MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 27/06/2013NUMARASI : 2011/692-2013/376Davacı tarafından açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahiller T. İ.. A.., E...Varlık Yönetimi A.Ş., Girişim Varlık Yönetimi A.Ş., Koyuncu Elk. Bilgi İşlem Sis. San. Dış Tic. A.Ş., L... Bilgi İşlem Ür. Tic. Ltd. Şti. ile Logosoft Bil. Tek. San. Tic. A.Ş. vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkilinin bilgi işlem sektöründe çalıştığını, ayrıca bilgisayar bakım, teknik hizmet ve yedek parça temin hizmeti verdiğini; 2001-2009 döneminde süregelen ekonomik kriz, istikrarsız kur politikası, Türk Lirası üzerinden alınan ihaleler için temin edilen malların bedelinin döviz olarak ödenmesi zorunluluğu, KDV alacaklarının geç tahsili gibi nedenlerle şirketin borca batık hale geldiğini; derdest davalardan gelecek paralar, 2008 yılında yatırım yapılan ONTOVESA yazılımından beklenen getiri, süregelen bakım ve onarım sözleşmelerinden elde edilecek hasılat, mevcut siparişler ve beklenen proje primlerinin tahsili ile borca batıklıktan kurtulabileceklerini ileri sürerek, iflasın bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece iddia, müdahil beyanları, kayyım ve bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamına göre; şirketin borca batık durumda bulunduğu ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğu gerekçesiyle, iflasın bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiştir. Kararı, müdahiller T. İ.. A.., E.. Varlık Yönetimi A.Ş., Girişim Varlık Yönetimi A.Ş., K.... Elk. Bilgi İşlem Sis. San. Dış Tic. A.Ş., Lexmark Bilgi İşlem Ür. Tic. Ltd. Şti. ile L..... Bil. Tek. San. Tic. A.Ş. vekilleri temyiz etmiştir. İflasın ertelenmesini isteyen kooperatif ve sermaye şirketlerinin borca batık durumda bulunması (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin borçlarını karşılayamaması), fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunacakları iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkân dâhilinde görülmesi gerekir (İİK.m.179). Gerek borca batıklığın ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tesbiti özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bu değerlendirmelerin yapılması için bilirkişi görüşüne başvurulmalıdır (HMK.m.266). Hâkim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tesbit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir.Öncelikle iflas bildiriminde bulunulması için şirketin yönetim organının karar alması ve vekaletnamede buna ilişkin yetkinin bulunması gerekir. Öte yandan somut olayda mahkemece atanan bilirkişi heyetinin oluşumu, yukarıda açıklanan teknik bilgileri sağlamakta yetersizdir. Zira davacı şirket bilgi işlem teknolojileri üzerinde çalışmakta olup, yazılımların, stokların, mevcut ve ileride alınacak işlerin maliyetleri, bunlardan sağlanacak hasılat ve kârın ilgili alanda uzmanlığı bulunmayan bilirkişilerce tesbiti mümkün görünmemektedir. Nitekim mahkemece rayiç değer tesbiti yaptırılmamış, davacının sunduğu bilgi ve belgelerle yetinilmiş, bilirkişi heyeti de 24.01.2012 tarihli raporunun 7. sayfasında belirttiği gibi "tahmin usulü" ile rayiç değer tesbiti yapmıştır. Üstelik aynı raporda rayiçlerin uzman bir teknik heyetçe yapılması gerektiği de vurgulanmış, mahkemece bu husus üzerinde durulmamıştır. Bu kez davacı SMM Selami Genç'in hazırladığı raporu ve Marka Vekili Av. S. K..'un düzenlediği uzman görüşünü sunmuş ve gerek 6762 s. TTK'nın 324 ve gerek 6102 s. TTK.'nın 376. maddelerine aykırı biçimde rayiç tesbitine ilişkin ilkeler çiğnenerek, davacının tek yanlı beyanlarına itibar edilmiştir. Oysa rayiç değer tesbiti varlıkların borçları karşılamaması iddiasına ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi gereği mahkemece yapılması gereken delil toplama işlemlerindendir. 15.04.2013 tarihli son (ek) raporda da kayyım raporuna atfen kaydi değerlere göre sonuca ulaşılmıştır. Bu çelişkilere rağmen ilk rapordaki (-) 16.070.399,04 TL.lik varlık - borç farkı, son ek raporda (-) 22.974.785,95 TL'ye yükselmiş ve varlık borç oranı % 32'ye gerilemiştir. Böyle bir oran alacaklıların alacaklarını en fazla alabilecekleri tutarı göstermekte olup, proje ile ertelemenin gerçekleşebileceği makul sınırların çok altındadır. Zaten projede kaynak yaratmaya yönelik olarak sermaye artışı, yeni ortaklık kurulması veya kârlılığı yüksek düzeyde arttırmak gibi bir öngörü de bulunmamaktadır. Borca batıklığın bu denli yüksek olduğu davacı şirket bilançosunun, sadece iflas erteleme sırasında verilecek ve takip yasağı ile sınırlı olabilecek tedbirlerle kurtarılması mümkün görülmemelidir. Raporlarda davacının ihalelere alınmadığı, yeni sözleşme yapamadığı da vurgulanmıştır. Gelir kalemi olarak gösterilen davaların ne kadar süreceği, kazanılıp kazanılmayacağı, kazanılsa dahi alacakların ne sürede tahsil edileceği belli olamayacağından, bunların iyileştirme projesine dahil edilmesi hukuki ve iktisadi anlamda doğru değildir. Öte yandan bunların toplamının borca batıklık bakımından çok küçük bir oran ifade ettiği de meydandadır. Ortakların mallarının icra yolu ile satılarak borç ödenmesi veya ortakların rızai borç ödemeleri de gerçek anlamda bir ödeme ya da iyileşme sayılamaz. Zira ortakların bu ödemeleri tutarında rücu hakları doğmakta ve esasen şirketin borcunda eksilme olmamaktadır. Diğer taraftan 23.12.2011 tarihli mizana göre şirketin ortaklardan 1.059.800,00 TL., iştiraklerden ise 3.131.383,42 TL. alacağı bulunduğu sabittir. Ödenmemiş sermaye borcunda olduğu gibi ortaklardan ve/veya iştiraklerden olan alacakların da tahsil edilmemiş olması, projenin ciddi ve inandırıcı olmadığını gösterir. Zira kendi ortağı veya iştirakinden alacağını almayı ihmal eden şirketin, iflas ertelemesinin sonuçlarını diğer alacaklılarına yüklemesi kabul edilemez. Açıklanan durum karşısında şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı tartışmasızdır. Bu durumda mahkemece davacı şirketin borca batıklık durumunun tereddüde yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi için somut verilere dayalı, teknik, denetime elverişli ve detaylı bir inceleme için, dosyanın oluşturulacak uzman bir heyete tevdii ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ve varılacak uygun sonuca göre 6762 s. TTK'nın 324 ve gerek 6102 s. TTK.'nın 376. maddelerine uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Rehinle karşılanamayan faizlerin teminatlandırılması için davacının teminat göstermesi ve mahkemece bunların değerlendirilerek teminatlandırma konusunda bir karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözden kaçırılmış olması da kabul şekli itibariyle doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.