MAHKEMESİ : Serik 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/02/2013NUMARASI : 2004/424-2013/125Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, karşı davanın Ş.. G.. yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne, yönelik olarak verilen hükmün davacı-karşı davalı D.... İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilince duruşmalı, diğer birleşen davada davacı N.. K.. vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı-karşı davalı D... İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili avukat M. T.. gelmiş, diğer taraflardan gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, inşaatın seviyesi itibariyle davacı yüklenicinin hakettiği bağımsız bölümlerin devredilmediğini, davalılardan kaynaklanan nedenlerle gecikme olduğunu ileri sürerek, dava konusu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini, inşaatın tamamlanması için ek süre verilmesini ve maddi tazminatın tahsilini; karşı davada, arsa sahipleri vekili, inşaatın süresinde teslim edilmediğini ileri sürerek, nama ifaya izin, gecikme tazminatı ve değer düşüklüğü nedeniyle maddi tazminatın tahsilini talep ve dava etmişlerdir.Birleşen davada, davacı vekili, yüklenici şirketten bağımsız bölüm satın aldığını belirterek, tapu iptal ve tescil istemiştir.Mahkemece, sözleşme gereğince,davacı yüklenicinin, süresinde inşaatı uygun seviyeye getirmediği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine; karşı davanın, kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı -karşı davalı yüklenici şirket vekili ile birleşen davada davacı N.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre birleşen davada davacı N.. K.. vekilinin tüm, asıl davada davacı-karşı davalı yüklenici vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2) Taraflar arasında imzalanan 02.12.1998 günlü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, inşaatın, 257 ve 258 parsel numaralı taşınmazlar üzerine yapılacağı, sözleşme tarihinden itibaren 4 ay içerisinde yapı ruhsatı alınarak, 34 ayda inşaatların tamamlanacağı, çevre düzenlemesi, yollar ve alt yapı hizmetleri için de, ayrıca süre ilave edilebileceği düzenlenmiştir.Arsa sahiplerince açılan karşı davada, tesliminde gecikilen bağımsız bölümler için gecikme tazminatının tahsili istenmiştir. Ne var ki, öncelikle bu talebin, hangi parseldeki bağımsız bölümlere ilişkin olduğu, karşı davacı yana açıklatılmamış, tazminata konu bağımsız bölümlerin her iki parseldeki inşaata mı, yoksa tek parseldeki inşaata mı ilişkin olduğu belirlenmemiştir.Bunun yanında, yukarıda işaret edildiği üzere ve yargılama sırasında alınan 12.05.2009 günlü bilirkişi raporunda bildirilen, çevre düzenlemesi için gerekli olan 2 aylık ilave süre dikkate alındığında işin süresinin, sözleşme tarihinden itibaren 40 ay olduğu anlaşılmaktadır. O halde, yüklenicinin teslimde temerrüde düştüğü tarihin buna göre tespit edilerek ve az yukarıda belirtilen şekilde karşı davacı yana açıklama yaptırılarak, gecikme tazminatının hesaplanması ve sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekir.Yine arsa sahiplerince açılan karşı davada, TBK.'nın 113. (BK. m. 97) maddesine dayalı olarak, nama ifaya izin kararı verilmesi de talep edilmiştir. Yargılama sırasında yapılan inceleme sonucu, 257 parselde yapılacak inşaata hiç başlanılmadığı, 258 parseldeki inşaatın ise halen % 70 civarında fiziki seviyede olduğu tespit edilmiştir. Davadaki talepler dikkate alındığında, arsa sahiplerinin ifadan vazgeçmedikleri açıktır. Bu itibarla, inşaatın tamamının geldiği aşamaya göre neredeyse yüklenici tarafından taahhüt edilen işin yarısından fazlasının arsa sahiplerince nama ifasına karar verilmesi anılan kurumun hukuki niteliği ile bağdaşmamaktadır. Şu halde, yüklenici teslimde temerrüde düşmekle beraber, işe devam ettiğinden, arsa sahipleri de sözleşmenin ifasından vazgeçtiklerine dair irade bildiriminde bulunmadıklarından, nama ifaya izin isteminin reddi yerine kabulü doğru olmamıştır.Bununla birlikte, N.. K.., karşı davalı olmadığı halde, karar başlığında, karşı davalı olarak yazılması ve yine Mehmet (Doğan) Güven karşı davada,davacı olmadığı halde, karşı davacı olarak gösterilmesi ve buna göre hüküm tesis edilmesi de doğru olmamıştır.Keza, kabule göre de, karşı davada, reddedilen talepler yönünden, karşı davalı şirket lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi de hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davanın davacısı N.. K.. vekilinin tüm, asıl davada davacı-karşı davalı,birleşen davada davalı yüklenici şirket vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca asıl davada davacı-karşı davalı,birleşen davada davalı yüklenici şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, davalı-karşı davacıdan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden birleşen davanın davacısı N.. K..'ten alınmasına, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin birleşen davada davacı N.. K..'ten alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacı- karşı davalı şirkete verilmesine, 06.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.