MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasında görülen menfi tespit davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 20.03.2014 gün ve 2013/8520 Esas, 2014/2137 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.- KARAR -Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi ...’ın 759 no'lu ...Kooperatifi’nden hayvancılık kredisi kullandığını, borcun zamanında ödenmemesi üzerine 4876 sayılı Yasa uyarınca yapılandırıldığını, murisin damadı ...’ın da taahhütname imzaladığını, taahhütname uyarınca 31.10.2003 ve 01.11.2004 vade tarihli borçların gecikme faizi ile birlikte ödendiğini, 31.10.2005 vade tarihli son taksidin ödenmesi için 30.01.2006 tarihinde saat 16:30’da kooperatife gidildiğinde kapalı olması nedeniyle ödemenin yapılamadığını, yapılan araştırmada 759 no'lu kooperatifin 29.08.2005 tarihli karar ile 729 no'lu davalı kooperatifle birleşmesine karar verildiğinin öğrenildiğini, 31.01.2006 tarihinde son taksit borçlarının faizi ile birlikte davalı kooperatife ödendiğini, ifa mahallinin kendilerine tebliğ edilmediğini, murise ait müşterek ve müteselsil borç senetleri ve verilen ipotek nedeniyle ...2. İcra Müdürlüğü’nün 2006/2527 E. ve ... 1. İcra Müdürlüğü’nün 2007/3167 E. sayılı dosyaları ile takip başlatıldığını ileri sürerek, takipler nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile icra takiplerinin iptaline, %40 kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, 759 No'lu ...Tarım Kredi Kooperatifi’nin müvekkili kooperatif ile birleştirildiğini, imzalanan taahhütnamede borcun geciktirilmesi halinde protokolün geçersiz olacağının belirtildiğini ve bunun davacılar tarafından bilindiğini, ihtirazi kayıt konulmadan paranın kabul edildiği yönündeki davacı iddialarının yerinde olmadığını, davacıların temerrüde düştüğünü savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 25.01.2011 tarih, 2010/12764 E., 2011/668 K. sayılı ilamıyla, taraflar arasında imzalanan protokolde, taksitlerin vadesinde ödenmemesi halinde protokolün geçersiz sayılacağının açıkça belirtildiği, protokoldeki “en geç” ibaresi nedeniyle davalının protokolü mehil vermeden geçersiz sayma hakkı olduğundan, davalının davacı tarafın vadesinden sonra yaptığı gecikmiş ifayı kabul etmesinin, protokolü ayakta tutma sonucunu doğurmayacağı, davacıların temel ilişkiye göre gerçekte ne kadar borcunun bulunduğunun ve davalının giriştiği icra takip dosyalarında talep edilen meblağın doğru olup olmadığının ve menfi tespit miktarı bakımından da haklı olup olmadığının tespiti gerektiği belirtilerek bozulması üzerine mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile davacıların ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2006/2527 Esas ve ... 1. İcra Müdürlüğü’nün 2007/3167 Esas sayılı icra takip dosyalarından dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, davacılar yönünden icra takibinin iptaline, icra inkâr tazminatı isteminin reddine dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 20.03.2014 tarih ve 2013/8520 E., 2014/2137 K. sayılı ilamıyla, mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, taraflar arasındaki 31.03.2003 tarihli yapılandırmanın geçerli olmadığının Yargıtay bozma ilamına uyulmasıyla kesinleştiğine göre, yapılandırma öncesi borç esas alınarak hesaplama yapılması gerektiği, bilirkişi tarafından takip dosyaları ve kooperatif kayıtları esas alınarak davacıların asıl alacak ve işlemiş faiz borcunun hesaplanıp hesaplanmadığı, ödemelerin asıl alacaktan ya da faizden mahsup edilip edilmediğinin denetlenemediği, öte yandan, mahkemece karar verilmeden önce, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu'nun 7. maddesinde aynen "Türk Borçlar Kanunu'nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88. temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. " hükmüne yer verildiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 88. maddesi "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirleceği, sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verildiği, mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hakkın, hukuki değer taşımayacağı, (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK ile YHGK'nın 07.03.2012 tarih ve 2011/19-799 Esas, 2012/128 Karar sayılı ilamı bu yöndedir.) diğer yandan, BK'nın 84. maddesi uyarınca, ödemelerin öncelikle gecikme faizinden mahsup edilmesi gerekir ise de, davalı kooperatifin aksi yönde bir genel kurul kararı ya da uygulamasının bulunması halinde ödemelerin asıl alacaktan mahsubunun da mümkün olduğu, mahkemece, öncelikle tüm genel kurul tutanaklarının davalı kooperatiften, temin edilemezse ilgili Ticaret Sicili Memurluğu'ndan veya anasözleşmesinin 41. maddesi gereğince... İl Müdürlüğü'nden getirtilmesinden sonra kooperatif uygulamaları konusunda uzman bir bilirkişi aracılığıyla, ödemelerin asıl alacaktan mahsubu yönünde genel kurul kararı ya da tüm defter ve kayıtları incelenerek bu yönde fiili bir uygulama olup olmadığı tespit edilip, BK'nın 84. maddesine ilişkin yukarıdaki açıklamalar da gözetilerek ve karar tarihinden önce yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde değerlendirilerek, takip tarihleri itibariyle davacıların asıl alacak ve işlemiş faiz borcu ile ilgili ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, öte yandan, davalı kooperatifin "...Tarım Kredi Kooperatifi " olan unvanının gerekçeli karar başlığında tam olarak yazılmamış olmasının, HMK'nın 297/1-b maddesi hükmüne aykırı olduğu belirtilerek, davalı yararına bozulmuştur.Bu kez, davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK'nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, 5,20 TL harç ve takdiren 248,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 09.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.