Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 542 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6275 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan B Blok, 13 no'lu daireyi toplam 97.009.00 TL bedelle 27.02.2007 tarihinde satın aldığını, davalı tarafından müvekkiline herhangi bir genel kurula çağrı yapılmaksızın 30.06.2007 tarihli cari işlem dayanak gösterilerek icra takibi yapıldığını, .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/350 Esas sayılı dosyası ile davalı kooperatifin iflasına karar verildiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti için açtıkları davaya esas olmak üzere takibe dayanak genel kurul kararının iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı ... idaresi temsilcileri, yargılamaya katılmamış, davaya cevap vermemişlerdir.Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin 2009 yılında iflasına karar verildiği, oysa iptali istenilen genel kurul kararının iflas tarihinden önce olduğu ve iflas tarihinden önce yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılacağı, 2009 tarihinde iflas eden davalı kooperatifçe alınan genel kurul kararının 2013 dava tarihinde herhangi bir hukuki önemi ve yasal dayanağının olmadığı gerekçesiyle, dava davalı kooperatif iflas ettiğinden ve konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, Genel Kurul Kararının iptali istemine ilişkindir.Somut olayda, davalı kooperatifin ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 16.12.2010 tarih ve 2009/350 E. ve 2010/1014 K. sayılı ilamıyla iflasına karar verildiği ve iflas idaresi memurları olarak ..., ... ve ...'ın münferiden yetkili olarak seçildikleri anlaşılmıştır. İflas kararının kesinleşip kesinleşmediği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.Adi tasfiye uygulanması halinde İİK'nın 226-229. madde hükümleri uyarınca iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına; İİK'nın 218. madde hükmü uyarınca basit tasfiye usulü uygulanması halinde ise, bu yetki iflas dairesine aittir. Öncelikle 2013 yılında açılan işbu davanın müflis kooperatifi temsilen iflas idare memurları hasım gösterilerek açılması gerekmektedir.Kural olarak, İİK 'nın 191. maddesi gereğince borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüz olup, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflas ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesinde adi tasfiyede masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi; 218. maddesinde ise, basit tasfiyede iflas dairesi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Diğer anlatımla, iflasın açılmasıyla dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK'nın 226-229 maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit .tasfiye (İİK'nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Müdürlüğü'ne (İflas Dairesine) aittir. Müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması (İİK'nın m.191), müflisin iflâs masasına giren mal ve haklarına ilişkin davaları takip etme yetkisini de etkiler. Müflis, nasıl iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmiyorsa, dava ehliyetini de kaybetmez. Ancak müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflâs idaresine aittir. İflas kararı üzerine kooperatif tüzel kişiliği sona ermeyip, iflas tasfiyesi aşamasına girer. (1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun md. 33) Tasfiye aşamasındaki bir kooperatifin tüzel kişiliği ise, tasfiye sonuna kadar sürer. İflasın açılması ile kooperatif hak ve fiil ehliyetini kaybetmez, ancak fiil ehliyeti, tasfiye sonuna kadar, tasfiye amacıyla sınırlı olarak devam eder (1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesi yollamasıyla 6762 sayılı TTK. md. 439/II, 450, 208). Başka bir anlatımla, kooperatif tasfiyenin sonuna dek bir hak sujesi olarak kalır, hak ve yükümlülükler kooperatif tüzel kişiliğine ait olur. Ancak, kooperatifin mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisi, İİK.'nın 191. maddesi uyarınca, iflas masasına ilişkin olan konularda, basit tasfiyede iflas dairesine, adi tasfiyede iflas idaresine geçer. Kooperatif organlarının temsil yetkileri, kooperatifin iflas idaresi ya da iflas dairesi tarafından temsil olunamadığı hususlar için devam eder. (TTK. m. 437; ...Ahmet Başözen, Müflisin Tasarruf Yetkisi sayfa 261; Oğuz Atalay, Anonim Şirketlerin İflası sayfa 177). Buna göre, iflasın açılmasıyla dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflas idaresine ya da iflas dairesine aittir. Müflisin iflas masasına giren mal ve haklara ilişkin davalarda taraf sıfatı olmadığından, müflis iflastan sonra masaya giren mal ve haklara ilişkin davaları açamaz ve dava edilemez. Somut olayda, mahkemece, davacının iptalini istediği genel kurul kararının, davalı kooperatifi aleyhine açılan iflas davasından önce alınmış olduğundan bahisle, genel kurul kararının yok hükmünde sayıldığı, dolayısıyla davanın konusuz kaldığı kabul edilerek, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesis edilmiş olup, kararın yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.Davalı kooperatifin iflas etmesi, tüzel kişiliği sona erdirmediği gibi, tüzel kişinin iflas kararı verilmezden önce yapılan işlemlerinin hukuken dayanaksız kaldığından söz edilmesi de mümkün değildir. Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, iflastan önce başlatılmış icra takibi ile ilgili İİK'nın 193. maddesinin gerekçe yapılması doğru olmamıştır.Bu açıklamalara göre, mahkemece işin esasına girilerek 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 53. ve anasözleşmenin 38. madde hükümlerine göre dava konusu genel kurul kararınını iptali için dava açma koşullarının ve bu koşullar gerçekleşmişse kararın iptali ya da butlan nedenlerinin bulunup bulunmadığı incelenerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, hatalı hukuki değerlendirme yapılarak yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.Ayrıca karar başlığında davalı kooperatifin unvanının başına " müflis " ibaresinin eklenmemesi de doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, yargıtay kararlarının tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.