MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin takip borçlusundan olan alacaklarının tahsili amacıyla .... İcra Müdürlüğü'nün 2006/8256 E ve... İcra Müdürlüğü'nün 2006/8744 E sayılı icra dosyalarında icra takipleri başlatıldığını, davalılardan ...'ın ... İcra Müdürlüğü'nün 2006/168 E sayılı icra dosyasında, ...'ın ise... İcra Müdürlüğü'nün 2006/8145 E sayılı icra dosyasında takip başlattığını, ancak, davalıların alacaklarının, gerçek bir alacak borç ilişkisine dayalı bulunmadığını ve muvazaalı olduğunu, buna rağmen düzenlenen 29.12.2008 tarihli sıra cetvelinde davalılara sırasıyla 2. ve 3. sıralarda pay ayrıldığını ileri sürerek, müvekkilinin alacaklı olduğu ve sıra cetvelinde 4. ve 5. sıralarda yer alan icra dosyalarının, 2. ve 3. sıralara alınmasını ve davalılara ayrılan payın müvekkilinin alacaklı olduğu icra dosyalarına ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri, davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacının, .... İcra Müdürlüğü'nün 2006/8256 E. sayılı dosyasında başlattığı icra takibinin, ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 17.12.2009 tarih ve 347 E., 1171 K. sayılı ilamıyla,... İcra Müdürlüğü'nün 2006/8744 E. sayılı dosyasında başlattığı icra takibinin ise, ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 13.11.2009 tarih ve 807 E., 1036 K. sayılı ilamıyla geri bırakılmasına karar verildiği, söz konusu kararların kesinleştiği, davacının, ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 17.12.2009 tarih ve 347 E., 1171 K. sayılı kararının kaldırılması ve takibin zamanaşımına uğramadığının tespiti istemiyle, takip borçlusu ... aleyhine açtığı davanın da reddedilerek kesinleştiği, bu durumda davacının takip borçlusu ... hakkında yapmış olduğu geçerli bir takibi, dolasıyla sıra cetveline itiraz davası açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle, aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. İİK'nın 142/1. maddesi hükmüne göre, "cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel münderecatına itiraz edebilir." Anılan hükümde yer alan "alakadarlar" ifadesi, kural olarak borçluyu değil, itiraz eden alacaklıdan sıra itibariyle önce olan ve kendisine pay ayrılan alacaklıları ifade eder. Dava, kural olarak itiraz edene göre sıra cetvelinde öncelikli olup, pay ayrılan ya da aynı derecede hacze iştirak eden alacaklılara, diğer anlatımla kendisine pay ayrılan ve dava sonucundan etkilenecek olan alacaklılara yöneltilmelidir. Somut olayda, davalı ... vekili tarafından müvekkiline sıra cetvelinde pay ayrılmadığı savunulmuş olup, Dairemizin geri çevirme kararı üzerine gönderilen, ... İcra Müdürlüğü'nün 2006/168 E. sayılı icra dosyası arasında dava konusu sıra cetveli bulunmadığından bu husus kesin olarak anlaşılamamış ise de, davacı tarafça da aksi yönde bir iddia ileri sürülmemiştir. Bu durumda davacının, adı geçen davalıya yönelik itirazında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, HMK'nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca, davanın usulden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi doğru olmamıştır. Öte yandan, İİK'nın 142. maddesinde, cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklının takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel münderecatına itiraz edebileceği düzenlenmiş olup, bu madde hükmü ile sıra cetveline itiraz hakkı takip alacaklılara tanınmış ise de her alacaklı bu hakkı haiz değildir. YHGK'nın 05.03.2008 tarih ve 19-161 E., 213 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, sıra cetveline itiraz eden alacaklının icra takibinin ve buna bağlı olarak geçerli bir haciz işleminin bulunması gerekir. Sıra cetveline yönelik itirazda bulunma yetkisi, bu itiraz üzerine düzenlenecek yeni sıra cetveline girme hakkı bulunan alacaklılara tanınmıştır. Bir diğer ifade ile bedeli paylaşıma konu mal üzerinde haczi ya da rehni bulunmayan alacaklının, sıra cetveline itirazda hukuki yararı yoktur. Sıra cetveli bedeli paylaşıma konu mal üzerinde, satış tarihi itibariyle haczi bulunan alacaklılar dikkate alınarak düzenlenir. Aksi halde satış bedelinden pay ayrılamayacağından, adı geçenlerin sıra cetveline itirazda hukuki yararı bulunmamaktadır.Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacının alacaklı olduğu... İcra Müdürlüğü'nün 2006/8744 E. sayılı dosyasında başlatılan icra takibine karşı, borçlu ... tarafından, takip konusu alacağın takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımına uğradığı ileri sürülerek, icranın geri bırakılması istemiyle yapılan şikayet üzerine, ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 13.11.2009 tarih ve 807 E., 1036 K. sayılı ilamıyla icranın geri bırakılmasına karar verildiği ve anılan kararın temyiz edilmeksizin 14.12.2009 tarihinde kesinleştiği, yine davacının alacaklı olduğu .... İcra Müdürlüğü'nün 2006/8256 E. sayılı dosyasına karşı aynı iddia ile yapılan şikayet hakkında ise, ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 17.12.2009 tarih ve 347 E., 1171 K. sayılı ilamıyla icranın geri bırakılmasına karar verildiği, anılan kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacının bu karara karşı İİK'nın 33/a-2 maddesine dayalı olarak genel mahkemede açtığı davanın da... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/218 E., 2013/320 K. sayılı ilamıyla reddedildiği ve red kararın 25.04.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Sıra cetvelinin düzenlendiği tarihte, bahsi geçen icra mahkemesi kararları henüz kesinleşmemiş ise de,... İcra Müdürlüğü'nün 2006/8744 E. sayılı dosyasına ilişkin icranın geri bırakılması kararı yargılama aşamasında, .... İcra Müdürlüğü'nün 2006/8256 E. sayılı dosyasına ilişkin karar ise temyiz aşamasında, temyiz inceleme tarihinden önce kesinleşmiş olup, söz konusu kararların kesinleşmesi ile birlikte, davacının alacaklı olduğu icra dosyalarındaki hacizler de kalkmış bulunduğundan, davacının sıra cetveline yönelik itirazında hukuki yararı kalmamıştır. Dava koşulu niteliğindeki hukuki yararın, yargılama boyunca ve hatta karar kesinleşinceye kadar mevcut olması ve yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 30.03.2010 tarih ve 2009/25456 E., 2010/7455 K; 18.12.2014 tarih ve 23064 E., 30824 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; İİK'nın 33/a-2. maddesi uyarınca; "Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi taktirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder." Buna göre icra mahkemesince zamanaşımı itirazının kabulüne karar verilmesiyle icra takibi son bulur. Ancak, bunun için alacaklının İİK'nın 33/a-2. maddesine göre 7 gün içinde dava açıp açmayacağı beklenmelidir. Dava için maddede öngörülen 7 günlük sürenin bitimine kadar icra takibi olduğu yerde durur. Alacaklı bu süre içinde dava açarsa, bu davanın sonucuna kadar takip durmaya devam eder. Alacaklı bu davayı kazanır ise duran icra takibine devam edilir. Kaybetmesi veya 7 gün içinde dava açmaması halinde ise alacağın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder ve icranın geri bırakılması kararı, takibin iptaline ilişkin sonuçları doğurur. Bir diğer anlatımla dosyada mevcut hacizler kalkar. (Prof. Dr. Baki KURU İcra ve İflas Hukuku C. 3,5.2300-2301)Bu durumda, haczi kalkmış olan davacının, sıra cetvelinde pay ayrılan davalı ... yönünden, sıra cetveline yönelik itirazında hukuki yararının kalmadığı gerekçesiyle, HMK'nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden, adı geçen davalı yönünden de yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Ne var ki, her iki davalı yönünden verilen karar, sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK'nın 438/son maddesi hükmü uyarınca kararın gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasının birinci paragrafındaki yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme kararının gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasının birinci bendindeki "Davanın" ibaresinden sonra gelmek üzere "HMK'nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine" ibaresinin yazılması suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.