MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK'nın 438/I. maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanunun 19. Maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2014 yılı için 19.280,00 TL’dir.Temyize konu kararın yukarıdaki değerin altında olması nedeniyle, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR-Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında önce sözlü olarak kapasite raporu ve sanayi sicil belgesi çıkarılması konusunda anlaştıklarını, daha sonra 22.03.2010 tarihinde danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşme gereğince edimlerini yerine getirmeden bedelin tahsili amacıyla 9.440,00 TL asıl ve 3.367,00 TL işlemiş faiz alacağı yönünden icra takibi yaptığını ileri sürerek, müvekkilinin davalıya takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiştir.Davacı vekili, talebini ıslah ederek menfi tespit talebi ile birlikte, davalıya yazılı sözleşme gereğince avans olarak 2.000,00 TL verdiğini belirterek bu miktarın davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, takibin sözleşmeye uygun olduğunu, 2.000,00 TL ödemenin ise yazılı olmayan sözleşme gereğince ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının yapmış olduğu 2.000 TL'lik ödemenin taraflar arasında düzenlenen danışmanlık sözleşmesi gereğince yapıldığının davacı tarafça ispat edilemediği, davacı vekilinin yemin teklifi üzerine davalı asılın ödemenin sözlü anlaşmaya istinaden yapıldığı hususunda yemin ettiği; menfi tespit talebi yönünden ise, davacının sözleşme bedelinin yarısını peşin olarak ödemesi gerekirken, ödemediği ve davalı tarafından düzenlenen bu bedele ilişkin faturayı iade ettiği, sözleşmenin 7. maddesinde haksız fesih halinde sözleşme bedelinin haksız fesheden taraftan talep edilebileceğinin düzenlenmesi karşısında, davalının sözleşme bedelini talep hakkının doğduğu, ancak davacının temerrüde düşürülmemiş olması nedeniyle işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacının takibe konu işlemiş faiz miktarı olan 3.767,74 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2) Taraflar arasındaki 22.03.2010 günlü sözleşme bedeli kdv dahil 9.440,00 TL olup, sözleşmenin 5. maddesi uyarınca bu bedelin %50'si peşin, kalan %50'si ise sözleşme gereğinin yerine getirilmesi halinde ödenecektir. 7. maddede ise, sözleşmenin zamanından önce ve hiçbir hukuki sebep göstermeksizin feshi halinde sözleşmeyi haksız olarak fesheden tarafın sözleşme bedelinin tamamı ile birlikte karşı tarafın tüm zararını ödemesi kararlaştırılmıştır. Davalı taraf, sözleşme gereği alması gereken %50 peşinat bedelini talep etmek üzere 02.02.2011 tarihli iki adet faturayı davacı yana göndermişse de, 14.02.2012 tarihinde davacı tarafından iade faturası düzenlenerek davalıya iade edilmiştir. Bedelin kısmen ödenmemesi sözleşmenin feshi olarak değerlendirilemez. Alacaklının bu bedel ile ilgili talep hakları varlığını devam ettirir, ancak fatura konusu bedelin talebinin sözleşmeye göre haklı olup olmadığı ayrı bir konu olup bunun ödenmesinin istenemeyeceği savunması fesih işlemi olarak yorumlanamaz. Hâl böyle olmakla, sözleşmenin 7. maddesi uyarınca sözleşmeyi haksız fesheden taraf için öngörülen hükmün uygulama imkanı bulunmadığından takip konusu alacak yönünden talep edilen menfi tespit istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken hatalı yorumla yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bendde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bendde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.