Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4419 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8830 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla).Taraflar arasında görülen sözleşmenin geçersizliğinin tespiti, muazaranın men'i ve ifaya izin istemi davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 17.02.2014 gün ve 2013/8071 Esas, 2014/1089 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi birleşen davada davacı tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.- KARAR -Asıl davada davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı ... arasında 21.03.2007 tarihli "Yapı Müteahhidi Hizmet Sözleşmesinin" aktedildiğini, davacının edimlerini yerine getirerek bağımsız bölümlerin teslim edildiğini, yapı sahibinin denetim hizmetlerini yürütmek üzere diğer davalı şirketle anlaştığını, her iki davalı arasında çeşitli tarihlerde "Yapı Denetim Hizmet Sözleşmesi" aktedildiğini, inşaat yapım aşamasında zaman zaman davalı ... şirketinde çalıştığını söyleyen şahısların inşaat alanına gelerek inşaata dökülen betondan numune aldıklarını, denetim şirketinin bunun dışında yapmış olduğu başkaca faaliyetinin bulunmadığını, binanın yapı kullanma izninin alınmak istenmesine rağmen davalı ... şirketinin gerekli raporu düzenleyip belediyeye vermediğini, müvekkiline gönderilen ihtarname ile 54.799,20 TL ücret talep edildiğini, sözleşme gereklerinin davalı şirket tarafından yerine getirilmediğini, istenen miktarın fahiş olduğunu, borcun sorumlusunun davalı arsa sahibi olduğunu ileri sürerek, davalıların yarattığı haksız muarazanın men'i ile davalı şirketin sözleşmelerdeki edimlerini yerine getirmediğinin tespiti ile hizmet sözleşmelerinin geçersizliğinin tespitine, başka bir denetim şirketi tarafından ifaya izin verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asıl davada davalı vekilleri, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.Birleşen davada davacı ... şirketi vekili, 23.05.2006 tarihinde arsa malikleri ile müvekkili arasında yapı denetim hizmet sözleşmesi imzalandığını, daha sonra ilk yüklenici ile aktedilen satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesinin feshedildiğini, arsa sahipleri ile davalı yüklenici şirket arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, müvekkili tarafından yapı denetim hizmeti verilerek inşaatın tamamlandığını, alacağın davalı şirketçe yüksek bulunarak ödenmediğini ileri sürerek, 54.799,20 TL’nin hak ediş tarihi olan 31.12.2007’den itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davalı vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini ve denetim şirketinin edimlerini yerine getirmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile 54.799,20 TL'nin hak ediş tarihi olan 31.12.2007 tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte birleşen davada davalı yüklenici şirketten tahsiline dair verilen karar, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 17.02.2014 tarih ve 2013/8071 E., 2014/1089 K. sayılı ilamıyla, birleşen dava açısından; 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun'un 5/1. maddesinde yapı denetimi hizmet sözleşmelerinin yapı sahibi ile yapı denetim kuruluşu arasında aktedileceğinin öngörüldüğü, yasanın bu emredici hükmü gereğince uyuşmazlığa konu sözleşmelerin arsa sahipleri ile yapı denetim şirketi arasında imzalanması gerektiğinden, davalı olarak gösterilen yüklenici şirketin talep açısından pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gözetilerek birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı, asıl dava açısından; yapı denetim sözleşmelerine konu inşaatın üzerine yapılacağı taşınmazda davalı ... dışında üç arsa sahibi daha bulunduğunun dosyada mevcut tapu kayıtlarından anlaşıldığı, açılan bu davanın sonucunda verilen hükmün diğer arsa sahiplerinin de hukukunu ilgilendireceğinden, dava dışı arsa sahipleri hakkında dava açmak üzere süre verilip, dava açılması halinde işbu dava ile birleştirilmesinin sağlanması, bu kişilerin varsa savunma ve delilleri toplanıp değerlendirildikten sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle, bozma nedenine göre, asıl davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmediği belirtilerek bozulmuştur.Bu kez, birleşen davada davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK'nun 440.maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, 5,20 TL harç ve takdiren 248,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 09.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.