MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, kooperatif üyesi olan davalının 2000 ila 2003 yılları arasında sulama hizmetinden yararlandığı halde gecikme faizi dahil 9.281,50 TL sulama bedelini ödemediğini ileri sürerek, alacağın aylık %4 gecikme faizi oranıyla birlikte tahsili ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; dava konusu alacağın miktarı itibariyle asliye hukuk mahkemesi görev alanına girdiği gerekçesiyle görev yönünden davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 19.10.2006 tarihli, 2005/9746 E., 2006/10578 K. sayılı ilamıyla dava dilekçesinde 514,50 TL asıl alacak ve 8.767,00 TL gecikme cezası olmak üzere toplam 9.281,500 TL için takibin devamına karar verilmesi istenildiği, bu durumda işlemiş faiz bakımından da itirazın iptalinin talep edildiği, bu miktarın harçlandırılmış olmasının göreve ilişkin anılan yasa hükmünün değiştirilmesi sonucu doğurmayacağı, asıl alacak miktarına göre sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılamada, davalının davacı kooperatife 2000, 2001, 2002 ve 2003 yıllarına ait su kullanımı nedeniyle borçlarının bulunduğu, 514,50 TL asıl alacak ile takip tarihine kadar işleyen gecikme cezası olan 5.111,51 TL olmak üzere toplam 5.626,01 TL'nin ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı mirasçıları temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı mirasçılarının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Dava, davacı kooperatifin üyesi olan davalıdan sulama bedelinin tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun, Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu'nun 7. maddesinde, " Türk Borçlar Kanunu 'nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. " hükmüne yer verilmiştir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 88. maddesinin "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir.Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun' un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadır.Somut olayda, mahkemece bilirkişi raporunda ...'ın faiz oranlarına göre hesaplanan işlemiş temerrüt faizine itibar edilmiş ve asıl alacağa da aylık %4 faiz oranının uygulanması suretiyle takibin devamına karar verilmiş olup, bu oranlar davacı kooperatifin genel kurulunda kararlaştırılmış ve aleyhine davalı tarafından genel kurul kararının iptali davası açılmamış ise kesinleşmiş, diğer anlatımla taraflar arasında kararlaştırılmış temerrüt faizi oranı olarak belirlenmiş, şayet genel kurulda bir oran ve vade kararlaştırılmamış ise, anasözleşmenin 111. maddesi uyarınca yönetim kurulunun vade belirlemede yetkili olduğu ve ...' ın kooperatife uyguladığı oranı davacının üyesi olan davalıya yansıtabileceği yönündeki düzenlemesi uyarınca yine taraflarca anasözleşme uyarınca faiz oranı birlikte kararlaştırılmış olacaktır. Bu durumda, bu oranlar TBK'nın 120/2. maddesi kapsamında kalan akdi temerrüt faizi niteliğinde olduğundan; anılan maddede düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranını geçemez. Davacı kooperatifin talep edebileceği temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır. Öte yandan, mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak, hukuki değer taşımayacaktır. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK ile YHGK'nın 07.03.2012 tarih ve 2011/19 - 799 E, 2012/128 K sayılı ilamı bu yöndedir.)Mahkemece, karar tarihinden önce yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, davacı kooperatifin tüm genel kurul kararları öncelikle davalı kooperatiften, aksi halde Ticaret Sicil Memurluğu'ndan ya da anasözleşmenin ilgili maddesi uyarınca ilgili Bakanlık İl Müdürlüğü'nden istenerek, faiz oranı ile ilgili bir karar alınıp alınmadığı araştırılarak, faiz oranı kararlaştırılmışsa kararlaştırılan oranın, kararlaştırılmamışsa anasözleşmenin 111. maddesinde yazılı oranın uygulanmayacağı, bunun yerine, davacının yasal faiz oranının iki katına kadar işlemiş ve işleyecek temerrüt faizi oranı üzerinden faize hak kazandığı; davalının yasal faiz oranının iki katı ile sınırlı olarak, bu oran aşılmadan işlemiş ve işleyecek temerrüt faizi oranı ile sorumlu olacağı dikkate alınarak, işlemiş faiz oranı ve miktarı ile işleyecek faiz oranı yönünden ek rapor alınıp, oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yasal düzenleme gözden kaçırılarak, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı mirasçılarının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı mirasçıları yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edenlerden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.