Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 430 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10844 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-K A R A R-Davacı vekili, müvekkili kooperatifin ortağı olan davalının Şubat 2009 Genel Kurulunda belirlenen aidat ve ödemeleri yapmaması üzerine, hakkında iki ayrı ilamsız takip başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takiplerin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazlarının iptaliyle %40'tan az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı kooperatifin, ortağı olan davalıdan ödenmeyen aidatlar nedeniyle her iki takipten dolayı alacaklı olduğu, 2009/4765 E. sayılı takip dosyasında işlemiş faiz oranı ve miktarının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 88. maddesine göre hesaplandığı, icra takip tarihinden sonra da yasal faizin %50 fazlası oranında faiz işletilmesi gerektiği belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile 2009/4765 E. sayılı takip dosyasında 11.367,00 TL asıl alacak ve 907,31 TL işlemiş faiz toplamı 12.274,31 TL yönünden, 2009/4755 E. sayılı takip dosyasında ise 10.813,00 TL asıl alacak ve 599,99 TL işlemiş faiz toplamı 11.412,99 TL yönünden davalının itirazlarının iptali ile takibin devamına, takip tarihlerinden itibaren asıl alacağa yıllık yasal faizin %50 fazlası oranında ve değişen oranlarda işleyecek yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin ve icra inkâr tazminatı istemlerinin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen temyiz nedenlerine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2) Dava, aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalının 26.01.2007 tarihinde davacı kooperatife üye olduğu, 28.12.2007 tarihinde istifasının kabul edildiği, 02.04.2008 tarihli yönetim kurulu kararıyla yeniden üyeliğe kabul edildiği, 2009/4765 E. sayılı icra takibinde, 11.367,00 TL asıl alacak ve 30.12.2008 tarihinden itibaren hesaplandığı belirtilen 4.035,28 TL işlemiş faiz, 2009/4755 E. sayılı icra takibinde ise, 10.813,00 TL asıl alacak ve en erken 30.12.2008 tarihinden itibaren hesaplandığı belirtilen 2.693,41 TL işlemiş faiz istenmiş olmasından dolayı, takip ve dava konusu alacağın davalının kooperatife ikinci kez üye olduğu döneme ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı kooperatif alacağı belirlenirken, davalının 26.01.2007-28.12.2007 tarihleri arasındaki ilk üyelik dönemi ile 02.04.2008 sonrası ikinci üyelik döneminin ayrı ayrı değerlendirilmesi ve iki üyelik arasında yaklaşık dört aylık bir kesinti olduğunun, ilk üyeliğin istifa ile sona erdiğinin ve aidat ödeme yükümlülüğünün ikinci üyelik tarihinden itibaren tekrar başladığının da dikkate alınması gerekirken, kooperatifin kuruluşundan itibaren kesintisiz olarak kooperatif alacağı hesaplanmıştır. Kooperatif üyeliğinden ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17/1. maddesi ve anasözleşmenin 15/1. maddesi gereğince, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ayın sonunda bu alacak temerrüt ihtarına gerek kalmaksızın muaccel olur ve talep edilebilir. Aynı Kanun'un 17/2. maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin alınan bir kararın, anılan aynı genel kurulda alınması ve mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunun bilirkişi raporu ile yargılama sırasında saptanması halinde, erteleme kararındaki süre geçmeden önce açılan dava, ödemeleri geciktirme süresinden önce (erken) açıldığı gerekçesiyle reddedilmelidir. Diğer anlatımla, erteleme kararı, kooperatife sadece yapacağı geri ödemeleri 3 yıla kadar geciktirme hakkı verir ise de, alacağın muacceliyet tarihini etkilemez. Bu erteleme süresinin sonunda ortak, yaptığı ödemelerin iadesini, yine anılan 17/1. maddesi ile anasözleşmenin 15/1. maddesi uyarınca, ayrıldığı yılın bilançosunu kabul ederek kesinleştiren genel kurulu izleyen bir ayın sonundan itibaren faiziyle birlikte geri isteyebilir. Ancak, davacıya yapılacak geri ödeme, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecekse, dolayısıyla erteleme kararı geçerli ise ve dava, erteleme süresi dolmadan açılmışsa, zamanından önce açılan davanın reddi gerekecektir. Öte yandan, kooperatif anasözleşmesinin 15/2. maddesinde "Ortaklığı sona erenlerin yerine ortak alınması halinde eski ortağın 21. madde uyarınca ödediği gider taksitleri derhal ödenir." hükmü yer almaktadır. Ayrılan ortağın doğrudan üyelik payı yerine yeni ortak alınması halinde eski ortağın yapmış olduğu ödemelerin derhal kendisine iade edilmesi, genel gider payının düşülmemesi gerekmektedir. Bu durumda, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle erteleme kararı alınmış olsa bile davalı bu karardan yararlanmayacaktır. Davalının payı yerine yeni ortak alınmamış, yani davalının payı dışında boş olan üyelik paylarının biri yerine yeni üye alınmış ise, derhal ödeme yapılması gerekmemektedir. Gerek davalı yerine üye alınması, gerekse alınmaması halinde iade edilecek aidatlar bakımından ifa günü belli olup, kooperatifin temerrüde düşürülmesi için ayrıca ihtar gönderilmesine gerek bulunmamaktadır. İstifadan sonra, kooperatife yeni ortak alınmış ise alınan ortağın, ayrılan ortağın doğrudan ortaklık payı yerine alınıp alınmadığı üzerinde durulması, ayrılan ortaklık payının yerine yeni ortak alınmış ise, ayrılan ortağa anasözleşmenin 15/2. maddesi uyarınca çıkma payının yeni üyeliğin başladığı tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte derhal ödenmesi gerekir. Davalı 28.12.2007 tarihinde istifa etmekle ve yaklaşık dört ay sonra aynı üyeliğe yeni ortak olarak kabul edilmekle ilk üyeliğe ilişkin çıkma payı alacağına hak kazanmış olup, çıkma payı alacağının davacının üyeliğinden boşalan üyelik payı için yine davacının yeniden üyeliğe kabul edildiği tarihte muaccel olduğunun kabulü gerekir. Davalının ilk üyelik döneminde 20.000,00 TL ödemesi olduğu yolundaki savunması, çıkma payı alacağının ikinci üyelik dönemi borcundan mahsubuna yönelik bir savunma olup, mahkemece itiraz niteliğinde olan bu hususun re'sen dikkate alınması gerekir. Bu durumda mahkemece, davalının 02.04.2008 tarihi itibariyle yukarıda açıklanan ilkeye göre çıkma payı alacağı da hesaplanarak davalının mahsubu gereken alacağı belirlendikten sonra davacı kooperatifin 02.04.2008 ile takip tarihi arasındaki dönem için asıl alacağı ve işlemiş faiz alacağının da yine Türk Borçlar Kanunu'nun 120. maddesi hükmü dikkate alınarak tespiti, davacının bu döneme ilişkin ve takipten sonra yaptığı ödemesinin de tüm üyeler için aksi yönde bir kooperatif uygulaması ve genel kurul kararı bulunmadıkça BK'nın 84. maddesi uyarınca asıl alacaktan düşülmesi, dava tarihi itibariyle nihai aidat borcunun belirlenmesi, bundan sonra, varsa çıkma payı alacağının da mahsup edilmesi, davalının, dava tarihi itibariyle sorumlu olduğu borcun saptanması için bilirkişiden ayrıntılı gerekçeli ek rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacıdan alınmasına, davalıdan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.