Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 548 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 8068 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı vekili avukat ... ile asıl davada davacı-birleşen davalarda davalı vekili avukat ... gelmiş olmalarıyla, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR -Davacı kooperatif vekili, asıl davada, taraflar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, davalı arsa sahibinin daha önce yüklenici müvekkiline devrettiği tapuların iptali için dava açtığını, davanın kabul edildiğini ve kesinleştiğini ileri sürerek, imalat bedeli, yoksun kalınan kâr ve kira kaybının tahsilini talep etmiş; ıslah işlemi ile aslında sözleşmenin feshedilmediğini ileri sürerek, sözleşme gereğince devredilmesi gereken bağımsız bölümlerin tapu kayıtların iptali ile tescilini mümkün değilse imalat bedeli, yoksun kalınan kâr ve kira kaybının tahsilini; birleşen davalarda davacı vekili, gecikme tazminatının tahsilini talep ve dava etmişlerdir.Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davaların reddine karar verilmiştir. Karar, asıl davada davalı- birleşen davalarda davacı arsa sahibi vekilince temyiz edilmiştir.1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davalı- birleşen davalarda davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2) Taraflar arasında, 16.05.1997 günlü düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmış ve sözleşme gereğince yükleniciye isabet eden bağımsız bölümler, arsa sahibince yüklenici kooperatife tapuda devredilmiş ise de, 11.01.2000 tarihinde açılan tapu iptal ve tescil davası ile devredilen tapu kayıtlarının tekrar arsa sahibi adına tesciline karar verilmiş ve aşamalardan geçerek 13.04.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Arsa sahibinin açtığı tapu iptal ve tescil davalarının, sözleşmenin feshini de içerdiği Yargıtay içtihatlarında kabul edilse de, somut olayda, taraf beyanları ve davacı kooperatifin fiilen inşaata devam edip, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre inşaatın seviyesini % 99.99 oranına getirmiş olması karşısında, taraf iradelerinin sözleşmenin ayakta tutulması yönünde olduğunun kabulü gereklidir. O halde, mahkemece, sözleşme gereğince yüklenici kooperatifin edimlerini tam olarak yerine getirip getirmediğinin değerlendirilip, asıl davadaki tapu iptal ve tescil davası hakkında sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, sadece kooperatif üyelerinin dairelerinin tamamlandığından bahisle ve davada taraf olarak yer almayan kişiler hakkında tescil kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Bununla birlikte, ıslah dilekçesinde terditli talep olarak, tescil kararı verilmesi, mümkün değil ise, kâr ve kira kaybı istendiği ve davacı kooperatifin bu hususlara ilişkin taleplerini kanıtlayamadığı halde, kâr ve kira kaybı istemlerinin kabulü hatalı olmuştur.Öte yandan, birleşen 2010/263 esas sayılı davada, davacı arsa sahibi nama ifa talebinde bulunduğu halde, bu istem hakkında olumlu olumsuz bir hükme varılmaması da doğru olmamıştır.Yine, birleşen davalarda, davacı arsa sahibi, sözleşme gereğince kendisine isabet eden B bloktaki 16 adet daire için davalı kooperatiften gecikme tazminatı talebinde bulunmuş, mahkemece, bu talebin kooperatif üyelerinden istenemeyeceği gerekçesiyle reddedilmiş ise de, anılan talebin yüklenici kooperatiften talep edildiği anlaşıldığından, dosya kapsamında bu konudaki iddia, savunma ve deliller ile yüklenici kooperatif vekilinin birleşen 2010/263 esas sayılı davaya verdiği cevap dilekçesindaki zamanaşımı itirazı da dikkate alınmak suretiyle, inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gereklidir.Açıklanan nedenlerle mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı- birleşen davalarda davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 1480.00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davada davacı-birleşen davalarda davalı kooperatiften alınarak, asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı ...'a verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.