykırıdır. Öte yandan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun dava şartlarını gösteren 114. maddesinde taraf ve dava ehliyetleri ile takip yetkisi dava şartı olarak sayılmış ise de “sıfat” bir dava şartı olarak sayılmamıştır. Sıfat davanın konusu olan hukuki işlemin tarafları ile ilgili olup, usul hukukuna değil, maddi hukuka ilişkin bir kavramdır ve dava şartı olarak değerlendirilemez. Yukarıdan beri yapılan açıklamalara göre tesbit edilen doğru hasımlara karşı yargılamaya devamla uyuşmazlığın esasına girilerek bir karar verilmek gerekirken, usul ve yasaya aykırı gerekçe ve uygulamalarla yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.