MAHKEMESİ : İstanbul 47. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 02/09/2013NUMARASI : 2009/313-2013/157Taraflar arasındaki itirazın kaldırılması ve iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkilinin emtia bedelinden kaynaklanan 518.694,49 Euro alacağının tahsili amacıyla iflas yoluyla başlatılan icra takibine karşı davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, öncelikle sözkonusu itiraz kaldırılarak davalıya depo emri çıkarılmasına, depo emrine rağmen borcun ödenmemesi halinde davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, iflas yoluyla başlatılan takipte müvekkiline 17.06.2009 tarihinde tebligat yapıldığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığı savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; Dairemizin 28.12.2012 tarih ve 187 E, 346 K sayılı emsal ilamı da gözönünde bulundurularak, İstanbul 21. İcra Müdürlüğü'nün 2009/18444 E sayılı dosyasında borçlu davalıya ödeme emrinin “yazılı adrese gidildi birlikte sekreteri F. K..'ın imzasına tebliğ ettim” şerhi ile tebliğ edildiği, yapılan bu tebligatın Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddeleri ile tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü'nün 18/3. maddeleri aykırı olduğu, bu itibarla davalı şirkete usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligat ve icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, iflas yoluyla icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkindir. Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi; "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." hükmünü ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 53/2. maddesi "Muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir." hükümlerini içermektedir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, iflas ödeme emrinin müvekkilince 17.06.2009 tarihinde tebellüğ edildiğini belirtmiş olup, anılan yasa ve yönetmelik hükümleri uyarınca, artık davalı tarafa ödeme emrinin usulünce tebliğ edilmediğinden bahsedilemez. Bu durumda, mahkemece, uyuşmazlığın esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, somut uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmayan aynı şirketle ilgili dairemizin başka bir bozma ilamı esas alınarak, ödeme emrinin usulsüz olduğunun kabulü ile yanılgılı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.