Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5110 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7778 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, dava dışı ...'nın müvekkili ve davalı aleyhine ihbar ve kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle açtığı davanın, .... İş Mahkemesi'nin 25.05.2010 tarih ve 2008/1395 E, 2010/322 Karar sayılı ilamı ile hüküm altına alındığını, kararın Yargıtay tarafından onanması üzerine ilamın alacaklı vekili tarafından icra takibine konduğunu, müvekkilince.... İcra 2010/17873 Esas sayılı dosyasına 20.09.2010 tarihinde 9.034,00 TL ve 09.08.2011 tarihinde 422,00 TL olmak üzere toplam 9.456,00 TL yatırıldığını, müvekkilinin yukarıda zikredilen kararda üst işveren ve davalı firmanın alt işveren olarak kabul edildiğini, davacı ile davalı firma arasında noterde 31.12.2001 tarihinde imzalanan sözleşmenin 2. maddesinde bu mukaveleye bağlı teknik şartnamenin taraflarca okunup imzalandıktan sonra aynen kabul edildiğinin öngörüldüğünü, posta tekeli dışında kalan gönderilerin işlenmesine ait idari şartnamenin 15. maddesine göre sözleşmenin birer yıllık sürelerle uzatılarak aynı şartlarla dava dışı ...'nın çalışmış olduğu süre boyunca yürürlükte kaldığını, idari şartnamede yüklenicinin sorumlu bulunduğunun öngörüldüğünü, sözkonusu sözleşme hükmüne göre davalı firmanın müvekkilinin icra tehdidi altında ödemiş olduğu miktardan sorumlu bulunduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince işçinin işvereni, sorumlusu ve muhatabının yüklenici davalı firma olduğunu ileri sürerek, toplam 9.456,00 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece iddia ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında akdedilen ve yenilenerek fesih tarihine kadar devam eden 31.12.2011 tarihli sözleşmenin 2. maddesine göre, şartnamenin taraflarca okunup imzalandıktan sonra aynen kabul edildiği, şartnamenin 29. maddesinin ilk fıkrasında, "Elemanların iş kanunu ve diğer kanunlardan doğan haklarından müteahhit sorumludur" hükmünün mevcut olduğu, davalının bu hüküm gereğince nezdinde çalışan işçinin kanundan doğan tüm haklarından ve alacaklarından sorumlu olduğu, davacının davalıyı daha önce temerrüde düşürmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 9.456,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Somut olayda dava, 6102 sayılı TTK'nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce 02.12.2011 tarihinde açılmış olup, 6762 sayılı TTK'nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava niteliğindedir. T.C. Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü, 23.05.2013 tarih ve 28655 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu ile Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi adı ile yeniden yapılandırılmıştır. Davacı dava tarihi itibariyle tacir olmadığından, dava nispi ticari dava niteliğinde olmayıp, davaya yanıt vermeyen davalı iş bölümü itirazında bulunmadığından, mahkemenin davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakması doğru olmuştur.Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, fazla yatırılan peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.