Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 533 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 6921 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili; davalı kooperatife üye olmak için talepte bulunduklarını, yönetim kurulunun 24.11.2014 tarihli kararıyla müvekkilinin üye olan babası ile aynı hanede birlikte kaldıklarını, bu hususun kooperatifin menfaatlerine uygun düşmediği gerekçesi ile reddedildiğini, davacının kanun ve anasözleşme hükümlerine göre üye olma şartlarının tamamını taşıdığını ileri sürerek, müvekkilinin zararını tazmin etme haklarının saklı tutulması kaydıyla usul ve yasaya aykırı olan 24.11.2014 tarih ve 125 sayılı yönetim kurulu kararının iptalini, davacının kooperatif ortaklık defterine üye kaydının yapılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacı hakkında şartların oluşup oluşmadığı, tam olarak zabıtaca henüz araştırma yapılmadığı gibi davacının kooperatif yönetimi daha üye olmadan kâr payı dağıtmadığı vb. konularda kooperatifi şikayet etmesi dikkate alındığından amacının kooperatif üyesi olmak olduğu yönünde şüphe oluşturduğu, davacının üyelik şartlarını taşıdığı yönünde vicdani kanaat oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti istemine ilişkindir. 24.11.2014 tarih ve 125 sayılı yönetim kurulu kararında davacı ile babasının aynı hanede oturduğu ve babanın kooperatife üye olması nedeniyle aynı haneden iki kişinin üye olmayacağı gösterilerek üyeliğe giriş talebi reddedilmişse de; kooperatif anasözleşmesinin üyelik şartlarıyla ilgili 9. maddesinde yönetim kurulunun gerekçe gösterdiği husus üyeliğe engel değildir. Ayrıca mahkemece davacının üyelik öncesi davranışları kararda gerekçe gösterilmişse de, bu husus davalı tarafın savunmaları arasında yer almamaktadır. Davalının kendi davasına gerekçe yapmadığı ve savunmadığı bir hususun mahkemece karara gerekçe olarak gösterilmesi usul hukukuna uygun değildir. Davacının anasözleşmenin 9. maddesindeki diğer şartları taşımadığı hususunda herhangi bir tespitte bulunulmadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.