Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4666 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5164 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Bakırköy 6. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 28/12/2012NUMARASI : 2010/516-2012/686Taraflar arasındaki kayıt kabul davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-23.03.2010 tarihinde açılan asıl davada davacı vekili, müvekkilinin, davalıdan emtia bedelinden kaynaklanan 689.020,80 İsviçre Kronu (SEK) tutarında alacağı bulunduğunu, bu alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü için yaptıkları başvurunun iflas idaresi tarafından reddedildiğini ileri sürerek, 138.196,90 TL'nin iflas tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iflas masasına kayıt ve kabulünü talep ve dava etmiştir.08.12.2005 tarihinde açılan birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin davalı .... Halı San. ve Tic. A.Ş.'den emtia bedelinden kaynaklanan 689.020,80 İsviçre Kronu (SEK) alacağı bulunduğunu ileri sürerek, bu meblağın davalı şirketten tahsilini talep ve dava etmiştir.Asıl ve birleşen davada, müflis davalı şirket iflas idare memuru C.. T.., her iki davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı taraf alacağının dayanağı olarak 8 adet futuraya dayanmış ise de, iflas idaresinde bulunan davalıya ait 2007, 2008 ve 2009 yıllarına ait ticari defterlerde davacı adına bir alacak kaydı bulunmadığı, iddia edilen alacağın 1999 yılından kaynaklandığı, müflis şirketin 1999 ve 2000 yıllarına ait ticaret defterleri iflas idaresinde bulunmadığından incelenemediği, alacağın kaynağı olarak belirtilen emtianın müflis şirkete teslim edildiğine ilişkin herhangi bir belgenin bulunmadığı, davalı tarafça kabul edilmeyen faturaların tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı, davacı taraf her ne kadar yemin teklifinde bulunmuş ise de, yeminin konusu olan vakıalar kendilerinden kaynaklanmadığından, iflas idaresi memurlarının yeminden kaçındıkları gerekçesiyle, asıl davanın derdestlik nedeniyle, birleşen davanın ise ispat edilemediğinden reddine karar verilmiştir.Kararı, birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir. Birleşen dava, alacak davası olarak açılmış olup, dava sırasında davalının iflası üzerine iflas sıra cetveline kayıt kabul istemine dönüşmüştür.Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemediği takdirde diğer tarafa yemin teklif edebilir. Ancak ispat yükü kendisine düşen taraf bütün delillerle iddiasını veya savunmasını ispatlamaya çalışıp bunu başaramadığı takdirde son çare olarak yemin deliline başvurur (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, İstanbul, 6.baskı, cilt III, sh.2493). Öte yandan, HMK'nın 232/2. maddesi uyarınca tüzel kişiye teklif edilen yemin, tüzel kişinin yetkili organı tarafından eda edilir. Bu temsilci, yemin konusu işlemin yapıldığı tarihteki değil, yemin teklif edildiği zamandaki temsilcidir. Ayrıca, birlikte temsil söz konusu olduğu takdirde yeminin bağlayıcı olabilmesi için birlikte temsile yetkili kişilerin tamamının da yemin etmesi zorunludur. İflas masasının taraf olduğu davalarda ise yemin, müflis tarafından değil, iflas idaresi tarafından eda edilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, İstanbul, 6. baskı, cilt III, sh.2546; İcra İflas Hukuku El Kitabı, 2013, Ankara 2. baskı, sh 1304) HMK'nın 229. maddesi uyarınca, yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır.Somut olayda, davacı tarafça hazırlanan yemin metni, iflas dairesince müştereken temsile yetkili oldukları bildirilen iflas idare memurlarına ayrı ayrı tebliğe çıkarılmış olup, iflas idare memurlarından Av. T.. D..'a yapılan tebligatın bila tebliğ iade edildiği, Av. B.. G..'in usulüne uygun tebligata rağmen duruşmada hazır bulunmadığı, Av. C.. T..'nin ise 28.12.2012 tarihli oturumda yemin metninde yazılı hususlar kendilerinden sadır olmadığından yemin teklifini kabul etmediğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, iflas idare memurlarının müştereken temsile yetkili oldukları ve HMK'nın 229. maddesi hükmü gözönünde bulundurularak, davacının dava konusu faturaların içeriği emtiayı teslim ettiği ve fatura bedellerinin ödenmediği yolundaki iddiasını kanıtladığının kabulü ile İİK'nın 195. maddesi uyarınca iflas tarihi itibariyle hesaplanacak alacak ve fer'ilerinin, talep miktarı da dikkate alınarak hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.