MAHKEMESİ : Antalya 8. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 22/11/2012NUMARASI : 2010/511-2012/519Taraflar arasında görülen tazminat davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 07.11.2013 gün ve 4520 Esas, 6875 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.- KARAR -Davacı vekili, müvekkili arsa sahibi ile davalı yüklenici arasında imzalanan 05.04.1995 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca müvekkiline 8 daire ve 1 dükkan isabet ettiğini, sözleşme uyarınca 6 ay içinde inşaat ruhsatı alınması ve ruhsat tarihinden itibaren 3,5 yıl sonra da müvekkiline ait bağımsız bölümlerin teslim edilmesi gerektiğini, teslim tarihinin 05.04.1999 olmasına rağmen davalının müvekkiline ait 5 daireyi 13.07.2004 tarihinde, 3 daire ve 1 dükkanı ise 19.07.2004 tarihinde teslim ettiğini, müvekkilinin ihtirazi kayıt koyarak bağımsız bölümleri teslim aldığını, sözleşme uyarınca rayiç kira bedeli talep hakkı doğduğunu ileri sürerek, 20.12.2000 tarihinden bağımsız bölümlerin teslim tarihi olan 13.07.2004 tarihine kadar uğramış olduğu maddi kaybın giderilmesi amacıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 60.000,00 TL'nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, daha sonra davasını 77.873,86 TL olarak ıslah etmiştir.Davalı vekili, sözleşmenin konusunu oluşturan parsellerin iki kez imar uygulaması gördüğünü, inşaat ruhsatlarının da iki kez tadil edildiğini, müvekkilinin 14 adet blok inşaatını tamamladığını ve yazılı belge karşılığında davacıya ait bağımsız bölümlerin teslim edildiğini, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, talep edilen bedelin fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 07.11.2013 tarih ve 4520 E., 6875 K. sayılı ilamıyla, taraflar arasında imzalanan 05.04.1995 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca işin teslim edilmesi gereken tarihin 05.04.1999 olduğu, davacı arsa sahibinin bağımsız bölümlerin sözleşme hükümlerine aykırı şekilde gecikmeli olarak 13.07.2004 tarihinde teslim edildiğini ileri sürerek 20.12.2000-13.04.2004 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olarak kira kaybına uğradığından bahisle oluşan gecikme tazminatının tahsilini talep ettiği, bilindiği üzere zamanaşımının kural olarak alacağın muaccel olduğu tarihte başlayacağı (818 sayılı BK.m.128), davadaki gecikme tazminatına konu olan alacak da dönem itibariyle en son 13.07.2004 tarihinde muaccel hale geldiğinden zamanaşımının bu tarihten itibaren başlatılması gerektiği, 818 sayılı BK'nın 126/4. maddesi uyarınca ise, mevcut uyuşmaklıkta uygulanacak zamanaşımı süresinin beş yıl olduğu, bu durumda eldeki davanın açılma tarihi 15.12.2010 olmakla somut olayda zamanaşımı süresinin dolmuş bulunduğu, mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi yerine zamanaşımının kat irtifakı tesis tarihinde başlatılacağı gerekçesiyle hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın kısmen kabulünde isabet görülmediği belirtilerek, davalı yararına bozulmuştur.Bu kez, davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.Kural olarak düzenlemesi dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 355. vd. maddelerinde yer alan eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, inşaatın kararlaştırılan tarihte tesliminin gerçekleştirilememesi durumunda yüklenici borçlu temerrüdüne düşer ve arsa sahibinin anılan yasanın 106/2. maddesince seçimlik hakkı doğar. Arsa sahibi bu seçimlik hakkını, geciken ifayı beklemek ve gecikme tazminatını istemek olarak kullanmış ise sözleşmeyi feshetmeden, ileride olası eksik-ayıplı işlere ilişkin alacağının muacceliyetini fiili teslime erteleyerek, gecikme tazminatı alacağını her ay sonu itibariyle talep veya dava ederek, eserin teslimini bekleyebilir. Başka bir anlatımla, bu alacaklarını talep veya dava etmek için eserin yüklenici tarafından teslimini beklemek zorunda değildir. Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. Nitekim, eldeki davada geciken süredeki zararın tazmini istenmektedir. Bir alacağın ifa olanağı, başka bir anlatımla dava edilebilme hakkı doğmadan, o alacak yönünden, zamanaşımı başlamaz. Nitekim, BK’nın 128. maddesi, zamanaşımının alacağın muaccel (dava edilebilir veya istenebilir) olduğu tarihten başlayacağını açık bir şekilde belirtmiştir.Gecikme tazminatı alacağına ilişkin zamanaşımı, o alacakların muaccel oldukları ay sonlarından mı, yoksa teslime kadar tümü için fiilî teslim tarihinden mi başlayacaktır?Zamanaşımının, eserin tesliminde başlatılmasını öngören BK’nın 363. maddesi, gecikme tazminatına değil, kusura ve dolayısıyla eksik işlere ilişkin olup, madde metninde bu açıkça belirtilmiştir. Bu kural doğrudur; zira, ayıplı ve eksik işler alacağı, ancak teslim tarihinde muaccel (dava edilebilir) hale gelir. Çünkü, ayıp ve eksik işlerin parasal karşılıklarını istemek için, BK’nın 106/2. maddesinde belirtilen ilk seçimlik hak doğrultusunda, eserin teslimini beklemek gerekir ki, eser teslim edilir edilmez mutâd sürede o eseri muayene edip, eksik-ayıplı işler var mı, yok mu, varsa parasal karşılıklarının ne olduğu tesbit edilebilsin. Sonuç olarak kira tazminatında zamaşımı süresi bağımsız bölümün teslim edilmesi gereken tarihten itibaren başlar. O halde arsa sahibi gecikilen her ay için zararını davayla isteyebileceğine göre her geçen ay zararı o ayın sona ermesiyle istenebilir (muaccel) hale gelir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 02.05.1989 gün ve 3941/2261 sayılı ilamı ile Dairemizin 13.02.2013 tarih ve 2012/6798 E., 2013/787 K., 20.09.2013 tarih ve 2731 E., 5618 K.; 13.03.2014 tarih ve 2013/8510 E., 2014/1907 K., 26.03.2014 tarih ve 2013/7952 E., 2014/2300 K. sayılı ilamları da bu yöndedir. Nitekim, dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 129. (TBK'nın 150.) maddesi, varılan bu sonuca paralel bir düzenleme içermektedir.''Arsa sahibi ifayı bekliyor ise, yüklenici sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır. Sözleşme ifa ile sonuçlanmamışsa, zamanaşımı süresi işlemeye başlamaz. O halde, gecikme tazminatı istemleri yönünden zamanaşımının başlangıç tarihi, sözleşmeye göre yüklenicilerin edimlerini yerine getirerek davacıya ait bağımsız bölümleri teslim tarihidir.'' şeklinde bir sonuca varılamaz ve BK'nın 106/2. maddesinden bu yönde bir sonuç çıkartmak mümkün değildir.Bu açıklamalara ve Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre; HUMK'nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 226,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 24.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.