Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 538 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9412 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu ancak bazı aidatlarını ödememesi üzerine davalı hakkında başlatılan icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı, davacının adına tescil edilen taşınmazı başkasına sattığını ve üyelikten istifa ettiğini, bu nedenle aidat borcundan sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalı 2007 yılında adına tescil edilen taşınmazı başkasına tapuda devretmiş ise de üyeliği devretmemesi nedeniyle üyeliğin istifa tarihi olan 2009'a kadar devam ettiği bu nedenle ayrılma tarihi olan 2009 yılından önce doğmuş olan borçtan sorumlu olacağı, yapılan incelemede davalının istifa tarihi itibari ile davacı kooperatife 6.760,00 TL asıl ve 39,96 TL faiz olmak üzere toplam 6.799,98 TL borcu olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile belirtilen miktar yönünden itirazın iptaline va takibin devamına karar verilmiştir.Kararı davalı temyiz etmiştir.1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen temyiz nedenlerine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2) Dava, aidat alacağına dayalı olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş ise de, davacı, kooperatif tarafından adına tahsis ve tescil edilen daireyi 02.03.2007 tarihinde üçüncü kişiye satmış, 07.04.2009 tarihinde ise üyelikten istifa ettiğini noter aracılığı ile davacı kooperatife bildirmiştir. Mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunda ise, hem davacının 31.12.2009 tarihi itibari ile kooperatif kayıtlarına göre davacıya borcunun bulunmadığı belirtilmiş, hem de raporun başka bir bölümünde davacının diğer üyelere göre 6.950,00 TL eksik aidat ödemesinin bulunduğu belirtilmiştir. Bu hali ile bilirkişi raporunun hükme esas alınması mümkün değildir.Açıklanan olgular karşısında,1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 13. maddesi gereğince noter kanalı ile bildirdiği 07.04.2009 tarihinde davalının istifası gerçekleşmiştir. Davalı, istifa tarihinden önce alınması gereken aidatlardan sorumlu olup 07.04.2009 tarihinden sonraki aidatlardan sorumlu değildir. Bu nedenle, kooperatifler konusunda uzman bir bilirkişiye kooperatif kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle, davalının istifa tarihi itibari ile davacı kooperatife borcunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi, borcun bulunmadığının tespiti halinde davanın reddine karar verilmesi; şayet borcun varlığı tespit edilirse, borcun dayanağı ve hangi döneme ait olduğu hususlarında, önceki rapordaki çelişkiler de giderilmek suretiyle açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak oluşacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı ve kendi içinde çelişkili bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.