Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4676 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1511 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Gördes Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/06/2013NUMARASI : 2011/411-2013/254Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, 13.05.2008 tarihli "Kooperatif Kredileri Sözleşmesi'nin "13.05.2011 tarihli 2.500,00 TL taksidini ödemeyen borçlular hakkında Gördes İcra Müdürlüğü'nün 2011/369 Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalıların haksız yere takibe itiraz ettiklerini ileri sürerek, itirazlarının iptali ile %40 oranında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmelerini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, sözleşmenin müvekkili A.. Y.. ile dava dışı ..... Halkbank Şubesi arasında tanzim edildiğini, davacı Kooperatifin bu kredi sözleşmesine diğer davalı D.. Y.., C.. Ç.., M.. S.., İ.. A.. ile birlikte müştereken ve müteselsilen kefil olduklarını, dava dışı bankanın hesap kat ihtarının gönderilmediğini ve borcun muaccel olmadığını, kefilin asıl borç muaccel olunca alacaklıya ödeme yaptığı ölçüde haklarına halef olabileceğini, borcu ödeyen kefilin aksine anlaşma olmadıkça diğerlerine toplam kefalet miktarındaki payı oranında rücu hakkına sahip olduğunu, dolayısıyla davalılar hakkındaki takibin payları oranında olması gerekirken bu hükme aykırı takip yapıldığının, %24 faiz oranının yüksek olup, mürekkep faiz hesabının yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, yapılan yargılama, iddia ve savunma, bilirkişi raporu, toplanan deliller, tüm dosya kapsamına göre; davalı A.. Y..'nın davacı kooperatifin üyesi olduğu, Halk Bankasından almış olduğu krediye karşılık diğer davalıların müştereken ve müteselsilen kefil sıfatıyla, kooperatifin ise, davalı A.. Y.. ile Halk Bankası arasında gerçekleşen kredi borcuna, kefil sıfatıyla imza koyarak sorumluluğu kabul ettiği, borcun ödenmemesi dolayısıyla da davacı kooperatifin, alacaklı bankaya bu borcu ödediği, ödemesine karşılık olarak, müştereken ve müteselsilen sorumluluğu kabul eden davalılar aleyhine icra takibi başlattığı, temerrüt gerçekleşmediği halde kendi kusuru ile dava dışı bankaya ödediği temerrüt faizi yönünden rücu edemeyeceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, Gördes İcra Müdürlüğü'nün 2011/369 esas sayılı takip dosyasına davalı borçlular tarafından yapılan itirazın 2.673,33 TL üzerinden iptali ile takibin devamına, davalıların kabul edilen miktar üzerinden %20 oranında icra inkâr tazminatına mahkum edilmelerine, fazlaya ilişkin taleplerin ise reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1)5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (HUMK) 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle HUMK’a eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2013 yılı için 1.820,00 TL’dir. Dava dilekçesinde 2.889,50 TL'nin davalıdan tahsili istenilmiş olup, mahkemece 2.673,33 TL'lik kısım için davanın kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen karar, yukarıda anılan madde hükmüne göre reddedilen miktar itibariyle temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.2)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 3)Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun kefil tarafından ödenmesi üzerine asıl borçlu ile diğer kefillerden rücuen tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.Dosya arasında bulunan kredi sözleşmesine göre asıl borçlu dışında davacı da dahil olmak üzere beş kefil bulunmaktadır. Davacı, asıl borçlu A.. Y..'dan kefil olarak ödediği tutarın tamamını talep edebilir. Ancak, Borçlar Kanununun 488. (TBK'nın 587 m.) maddesi uyarınca aynı borca birden fazla kefil bulunması halinde, rücu ilişkisinde kefiller birbirlerine karşı kefalet oranında sorumlu olurlar. Dolayısıyla, dosyamız davalısı A.. Y.. dışındaki davalılar ve davacı kooperatif aynı borcun kefili olmaları nedeniyle, hükmün yukarıdaki maddeler nazara alınarak kurulması gerekirken, davalıların borcun tamamından sorumlu olacağı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. 4)Öte yandan; 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanununun 7. maddesi yollaması ile somut olayda da uygulanması gereken 6098 sayılı TBK'nun 120/2 maddesinde akdi ilişkilerde istenebilecek temerrüt faizinin üst sınırı düzenlenmiştir.Taraflar arasında imzalanan müşterek ve müteselsil kredi ve kefalet sözleşmesinde, kredi borcunun süresinde ödenmemesi halinde yıllık %40 oranında faiz ödemesinin kararlaştırıldığı sabittir. Bu durumda, sözleşmede kararlaştırılan faiz oranı, TBK 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkin olup, kooperatif ile üyesi ve diğer davalılar arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal faiz oranı uygulanmalı ve 6098 sayılı TBK’nın 120/2 maddesinde öngörülmüş olan sınır aşılmamalıdır.Bu durumda; davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 2/1 maddesine göre belirlenecek yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır. Belirtilen açıklamalar ve mevzuat hükümleri karşısında; mahkeme kabulüne göre, takip tarihinden sonra işleyecek faiz oranının yıllık %24 olarak belirlenmesi de yasaya aykırı olmuştur.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddine, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (3) ve (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.