MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 19/03/2013NUMARASI : 2012/131-2013/121Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkili kooperatifin ortağı olan davalının 20.3.2011 ve 02.10.2011 tarihli genel kurullarda alınan kararlar uyarınca aidat borcunu ödememesi nedeniyle 3.700,00 TL asıl alacak ile 375,00 TL işlemiş faizin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı kooperatifin 28.6.2003 tarihli genel kurulunda alınan kararla peşin ödemeli ortak olarak kabul edildiğini, bu nedenle kendisinden sadece genel gider talep edilebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı kooperatifin peşin ödemeli üyesi olan davalının aidat ödeme yükümlülüğü bulunmadığı, davalının sadece genel giderlerden sorumlu olduğu, davalının hissesine düşen genel yönetim giderlerinin 2.604,37 TL, işlemiş faizin ise 261,49 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2.604,37 TL asıl alacak ile 261,49 TL işlemiş faiz üzerinden itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden 01.07.2012 tarihine kadar aylık % 5, bu tarihten tahsil tarihine kadar yıllık % 18 faiz uygulanmasına, 1.041,74 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Davacı vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde; 5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (HUMK) 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2013 yılı için 1.820,00 TL' dirDava dilekçesinde, 3.700,00 TL asıl alacak ile 375,00 TL işlemiş faizin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istenilmiş ve mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 2.604,37 TL asıl alacak ile 261,49 TL işlemiş faiz üzerinden takibin devamına karar verilmiş olup, reddedilen miktar yönünden karar yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Dava, aidat alacağı için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davalının, 28.06.2003 tarihli genel kurulda peşin bedelle ortak alımına ilişkin yönetim kuruluna verilen yetki gereğince, 01.09.2003 tarihli yönetim kurulu kararıyla peşin ödemeli üye statüsünde ortaklığa kabul edildiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalının 20.03.2011 ve 02.10.2011 tarihli genel kurulda belirlenen aidattan sorumlu olup olmadığı noktasındadır.Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumda olup, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki usule uyulmuşsa, böyle bir ortak, devam eden inşaatların finansmanına katılım giderlerinden sorumlu olmayıp, sadece kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden sorumludur.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava, icra ve avukatlık masraflarının genel gider niteliğinde olduğundan bahisle davalının icra takip dosyalarındaki anılan masraflardan sorumlu olması gerektiği belirtilmiş ise de, rapor denetime elverişli ve yeterli olmadığı gibi yapılan değerlendirmelerde isabetli değildir. Bu raporu esas alan mahkemece, davalı, 99.702,53 TL imalat bedelinden peşin ödemeli üye olması nedeniyle sorumlu tutulmadığı halde icra dosyalarındaki masraflardan sorumlu tutulması da doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece, kooperatifin kayıt ve belgeleri ile takip dosyaları incelenip, konusunda uzman olan bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle, icra dosyalarında takibe konu edilen alacakların genel giderler kapsamında bulunup bulunmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra yukarıda açıklanan ilke doğrultusunda davalının takip konusu alacaktan sorumlu olup olmadığı ve sorumlu olduğu miktarın tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Öte yandan, Kooperatif ile üyesi arasında sözleşme ilişkisi geçerli olduğundan genel kurullarda uygulanmasına karar verilen faiz, sözleşme faizi olup serbestçe kararlaştırılabilir. Ancak faiz oranı, 6101 sayılı Yasanın 7. maddesi yollaması ile somut olayda da uygulama zorunluluğu bulunan 6098 sayılı Kanunun 120/2 maddesinde belirlenen sınırdan fazla olamayacaktır. Mahkemece 01.07.2012 tarihinden itibaren anılan hükme uygun olarak karar verilmiş ise de öncesi için genel kurulca kararlaştırılan faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanunun 2/1 maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşmıştır. Oysa ki, eldeki dava, kanun yürürlüğe girdiğinde derdest olduğuna göre işlemiş ve işleyecek tüm faizler kanunun emredici hükmüne uygun olmalıdır. Dairemizin istikrar kazanmış içtihatları da bu yöndedir.Belirtilen açıklamalar ve mevzuat hükümleri karşısında, mahkemece asıl alacak miktarına takip tarihinden 01.07.2012 tarihine kadar aylık % 5 temerrüt faizi uygulanmasına hükmedilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.