Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4483 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3407 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul 9. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 16/07/2013NUMARASI : 2010/375-2013/162Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili Av. Z.. K.. ile asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili Av. G. Ö..'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR -Davacı vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki danışmanlık hizmeti verilmesine ilişkin protokol gereğince tüm edimlerini yerine getirdiğini, ancak davalının kararlaştırılan ücretin 751.000 Euro’luk kısmını ödemediğini, ödememek içinde sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini ileri sürerek, bu miktarın tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının protokol tahtındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, protokolün haklı nedenlerle ve derhal feshedildiğini, sözleşme gereğince müvekkili şirketin yükümlülüğünün taliki şarta bağlı olduğunu ve bu şartın gerçekleşmediğini savunarak, asıl davanın reddini istemiş, birleşen davada ise, 13 Mart 2009 tarihinde iyiniyete binaen avans olarak 75.000 Euro ödeme yapıldığını, davalının sözleşmenin imzasından sonra sözleşmede kendisine yüklenen borçlardan hiçbirini yerine getirmemiş olmasına rağmen, İzmir .... Noterliği kanalıyla protokolde yer alan miktarın tamamına KDV tutarını eklemek suretiyle ödeme talep etmesinin protokole ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, müvekkili tarafından davalıya yapılan avans ödemesi 75.000 Euro'nun tahsilini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davalı vekili, müvekkili şirketin protokol gereğince edimlerini yerine getirdiği halde aradaki sözleşmenin fesih eden ve yaptığı ödemeyi geri isteyen davacının bu davada haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, tanık beyanı, kök ve ek rapor ile dosya kapsamına göre; davacının 30.06.2008 tarihli protokol kapsamında edimini yerine getirdiği ve ücrete hak kazandığı, ana müteahhitlik sözleşmesi imzalanmadan davalı tarafından havalimanları inşaatına başlanmış olduğu, davalının önşartın yerine getirilmediğine ilişkin savunmasına itibar edilemeyeceği, davalı şirket tarafından davacıya 13.03.2009 tarihinde yapılan ödemenin avans ödemesi olduğu iddia edilse de prokotoldeki ödeme takvimi dikkate alındığında yapılan bu ödemenin avans ödemesi olmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.1-Taraflar arasında 30.06.2008 tarihli danışmanlık sözleşmesi uyarınca asıl davada davacı, verdiğini iddia ettiği hizmet bedelini, birleşen davada ise avans olarak verilen bedelin iadesi talep edilmiştir. Mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece alınan ek bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuş ise de, ek rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira, öncelikle asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili ek rapora itirazında, bilirkişi kurulunda yer alan bilirkişilerden Prof. Dr. A. E...’un rapor tanzimi sırasında hasta olduğunu ve kısa bir süre sonra da vefat etmesi nedeniyle ek rapor hazırlanabilmesi için gerekli sürenin bulunmaması nedeniyle ek rapora itibar edilmemesi ve yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınması gerektiğini belirtmiştir. Dosya kapsamından, ek rapor tanzimi için dosyanın tevdii tarihi ile ek raporun tanzimi arasında kısa bir süre olduğu ve bilirkişi kurulunda yer alan prof. Dr. A. E...’un bu süre zarfında hastalığı nedeniyle rahatsız olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöndeki itirazının kabulü gerekirken reddi doğru değildir. Bu durumda dosya kapsamına uygun ve aralarında ihale konusundan anlayan uzman bir bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyeti seçilerek tarafların iddia ve savunmaları, ileri sürdükleri tüm deliller, sözleşmenin 3. maddesinin tüm bentleri kapsamı da birlikte değerlendirilerek ve daha önce alınan asıl ve ek rapora karşı itirazlarda tek tek gözönünde bulundurularak ve nedenleri de açıklanmak kaydıyla açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. 2-Bozma nedenine göre, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) no'lu bentte açıklanan nedenle, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün asıl davada davalı-birleşen davada davacı yararına BOZULMASINA, (2) no'lu bentte açıklanan nedenle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davada davacı-birleşen davada davalıdan alınarak asıl davada davalı-birleşen davada davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.