Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4752 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3847 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 09/05/2013NUMARASI : 2012/453-2013/197Taraflar arasındaki karşılıklı tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davacılar-karşı davada davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Asıl davada davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı yüklenici şirket arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, müvekkillerine verilecek olan 1 numaralı daire ile 13 numaralı dükkanın 30.03.2011 tarihinde teslimi gerekirken 30.11.2011 tarihinde fiilen teslim edildiğini, davalının 30.03.2011 tarihinden 30.11.2011 tarihine kadar olan dönem için müvekkillerine kira tazminatını ödediğini, davalının iskân ruhsatını 13.04.2012 tarihinde alabildiğini, müvekkillerinin dükkanı fiilen teslim almasına rağmen iskân ruhsatı bulunmadığından kiraya veremediklerini, iskân ruhsatı alma işinin davalıya ait olduğunu ileri sürerek, 13 nolu dükkan için 30.11.2011 tarihinden 13.04.2012 tarihine kadar olan 4.000,00 TL kira tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir. Asıl davada davalı vekili, sözleşmenin 5. maddesinde, inşaat ruhsatı alındığı tarihten itibaren inşaat süresinin 20 ay olduğu, inşaatın 30.03.2011 tarihinde bitirilmez ise her ay için 800,00 TL kira bedelinin arsa sahiplerine ödeneceği ibaresine yer verildiğini, ilgili maddenin birinci cümlesi gereğince, inşaat ruhsatının alındığı 27.01.2011 tarihinden itibaren 20 aylık sürenin 27.09.2012 tarihinde dolduğunu, müvekkilinin ise bu süre dolmadan 13.04.2012 tarihinde iskân ruhsatını aldığını savunarak, davanın reddini istemiş; karşı dava açarak, sözleşmenin 5. maddesinin birinci cümlesinde inşaat süresinin 20 ay olarak belirlenmesinden sonra, maddenin devamında teslim tarihinin 30.03.2012 olduğu yazılması gerekirken, 30.03.2011 olarak yazılmasının maddi hatadan kaynaklandığını, zira yapılması kararlaştırılan inşaatın sekiz ayda tamamlanmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, sözleşmenin beşinci maddesinde yer alan 30.03.2011 ibaresinin 30.03.2012 olarak düzeltilmesini, inşaat süresinden önce teslim edildiği halde davacılara daha önce ödenmek zorunda kalan toplam 5.600,00 TL'lik kira bedelinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Karşı davada davalılar vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; 19.07.2010 tarihinde imzalanan sözleşmenin 5. maddesinde, inşaat süresinin inşaat ruhsatı alındığı tarihten itibaren 20 ay olduğunun belirtildiği, aynı maddede, ''Hiç bir mücbir sebep olmadan eğer müteahhit şirket inşaatı 30.03.2011 tarihinde bitirmez ise, bitirene kadar her geçen ay için 800,00 TL kira bedelini arsa sahiplerine ödeyecektir'' şeklinde ifade yer almış ise de bunun sehven yazıldığı, zira sözleşme tarihi baz alındığında dahi 30.03.2011 tarihinin 8 aylık bir süreye tekabül ettiği, inşaat süresinin 20 ay olduğu dikkate alındığında, bu sürede zaten kira tazminatı ödenmesi koşullarının oluşmayacağı, yapı kullanma izin belgesinin 13.04.2012 tarihinde alındığı, yapı ruhsatının 27.01.2011 tarihinde alındığı nazara alındığında inşaatın geç bitirilmesi durumunun söz konusu olmadığı, ayrıca karşılık dava yönünden davacı tarafın davalıdan 5.600,00 TL kira tazminatı aldığını kabul ettiği gerekçesiyle, asıl davanın reddine; karşı davanın kabulü ile sözleşmenin 5. maddesinde geçen 30.03.2011 tarihinin 30.03.2012 olarak düzeltilmesine, yersiz ödendiği anlaşılan 5.600,00 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, asıl davada davacılar- karşı davada davalılar vekili temyiz etmiştir. 