Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5088 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3611 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, ...Sulh Hukuk Mahkemesi'ne sunduğu dava dilekçesinde, müvekkilinin işlemiş faizi dahil alacaklı olduğu toplam 4.258,41 TL'nin tahsili için davalı aleyhine başlattığı icra takibine davalının borcun esası yönünden itiraz ettiğini, davalının kooperatif üyelik aidatlarını yatırmamakta ısrar ettiğini, elektrik borçlarını, bahçe temizlik giderlerini ödemediğini, çekilen ihtarnameye rağmen ödemeye yanaşmadığını ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddini istemiştir. ...Sulh Hukuk Mahkemesi'nin temyiz edilmeksizin kesinleşen yetkisizlik kararı ile dosyanın gönderildiği Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının davacı kooperatifte hissedar olduğu, kat mülkiyetine geçilen taşınmazda 2/68 arsa payı ile 11 numaralı bağımsız bölümün maliki bulunduğu, davacı tarafça talep edilen 2009 Şubat ayına ait aidat dahil olmak üzere 2010 Kasım ayına kadar ödenmeyen toplam 22 aylık olmak üzere 2.200,00 TL aidat borcunun bulunduğu ve bu ödenmeyen aidatlar nedeniyle 402,60 TL gecikme faizinden sorumlu olduğu, elektrik tüketim ve bahçe temizleme bedeli yönünden davalı tarafça sunulan herhangi bir dayanak belge bulunmadığı, yine davalıya çekildiği bildirilen ihtarname usulüne uygun tebliğ edilmediğinden, bu alacak kalemlerinin toplamı olan 433,00 TL alacaktan davalının sorumlu olmayacağı gerekçesiyle, davalının ödenmeyen aidat bedeli 2.200,00 TL asıl alacak ve 402,60 TL işlemiş faize ilişkin itirazının iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın % 40'ı oranındaki icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK'nın 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19. maddesiyle HUMK'a eklenen Ek-Madde 4'te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2013 yılı için 1.820,00 TL'dir.HUMK'nın 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun ile değişik 427/4. madde hükmüne göre alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü, anılan kesinlik sınırını geçmeyen davacı tarafın, temyiz hakkı bulunmamakta ise de, davalı tarafça, kesinlik sınırı üzerinde kalan miktara yönelik temyiz yoluna başvurulması halinde, davacı tarafın, katılma yolu ile temyiz hakkı saklıdır. Somut olayda, dava dilekçesinde, toplam 4.258,41 TL'nin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve % 40 icra inkâr tazminatının tahsili istenilmiş olup, mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 2.200,00 TL asıl alacak, 402,60 TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline, asıl alacağın % 40 oranında icra inkâr tazminatının tahsiline karar verilmiş olup, reddedilen asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı olan 1.655,81 TL, anılan kesinlik sınırının altında kaldığı gibi, temyizin katılma yolu ile temyiz de olmamasına ve reddedilen miktara karşılık gelen icra inkâr tazminatının dava açılırken harçlandırılmamış olmasına ve esasen harçlandırılması gerekmemesine ve bu nedenle de kesinlik sınırı hesabı dışında tutulması gerekmesine göre, davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle dava tarihi itibariyle Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.b-Dava, aidat alacağı ile elektrik ve bahçe temizlik giderlerinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan HUMK'nın 17. (HMK'nın 14.) maddesine göre, kooperatifin ortaklarına ya da ortakların bu sıfatla diğer ortaklar veya kooperatife açacağı davalarda kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. Anılan yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin ve kesin nitelikte olduğundan, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, mahkemece re'sen dikkate alınması da gerekir. Dosyada bulunan Manisa Ticaret Sicil Memurluğu'nun 11.04.2013 tarihli cevabi yazısında, davacı kooperatifin 2010 tarihinde ...Ticaret Sicil Memurluğu'na nakledildiği bildirilmiştir. 27.06.2010 tarihli genel kurulda kooperatif merkezinin .../...adresine taşınmasına karar verilmiştir. O halde, mahkemece, davalı kooperatifin merkezinin bulunduğu yerin ...ya da ...'dan hangisi olduğunun belirlenmesi, buna göre HMK'nın 20. maddesi uyarınca yetkili Sulh Hukuk Mahkemesi'nin hüküm fıkrasında belirtilmesi, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde istek halinde, dosyanın bu yer mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği ve bu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu gözetilerek, karar tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK'nın 114/1-ç ve 115/2. madde hükümleri uyarınca kesin yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.Öte yandan, 08.06.2011 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığında, 19.11.2012 olarak yazılmış olması, gerekçeli karar başlığında davacı kooperatifin unvanına ''Tasfiye Halinde'' ibaresinin eklenmemesi de hatalı olmuştur. c- Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yetkiye ilişkin temyiz ilişkin itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2-c) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.