Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5100 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4247 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Vek. Av. ...Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, davalının 2005 yılından bu yana aidat borçlarını ödemediğini, kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, istifanın, yönetim kurulunun 11.02.2011 tarihli kararı ile, birikmiş borçların tahsili şartıyla kabul edildiğini, davacının iadat borçlarını ödememesi nedeniyle, 2.495,00 TL asıl alacak ve 1.947,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.442,00 TL'nin tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafça itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin kooperatiften istifa ettiğini, daha önce de hakkında ihraç kararları verildiğini, bu nedenle kendisinden alacak talebinde bulunulamayacağını, ihraç kararlarının iptaline ilişkin açılan davanın, kooperatifçe kabul edildiğini ve böylece borçlu olmadığının kesinleştiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kabulü ile itirazın iptaline ve asıl alacağın %20'si oranında icra inkâr tazminat??nın davalıdan tahsiline dair verilen kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 24.04.2013 tarih ve 2013/1508 E., 2013/2622 K. sayılı kararı ile, davalının diğer temyiz itirazlarının reddiyle, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, alacağın hangi kalemlerden oluştuğu belirlenmeden, cari hesabın esas alınarak borcun hesaplanmasının doğru olmadığı, davalı ortaktan aidat borcunu geç ödemesinden dolayı istenebilecek azami faiz oranının TBK'nın 120/2. maddesi ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 2/1. maddesine göre belirlenerek, bilirkişiden denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacı vekilinin, bozma kararından sonra duruşmada alınan beyanında, takip talebindeki 1.947,00 TL'lik işlemiş faiz talebinden vazgeçtiği, takip tarihinden sonraki faiz taleplerinin devam ettiğini beyan ettiği, her ne kadar bozma ilamında, bilirkişi raporunda alacağın hangi kalemlerden oluştuğunun belirtilmediği ifade edilmiş ise de, bilirkişi tarafından faiz hesaplanırken alacak kalemlerinin de belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, takibin 2.495,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacak üzerinden %40 oranında icra inkâr tazminatına karar verilmiştir. Kararı, davalı temyiz etmiştir. .../...S.26100 sayılı HMK'nın 36. vd. maddelerinde düzenlenen hakimin reddi talebi hüküm (nihai karar )verilinceye kadar yapılabilir, ondan sonra yapılacak ret talepleri dinlenmez. (....) Her ne kadar mahkemece, yargılama aşamasında hakimin reddi talebi olmayan davacı tarafın, temyiz dilekçesinin verilmesinden sonra mahkemeye sunduğu dilekçesi ile ileri sürdüğü, hakimin tarafsız olmadığı gerekçesiyle hakimin reddine dair dilekçesi Dairemize gönderilmiş ise de, anılan yasa maddesi uyarınca davacı talebi dinlenmemiştir. Ancak davaya, reddi istenen hakim tarafından bakılacak ise, öncelikle, hakimin reddine ilişkin sürecin tamamlanmasının ardından bir karar verilmesi gerekmektedir.1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.Davacı kooperatifin yargılama sırasında, takip konusu ettiği alacağın aidat, emlak vergisi, tapu masrafları, gecikme zammı gibi kalemler olduğunu açıkladığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, alacağın hangi kalemlerden oluştuğu belirlenmeden, cari hesap esas alınarak borç hesabı yapıldığı anlaşılmakta olup bozma gereğinin yerine getirilmediği görülmektedir. Bu durumda mahkemece bozma ilamında belirlenen hususlarda bilirkişiden ek rapor veya gerektiğinde yeni bir bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.