1) Asıl davada davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden; Taraflar arasındaki sözleşmenin ''İnşaat Süresi'' başlıklı 5. maddesi ilk paragrafı ''İnşaat ruhsatı alındığı tarihten itibaren inşaat süresi 20(yirmi) aydır" hükmünü; son paragrafı ise "Hiçbir mücbir sebep olmadan, eğer müteahhit şirket inşaatı 30.03.2011( Otuz Mart İkibinonbir) tarihinde bitirmez ise, bitirene kadar her geçen ay için 800,00 (sekizyüz) TL kira bedelini müteahhit şirket arsa sahiplerine ödeyecektir.'' hükmünü içermektedir. Somut olayda, dava konusu inşaatın yapı ruhsatının 27.01.2011 tarihinde alındığı, davacı arsa sahiplerine isabet eden dükkan ve dairelerin 30.11.2011 tarihinde fiilen teslim edildiği, yapı kullanma izin belgesinin 13.04.2012 tarihinde alındığı ve davalı yüklenici tarafından arsa sahiplerine dükkan ve daireleri için sözleşmede yazılı kira tazminatının başlangıç tarihi olan 30.03.2011 tarihi ile fiil teslim tarihi olan 30.11.2011 tarihi arasındaki süre için kira tazminatı ödendiği anlaşılmıştır. Sözleşmenin 5.maddesinin ilk paragrafındaki hüküm, inşaat süresiyle ilgili olup, son paragrafındaki hüküm ise, kira bedelinin başlangıç tarihini gösteren bir hüküm olup, davalı yüklenici tarafından anılan maddenin son paragrafındaki bu tarihe itibarla arsa sahiplerine kira bedeli ödendiği anlaşılmıştır. Asıl davada davacı arsa sahipleri fiili teslim tarihi ile iskân tarihi arasındaki sürede işyerini kiraya veremediklerini belirterek zarara uğradıklarını iddia etmiş iseler de, bu doğrultuda dosyaya herhangi bir delil ve belge sunamamışlardır. Bu durumda mahkemece asıl davanın kanıtlanamaması sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken, aynı sonuca yazılı gerekçelerle varılması isabetsiz ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan asıl davada davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2) Karşı davada davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Karşı dava, sözleşme hükmünde yapılan maddi hatanın düzeltilmesi ile haksız yere ödenen kira kaybı bedelinin istirdadı istemine ilişkindir. İİK'nın 72/7. madde hükmüne göre, borçlu gerçekte borçlu olmadığı bir parayı icra takibinin kesinleşmesi nedeniyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olması halinde bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde istirdat davası açabilir. Karşı dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK'nın 78/1. maddesi "Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir." hükmünü içermektedir. Davalı yüklenici sözleşmenin 5. maddesinin son paragrafı uyarınca kendi iradesiyle davalı arsa sahiplerine kira bedeli ödemiş olup, karşı davalıların bir ihtarı, takibi ya da davası ile muhatap olmadan sözleşme hükmüne göre ödediği bu bedel, kendisini borçlu sanarak hata ile yapılmış bir ödemeye ilişkin olmadığından, bu bedelin istirdadını talep etmesi mümkün değildir. Öte yandan, mahkemenin tarafların noterde serbest iradesi ile yaptıkları, okuyarak imzaladıkları sözleşme hükümlerini uyuşmazlığın niteliğine göre tarafların iradesine uygun olarak yorumlaması gerekirken, sözleşmenin inşaat süresi ile ilgili 5. maddesinin sonuncu paragrafına müdahale etmesi ve tarafların iradesi yerine geçerek hüküm kurması doğru olmamıştır. Bu nedenle mahkemece, karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. SONUÇ:Yukarıda ( 1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, karşı davada davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile karşı davaya ilişkin hükmün, davalılar yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının asıl davada davacılardan alınmasına, karşı davada davalılardan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, asıl davada karar düzeltme yolu kapalı, karşı davada kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.