Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 485 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3807 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiDavacı tarafından açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar ile müdahil .... vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacılar vekili, müvekkillerinin inşaat ve sağlık sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacılardan ....’nin borca batık durumda olduğunu, diğer davacı ... ’nin diğer davacı lehine üstlendiği kefalet riski ve tesis ettiği ipotekler nedeniyle borca batık durumda bulunduğunu; bakiye sermaye taahhütlerinin ödenmesi, alacakların tahsili ve faaliyetin sürdürülmesi suretiyle borca batıklıktan kurtulabileceklerini ileri sürerek, iflasın bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece iddia, müdahil beyanları, kayyım ve bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamına göre; şirketlerin borca batık durumda olduklarını ve sermaye taahhütlerini tam olarak yerine getirmediği, faaliyetlerinden de beklenen geliri elde etmediği gerekçesiyle, her iki şirketin de iflasına karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili ile müdahil .... vekili temyiz etmiştir. 1- Mahkemece iflâsın ertelenmesi talebi hakkında verilen hüküm temyiz eden .... vekiline 27.01.2014 günü tebliğ edildiği halde, temyiz dilekçesi İİK'nın 164. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal süre geçirildikten sonra 10.02.2014 tarihinde verilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında Yargıtay tarafından da karar verilebileceği kabul edilmiş olmakla, temyiz isteminin reddi gerekmiştir.2- a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davacılardan ....’nin maliyetlerinin yüksekliği ve zararın artarak sürekli devam ettiğinin raporlarda belirtilmiş olmasına göre, davacılar vekilinin adı geçen şirkete yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.b) Davacı ....’ye yönelik temyiz itirazlarına gelince;Şirketin kendi mal varlıklarının borçlarını ödemeye yettiği, diğer davacı lehine tesis edilen ipotek ve mevcut kefaletlerden doğan risk nedeniyle borca batık olduğu raporlarla ortaya konmuştur. Diğer taraftan bu şirketin net satışlarının ve kârlılığının sürekli arttığı da dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Şu halde, teminat göstermek nedeniyle oluşan risk tek başına borca batıklığın nedeni olarak gösterilemez. Böyle bir durumda asıl borçlunun ödeme durumu ve özellikle ortaya çıkabilecek halefiyet/rücu alacaklarının bilançoya etkisi, diğer teminatların davacının riski üzerindeki etkileri de değerlendirilmelidir. Nitekim bu davacının varlıklarının, borçlarından 42.180.000,00 TL fazla olduğu ve diğer davacının riskleri toplamının 44.290.000,00 TL mertebesinde bulunduğu belirtilmiş ise de diğer davacının borca batıklık tutarı (özkaynakları) 29.603.543,00 TL olarak hesaplandığından, davacı ....’ye olan teminat yükü de buna göre belirlenecektir. Bir diğer ifade ile diğer davacının özkaynaklarının tamamı bu şirket tarafından karşılansa dahi, bu şirketin borca batık durumda olmadığı görülmektedir. Yukarıda belirtilen diğer teminatlar ve sair hususlar da bir arada değerlendirilerek bir sonuca varılmak gerekirken, eksik incelemeler ve hatalı değerlendirmelerle ...’nin iflasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle, müdahil ...nin temyiz isteminin süre yönünden reddine, (2) numaralı bendin (a) alt bendi uyarınca davacı ... ...’ye yönelik temyiz itirazlarının reddiyle adı geçen hakkında verilen iflas kararının ONANMASINA, (b) alt bendi uyarınca davacı ....’ye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile bu davacının iflasına yönelik hükmün BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden .....'den alınmasına, müdahilden peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.