MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 18. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/06/2013NUMARASI : 2011/296-2013/239Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı ve bir kısım davalılardan C.. U.. dışındaki diğer davalılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. O. K.. ve davalı C.. N.. ve üç arkadaşı vekilleri Av. M.. D.., B.. Ş.. ve üç arkadaşı vekilleri Av. H.. S.., K.T.., A. L.. vekilleri Av. R.. G..'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR -Davacı vekili, taraflar arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalı arsa sahiplerinin kendilerine isabet eden bağımsız bölümleri, davacı yüklenicinin kurduğu satış organizasyonun aracılığı veya onayı alınarak üçüncü kişilere satacağı, aksi halde satılan bağımsız bölüm başına 100.000.00 USD cezai şartın ödeneceği kararlaştırıldığı halde, onay almadan kendilerinin sattığını ileri sürerek; cezai şartın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekilleri, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davalı arsa sahiplerinin, davacıya ait satış organizasyonundan onay almadan bağımsız bölüm sattıkları gerekçesiyle, bilirkişi raporlarında hesaplanan cezai şarttan % 35 indirim yaparak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı ve davalılardan C.. U.. dışındaki davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davalılar vekillerinin 08.03.2012 günlü duruşmada, davacı vekilinin davayı açıklama dilekçesine karşı, eksik olan harcın tamamlatılmasını talep ederek, müddeabihin 100.000.00 USD miktarında olduğunu benimsemelerine, cezai şartın tenkisinin, TTK'nın 22. (eski TTK. m. 24) maddeleri uyarınca işin mahiyetine değil, borçlunun sözleşme konusu iş yönünden tacir sıfatını haiz bulunup bulunmamasına bağlı olmasına, TBK.'nun 182/son. (BK. m. 161/son) maddesinin emredici nitelikte olup, önceden tenkis isteminden vazgeçmenin mümkün bulunmamasına, davalılardan İ.. K..'ya ait olup satılan daire sayısının tespitine yönelik bilirkişilerce yapılan maddi hatanın mahkemece düzeltilmiş olmasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2)Davada, yüklenici şirket tarafından taraflar arasındaki 12.05.2004 günlü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden, sözleşmenin 49/g maddesinde yer alan ve arsa sahiplerinin, kendilerine ait bağımsız bölümlerin satış şeklini tespit eden hükme aykırı davrandıkları iddiasıyla kararlaştırılan cezai şartın tahsili istenmiştir. Yanlar arasındaki sözleşme, tam iki taraf borç yükleyen (sinallagmatik) nitelikte bir sözleşmedir. Tarafların sözleşme ile belirlenen edimlerini kararlaştırılan usul dairesinde ve yine belirlenen öncelik sırasına göre yerine getirmeleri gerekmektedir. Ancak, TBK'nın “VI.Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde”, “1. İfada sıra” başlıklı 97. maddesi (BK.m. 81) uyarınca , karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmede, ifa isteyen tarafın, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekmektedir. Buna göre, davacı yüklenicinin ifayı yerine getirmemesi halinde, akîdinden cezai şart istemesi mümkün değildir. Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelere göre; yüklenici tarafından alınan yapı kullanma izin belgesinin iptali için İstanbul 9. İdare Mahkemesi'nde 2013/701 esas sayılı davanın açıldığı, yine, İstanbul Anadolu 18. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/215 esas sayılı dava dosyası ile, yüklenici şirket tarafından arsa sahiplerinden tazminat talep edildiği, arsa sahiplerinin de açtıkları karşı dava ile, eksik ve kusurlu işlerin giderilme bedeli ile, lehlerine oluştuğunu ileri sürdükleri cezai şartın tahsilini istedikleri görülmüş, bunun yanında, İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/196 esas sayılı dosyasında, arsa sahiplerince, yüklenici şirket aleyhine sözleşmenin feshi davası açıldığı anlaşılmakta olup, keza, sözleşmeye konu inşaat hakkında, Üsküdar Belediye Başkanlığı'nın 27.03.2014 günlü encümen kararlarıyla, imar mevzuatı ve projesine aykırılığı saptanan kısımların yıkılmasına karar verildiği görülmüştür. Şu halde dava konusu cezai şartın istenebilmesi için gerekli yasal koşullar oluşup oluşmadığının saptanabilmesi açısından, belirtilen dava dosyalarının ve Belediye görevlileri hakkında başlatılan soruşturma dosyasının getirtilip, bir değerlendirme yapılarak, gerekirse tüm bu dava ve soruşturmaların sonuçları da beklenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.Kabule göre de, taraflar arasındaki hukuki ilişki, sözleşmeye dayalı olmakla ve dava konusu hakkında davalıların TBK'nın 117. (BK. m.101) maddesi uyarınca usulüne uygun şekilde temerrüde düşürüldüğü ileri sürülüp kanıtlanamadığından, dava dilekçesinde talep edilen miktar yönünden dava tarihinden, ıslahla artırılan kısım yönünden ise ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, hüküm altına alınan tüm alacağa dava tarihinden faiz yürütülmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan nedenlerle mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2.) bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı Cemal Uludağ dışındaki davalılardan alınarak, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine; 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalı C.. U.. dışındaki davalılara verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.